"Kapitalizmin kucağına oturduk bir kere. Debelenmeye gerek yok ki, dünya artık globalleşiyor, geniş düşünelim" diyerek geliyorlar üzerimize. Geniş düşün aç şu kafayı diyen reklamlar spotlarını patlatıyorlar beynimize beynimize.Geniş düşünmek...Bu genişlik takılıp kalıyor her seferinde aklımın en ince köşesine. Kalbimin her zerresine soruyorum, anlamıyor. Sonra anın mekanla, mekanın zamanla kıyasına girince anlıyorum ki bir mahluka mahluk olunca hayvandan aşağı mahluk olunuyor.Zaman Allah'ın yarattığı bir mahluk değil mi? Ve yaratılmışların her biri insanların emrinde değil mi? İnsan dediğin bu mahluka kul olmadıkça...Dünya ne zaman baş tacı edilse zulmetmiş oluyoruz kendimize.Geniş düşünmek için, geniş bir zamana ve geniş bir mekana ihtiyacı var. O zaman, zaman mahluku genişleyerek dimağları açabilir.İlerleyen teknolojiye bir bakalım. Her bir teknoloji ürünü hayatımızı kolaylaştıracağı vaat edilerek giriyor topraklarımıza. Bir bakıyoruz ki herkes zamansızlıktan şikayet ediyor. Daha mutlu olacağımızı söyleyenlerin geniş düşünmek dedikleri bu olsa gerek.İşte sanal boyutlarda geniş düşünmenin sonucu budur. Nasıl mı oldu?Önce bir kalıp koydular önümüze, "hayat budur" dediler. Bizimkiler dediğim İslam Dünyası kağıt helva gibi yuttu bunu. Dar bir odada geniş düşünmek koydular adını. Neden mi? Çünkü bir Hıristiyan ancak kilisede günahlarından arınabiliyor. Oysa ki İslam bütün dünyayı bir kabul ediyor.Şimdi hangisi geniş düşünmek bunun. Her yer, her an, her mekan emrime amade kılınmışken tutup dört duvarın içine sokarsan bu kafayı al sana umut vaat eden dar kafalı kapitalizm anlayışı.Sonuç bizim için daha ağır. Zira karşı taraf öyle inanmış, öyle yaşıyor. Bilindik pisliğin kokusu bir süre sonra sızlatmıyor burun deliklerini.Oysa bambaşka bir anlayışın sonucu olarak İslam genişlik kavramının yaratıcısı olan Allah'ın evi olan kalbinde sınırsız mekanları ve alemleri dolaşabiliyor. Feyz alabiliyor. Koklayabiliyor. Hissedebiliyor. Şimdi böyle doğmuş yetişmiş bir adamı tutup kapitalizmin kucağına koyarsan ne oturmayı becerir ne de bu dar kafalı anlayışın baskısı sonucu kalkabilmeyi.İki ara bir derede kalmaz, o dere de kurur sizin anlayacağınız. Feyiz biter, muhabbet biter ve ne gidebildim ne kalabildim diyerek daha çok arşınlarsız psikiyatristlerin kapısını. Uyanın beyler uyanın geniş düşünün ama geniş mekanda. Mekanın Allah'ın tecellisi olduğunu bilerek. O zaman darlık ancak bir imtihan olur. Hiç bitmeyen kapitalizmin köleliği değil. Kır prangaları demek için çok geç değil. Her an bir zamanın kaderle buluşma anıdır vesselam?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012