Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ülkelerinden bazılarını ziyarete çıktı. Bu ülkeler arasında Fildişi Sahilleri de var. Bugüne kadar Fildişi Sahilleri'ne Türkiye'den, değil Cumhurbaşkanı düzeyinde bir ziyarette bulunulması, resmi bir heyet bile gitmemiş.
Ülke çok fakir. Gayri safi milli gelirleri 23 milyar dolar ve kişi başı milli gelirleri 1000 dolar civarında. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri.
1960'a kadar Fransız sömürgesi idi. Ülkenin ismi 16. yüzyılda buralara fildişi elde etmek için fil avlamaya gelen Portekizlerin bu talanı sonrası şekillenmiş. Ülkenin ismi birçok dilde farklı söylendiği için 1985 yılında devlet başkanlarının aldığı kararla bugünkü telaffuzuna kavuşmuş.
Erdoğan'ı Fildişi Sahilleri'ne yönlendiren dışişleri diplomatlarının amacı nedir bilemeyiz ama Saray çevreleri Rusya'dan boşalan yeri her halde Fildişi Sahili gibi Gana gibi ülkelerle doldurmayı planlıyorlar!
Ülkede tıpkı Artvin Cerattepe gibi müthiş bir orman talanı var. Siyasiler bu talanın habire önünü açmış.
Amacım size coğrafya dersi vermek değil.
Fildişi Sahili ile Türkiye arasındaki bazı benzerliklere dikkat çekmek istiyorum.
Erdoğan'ın, Afrika ziyareti öncesi yaptığı açıklamadaki "
Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum" ifadesi tazeliğini koruyor. Yargıyı hem de yüksek yargıyı reddeden ifadeleri rahatlıkla kullanabiliyor Cumhurbaşkanımız.
İşte Fildişi Sahili de aynı çizgide siyasetçilerin bulunduğu bir ülke. Bir önceki Cumhurbaşkanı LaurentGbabgo, 26 Ekim 2000 tarihinde ülkenin 4. Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanlığı boyunca kendi partisi olan Fildişi Halk Cephesi'nin üyelerine devlet kademelerinde ikbal kapısı açtı. Güçlü bir basın ağı kurdu. Kendi beslemesi olan kitlelere en iyi imkanları sağladı.
2010 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti. Ancak "seçim sonuçlarını tanımadığını" ilan etti. "Seçimlerde hile var" dedi. "Cumhurbaşkanlığım devam ediyor" dedi.
Seçim sonuçlarına ve Fildişi Cumhuriyeti anayasasına meydan okudu.
İnsanlar sokağa döküldü. Gababyo yanlıları ve karşıtları bir birine girdi. Seçimi kazanan AlassaneOuattara'ya koltuğu devretmemek için kendisine bağlı asker ve milislerle 3000 kişiyi öldürttü. Ülke kan gölüne döndü.
Ancak buna rağmen 1 yıl dayanabildi.Ouattara'ya sadık kuvvetler tarafından başkanlık sarayında eşi ile birlikte tutuklandı.
Bitmedi. İnsanlık suçu işlediği gerekçesiyleUluslar arası Ceza Mahkemesi'nde yargılandı.
Başsavcı FatouBensouda, Gbogba'nın silahlı kuvvetleri sivillere karşı kullandığını öne sürdü:
"Fildişi Sahili devlet başkanı olduğunu iddia eden Sayın Gbagbo ülkenin silahlı kuvvetlerini sivillere saldırmak için kullandı. Sivillere saldırmak için paralı askerleri kullandı. Kendisine bağlı genç grupları ve Sayın BleGoude liderliğindeki milisleri kullandı. Sayın BleGoude'nin sivillere karşı nefret dolu bir söylemi vardı."
Sonuçta da 20 yıl ceza aldı. 78 arkadaşıyla birlikte cezaevinde yatıyor.
Demem o ki birkaç yıl önce böylesine fırtınalı bir süreç yaşayan, kendi halkını bir birine kırdıran, hukuk tanımayan, devlet başkanları Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış, doğal kaynaklarını batılı ülkelerin talanına açmış, fakir bir ülkeye Erdoğan'ın ziyarette bulunmasının ne anlamı var?
Rusya gibi dev bir ülkeye rest çekip, Fildişi Sahillerinde mi düze çıkacağız?