Olan çiftçiye oldu. Kemal Derviş ile Tarım Bakanı Gökalp arasındaki 'güya hububat kapışması' gazetelerden naklen yayınlanarak hem Derviş istediğini aldı hem de Gökalp. Sonra da iki taraf Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın odasında birbirlerine sarılıp öpüştüler. Bu arada bazı parti başkanlarının IMF'ye karşı tepkisi, dayatmalar karşısında bağımsızlık ruhlarının köpürmesi de gözlerimizi yaşarttı tabii. Ama neticede olan millete oldu.
2001-2002 dönemi hububat destekleme alım fiyatları ekmeklik buğdaylarda Anadolu beyaz sert ve kırmızı sert buğdayda Haziran'da 164 bin lira olacak. Diyeceksiniz ki; çiftçiler buğday ekmeseler de fırıncılık yapsalar daha kârlı; 200 gram ekmek 150 bin TL çünkü. Niyet mektubunda o konuda da bir taahhütte bulunulmuş olma ihtimali sebebiyle, konuyu daha kaşımamakta fayda var.
Her ne kadar lideri IMF mektubu konusunda köpürür gibi yaptıysa da Bakan Gökalp, buğday fiyatlandırmasında niyet mektubuna aykırı davranmadıklarının altını iftiharla çizdi önceki gün. Ancak bir başka IMF hendeği daha var; IMF'ye verilen taahhütnamede alım miktarının kısılacağı açıkça belirtiliyor. Fakat Gökalp, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alım miktarının sınırlandırılmasının niyet mektubunda yer almadığını söylüyor. İş, Karaman'ın koyununa döndü.
Hazine ise IMF'ye verilen taahhüt doğrultusunda alım miktarının 3.5 milyon tonla sınırlandırılması noktasında ısrarlı... Bu yıl için 20-22 milyon ton seviyesinde hasat bekleniyor. Toprak Mahsulleri Ofisi alım miktarını 3.5 milyon tonla sınırlandırırsa, üretici kalan kısmı tüccara satmak zorunda. Ancak tüccarların stok ve nakit para durumları konusunda netlik yok. Dahası, tüccarın da 15 milyon ton civarında alış yapıp yapamayacağı henüz belli değil. Yani, devlet parası olmadığı için çiftçisinin buğdayını alamıyor, onu tüccarın insafına terkediyor. Meşhur 'devletin küçültülmesi'nin ziraat boyutu da bu oluyor herhalde. Yakında 'buğday ağaları' türerse şaşırmayın.
Derviş ve Gökalp sarmaş-dolaş olduklarına göre fiyattan oldukça memnun görünüyorlar. Ya çiftçi, bu ahvale ne diyor? İşte onu, bizden başka soran yok.
Adana yöresi ziraatçıları, zaten bir kilo buğdayın maliyetinin asgari 190-200 bin lira olduğunu belirtiyor. 200 bin liralık buğdayı 164 bin liraya satın almak uygun mu? El-cevap, uygun. Bunu da ancak Derviş ve onun etrafında kümelenmiş koalisyon başarabilirdi. Başardılar.Ziraatçıların kendi ifadeleri ile, üreticinin ipi çekildi; artık tarımsal faaliyetlerini sürdürmelerine imkan yok.
Gaziantep Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, ölçüt alınan dünya fiyatları, üretim ve ihracat sürecinde uygulanan devlet desteklerinin sonucudur, o fiyatları baz alarak, her tür destekten yoksun Türk çiftçisinin buğdayına bu fiyatı vermek haksızlıktır diyor ve ekliyor; "Nitekim, açıklanan 164 bin lira destekleme fiyatıyla çiftçiden tarlasını terketmesi, kentlere taşınıp iş için devletin kapısına dayanmaları isteniyor." Çiftçi kan ağlıyor. Adana, Çukurova, Konya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Kayseri, Çorum, Samsun... yani Türkiye memnun değil; ama Derviş ve Gökalp, oldukça memnun, onun için birbirleriyle sarmaş dolaş.
Çiftçi destek istiyor.OECD ülkelerinin çoğunda ikili destek var; hem prim hem de gelir desteği devam ediyor, bizdeki uygulamanın bir başka örneği yok, diyor. Destek olmuyorsanız, bari köstek olmayın, üretelim, diyor millet.
Ama IMF, hayır diyor; ne destek, ne üretim. Zaten buğdaya ihtiyacınız yok ki... Yakında ekmeğinizi de biz vereceğiz, demek istiyor. Yani Derviş bey belki tevazuundan söyleyemiyor; ama görmüyor musunuz IMF tam bir hayır kurumu gibi çalışıyor. Para gönderdiler, niyet mektubu çerçevesinde yakında ekmeğimizi de gönderecekler. Adamlar daha ne yapsın...
Buna ne denir;gözün aydın Türkiye... Artık ekmeğin de Avrupa'dan, ABD'den gelecek. Türkiye'nin tarımsal ürünler ithalatının genel ithalattaki payı yüzde 7.7'ye çıktı. Tarımsal ürünler ithalatın yüzde 29'u ise ABD'den yapılıyor.
Ben ilkokul bir veya ikinci sınıfta iken dışarıdan bir yerlerden bir ara süttozu, sıvıyağ vs. göndermişlerdi... Nereden geldiğini hala bilmiyorum. Okuldan bize verdikleri bu menem şeyleri eve getirdiğimde rahmetli dedemin şamarından zor kurtulduğumu hala hayal meyal hatırlıyorum.
