Galatasaray'ın yaşadığı bu kötü günlerde, boşalan "Avrupa fatihliği" koltuğuna oturma yolunda hızla ilerleyen Gençlerbirliği'nin İspanyol Valencia takımını UEFA Kupası elemelerinde 1-0 yenmesi hepimizi memnun etti. Yalnız benim, maçın sonucundan ziyade takıldığım başka bir konu var. İlk maçı Ankara'da oynadık ve kazandık. 2. maç İspanya'da. Ama İspanya malum, terör saldırıları, bombalar, kargaşa, kaos vesaire...
Galatasaray ve Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları İstanbul'da gerçekleştirilen 15-20 Kasım bombalı saldırılarına denk gelince, İtalyan ve İngiliz takımları Türkiye'de bombalı saldırılardan dolayı "can güvenliklerinin olmadığını" bahane ederek İstanbul'a gelmemelerini UEFA marifetiyle temin etmişlerdi. Oysa Türkiye'de "can güvenliğinin tehlikede olacağı" herhangi bir durum yoktu. Sadece klasik "Avrupa ayak oyunları" ve "masabaşı tezgahları"na futbolu alet etmişlerdi, o kadar.
Aynı tavrı şimdi Gençlerbirliği'nin göstermesi gerekirken, bizimkiler işi kabadayılığa verip "biz Türk'üz, bize bir şey olmaz" edasıyla işi geçiştirdiler. Gençlerbirliği yöneticileri "terörü en iyi biz biliriz, onun için maçı gidip İspanya'da oynayacağız" diyerek, bir türlü anlam veremediğim bir tutum içine girdiler. Sanki Türkiye, İsrail gibi, Irak gibi her gün bombaların patladığı, onlarca kişinin ölmesinin rutin olduğu bir ülke. Ve biz de bu yüzden terörün ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz! Yok böyle bir şey. Eğer PKK'yı kastediyorlarsa, onun mücadele alanı ve savaşım taktiği çok farklı. Dağlarda süren çatışmalar ve zaman zaman Doğu köylerine kayan mücadele alanı. İspanya'nın yıllardan beri uğraştığı ETA terörü ise, şehir merkezlerinde mücadele yürüten, bombalı saldırılarla insanların hayatını kabusa çeviren, İspanyolları tedirgin yaşamaya alıştıran farklı bir mücadele tarzı tatbik eden bir örgüt.
İspanya'da 200 kişinin hayatını kaybettiği "ölüm treni" saldırıları ise öyle sıradan bir olay değil. Ülkenin "can güvenliği olmayan" bir konumda değerlendirilmesi için yeterli ve geçerli bir sebep. "Onların acılarını paylaşalım" edebiyatı yapmaya hiç gerek yok, çünkü aynı edebiyatı İngiliz ve İtalyan takımları, daha düşük yoğunlukta bir terör saldırısı sonrasında İstanbul için yapabilirlerdi ama yapmadılar. Gençlerbirliği yöneticilerinin "ucuz kahramanlıklar" yaparak nereye varmak istediklerini anlamış değilim. Bu talimatı hükümetten almış olma ihtimalleri çok yüksek.
Şuna emin olabilirsiniz; şayet Valencia'nın Ankara'da oynayacağı maç öncesinde İspanya'da o olaylar gerçekleşmemiş olsa. İspanyollar, İstanbul Yakacık'taki Mason locasına yapılan ve amatör bir örgüt tarafından organize edildiği her halinden belli, 2 kişinin öldüğü saldırıyı bahane edip maça gelmeme yönünde bir girişimde bulunurlardı. Ama bizimkiler çok rahat bir şekilde, "geliyoruz, endişelenmeyin" mesajı gönderiyorlar İspanya'ya. Demek ki, bazı komplekslerimizden hala arınamamışız!