Türk milletini aşağılamak için her türlü hakaretin, her türlü tazyikin, her türlü aşağılamanın yapıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bugün 24 Nisan ve bütün dünya Türkiye'ye karşı saldırıya geçip soykırım yapıldığını iddia eden açıklamalar yaparak, Türkiye'yi kınayacaklar.Daha önce yazdık ve aslında onlar da çok iyi biliyorlar ki, ortada bir soykırım yok sadece savaş şartlarında yaşanan mecburi bir tehcir var.Bir soyu yok etmek, bir etnik kimliği tarih sahnesinden silmek için sistematik kararlar alıp bunları uygulamaya koymak bizim tarihimizde yok. Bu kavramın gerçek boyutunu ve tatbikini batı tarihinde aramak lazım?Batı tarihi bunun acı örnekleriyle dolu:"Kristof Kolomb, 1492 yılında Amerika kıtasında Hispaniola adasına (bugünkü Haiti ve Dominik Cumhuriyeti'nin bulunduğu ada) 50 kişiyle ayak bastığı zaman, adada toplam nüfus 8 milyon idi (...)Eldeki araştırmalarda ve belgelerde yer alan bilgilere göre adada hüküm süren 22 yıllık İspanyol egemenliği sonunda önceleri 8 milyon Arawaks yerlisinin yaşadığı adada, geriye kalan nüfus sayısı sadece 28 bin idi.Kristof Kolomb'un Karayipler'e, 17 gemiyle tekrar dönüşü olan 1493 yılından sonra ise, Karayiplerde yaşayan 8 milyon Arawaks (Tonios) yerlisi 50 yıllık İspanyol egemenliği sonrasında (200 kişi kadar çok cüzi bir nüfuslarının dışında) çeşitli metotların kullanıldığı soykırımla, adalardan fiziki olarak tamamen silindiler.Arawaksların çocuklarının sömürgeciler tarafından parçalanarak köpeklere yem olarak atılmaları; kadın, erkek ve çocuk demeden toplu şekillerde asılmaları ve sürekli yapılan değişik türdeki işkencelerden dolayı ada yerlileri, İspanyollar tarafından, bilinçli olarak yok etme hedefiyle soykırıma uğratıldılar.İspanyolların, özellikle, yerlileri şişe geçirerek alevde insan (özellikle çocuk) kızartması/çevirmesi yapması yaygın bir uygulamaydı.Olaylara tanıklık eden, zamanın bir Dominikan-İspanyol misyoneri, Bartelemo las Casas, Las Casas bölgesinde, kendi gördüklerini not ettiği yazılarında, sömürgecilerin yerlilere karşı yaptıkları katliamlarla ilgili şunları belirtiyordu: 'İspanyollar bir gün, Las Casas önlerinde 3000 kişiyi parçaladılar, başlarını kestiler veya ırzlarına geçtiler. Kendilerinden kaçan çocukların bacaklarını kestiler. İnsanları sabun dolu kazanlara attılar. Kim bir kılıç darbesiyle insanları iki parçaya ayırabilecek diye bahse girdiler. Yerlilerin üzerine, onları görür görmez, bir anda yiyip yutan köpekler saldılar. Bebekleri köpeklere yem olarak kullandılar.Askerlerimiz çok zalimce katliam yaptılar. Köyleri ve şehirleri bastılar. Gebe kadınlara insaf etmeyip karınlarını yardılar ve doğmamış bebeklerini doğradılar. Çocukların körpe kafalarını kayalara ve taşlara çarparak sulara attılar ve alay ederek hadi yüzün bakalım dediler. İnsanları 13'er 13'er sehpalara bağlayıp altlarından ateşi tutuşturdular ve bu masum insanları yaktılar. Öyle zaman oldu ki acıyarak öldürmediklerini ise, ellerini keserek salıverdiler."(Sefa Yürükel, Soykırımlar Tarihi, Near East Publishing).İnsan öldürmeye ve bir ırkı yok etmeye yönelik her türlü taktik ve teknik, batı tarihinde var. Türkler hiç bir zaman ne böyle bir yola tevessül ettiler ne de böyle bir şeyi düşündüler.Ama bugün bütün bu saldırıların başımıza gelmesinin sebebi, Türkiye'nin menfaatlerini değil kendi menfaatlerini düşünen siyasi iktidarın, ülkenin itibarını yerlerde sürünür hale getirmesinden kaynaklanıyor.