Sizi bilmem ama ben bu sebeple dışarıdan ithal ettiğimiz herşeyden ürküyorum; Derviş ve Gökalp ürkmediği kadar...
Gazetemizin Almanya'daki temsilcilerinden olan ve beraberce haccettiğimiz kıymetli ağabeyim Mahmut Bahşiş'in yanısıra Gümüşhane'den değerli kardeşim İmdat Zor'un saygıdeğer annesinin vefatlarını teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Merhum ve merhumeye Yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret, kederli ailelerine ve dostlarına başsağlığı dilerim.
2001-2002 dönemi hububat destekleme alım fiyatları ekmeklik buğdaylarda Anadolu beyaz sert ve kırmızı sert buğdayda Haziran'da 164 bin lira olacak. Diyeceksiniz ki; çiftçiler buğday ekmeseler de fırıncılık yapsalar daha kârlı; 200 gram ekmek 150 bin TL çünkü. Niyet mektubunda o konuda da bir taahhütte bulunulmuş olma ihtimali sebebiyle, konuyu daha kaşımamakta fayda var.
Her ne kadar lideri IMF mektubu konusunda köpürür gibi yaptıysa da Bakan Gökalp, buğday fiyatlandırmasında niyet mektubuna aykırı davranmadıklarının altını iftiharla çizdi önceki gün. Ancak bir başka IMF hendeği daha var; IMF'ye verilen taahhütnamede alım miktarının kısılacağı açıkça belirtiliyor. Fakat Gökalp, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alım miktarının sınırlandırılmasının niyet mektubunda yer almadığını söylüyor. İş, Karaman'ın koyununa döndü.
Hazine ise IMF'ye verilen taahhüt doğrultusunda alım miktarının 3.5 milyon tonla sınırlandırılması noktasında ısrarlı... Bu yıl için 20-22 milyon ton seviyesinde hasat bekleniyor. Toprak Mahsulleri Ofisi alım miktarını 3.5 milyon tonla sınırlandırırsa, üretici kalan kısmı tüccara satmak zorunda. Ancak tüccarların stok ve nakit para durumları konusunda netlik yok. Dahası, tüccarın da 15 milyon ton civarında alış yapıp yapamayacağı henüz belli değil. Yani, devlet parası olmadığı için çiftçisinin buğdayını alamıyor, onu tüccarın insafına terkediyor. Meşhur 'devletin küçültülmesi'nin ziraat boyutu da bu oluyor herhalde. Yakında 'buğday ağaları' türerse şaşırmayın.
Derviş ve Gökalp sarmaş-dolaş olduklarına göre fiyattan oldukça memnun görünüyorlar. Ya çiftçi, bu ahvale ne diyor? İşte onu, bizden başka soran yok.
Adana yöresi ziraatçıları, zaten bir kilo buğdayın maliyetinin asgari 190-200 bin lira olduğunu belirtiyor. 200 bin liralık buğdayı 164 bin liraya satın almak uygun mu? El-cevap, uygun. Bunu da ancak Derviş ve onun etrafında kümelenmiş koalisyon başarabilirdi. Başardılar.Ziraatçıların kendi ifadeleri ile, üreticinin ipi çekildi; artık tarımsal faaliyetlerini sürdürmelerine imkan yok.
Gaziantep Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, ölçüt alınan dünya fiyatları, üretim ve ihracat sürecinde uygulanan devlet desteklerinin sonucudur, o fiyatları baz alarak, her tür destekten yoksun Türk çiftçisinin buğdayına bu fiyatı vermek haksızlıktır diyor ve ekliyor; "Nitekim, açıklanan 164 bin lira destekleme fiyatıyla çiftçiden tarlasını terketmesi, kentlere taşınıp iş için devletin kapısına dayanmaları isteniyor." Çiftçi kan ağlıyor. Adana, Çukurova, Konya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Kayseri, Çorum, Samsun... yani Türkiye memnun değil; ama Derviş ve Gökalp, oldukça memnun, onun için birbirleriyle sarmaş dolaş.
Çiftçi destek istiyor.OECD ülkelerinin çoğunda ikili destek var; hem prim hem de gelir desteği devam ediyor, bizdeki uygulamanın bir başka örneği yok, diyor. Destek olmuyorsanız, bari köstek olmayın, üretelim, diyor millet.
Ama IMF, hayır diyor; ne destek, ne üretim. Zaten buğdaya ihtiyacınız yok ki... Yakında ekmeğinizi de biz vereceğiz, demek istiyor. Yani Derviş bey belki tevazuundan söyleyemiyor; ama görmüyor musunuz IMF tam bir hayır kurumu gibi çalışıyor. Para gönderdiler, niyet mektubu çerçevesinde yakında ekmeğimizi de gönderecekler. Adamlar daha ne yapsın...
Buna ne denir;gözün aydın Türkiye... Artık ekmeğin de Avrupa'dan, ABD'den gelecek. Türkiye'nin tarımsal ürünler ithalatının genel ithalattaki payı yüzde 7.7'ye çıktı. Tarımsal ürünler ithalatın yüzde 29'u ise ABD'den yapılıyor.
Ben ilkokul bir veya ikinci sınıfta iken dışarıdan bir yerlerden bir ara süttozu, sıvıyağ vs. göndermişlerdi... Nereden geldiğini hala bilmiyorum. Okuldan bize verdikleri bu menem şeyleri eve getirdiğimde rahmetli dedemin şamarından zor kurtulduğumu hala hayal meyal hatırlıyorum.
Sizi bilmem ama ben bu sebeple dışarıdan ithal ettiğimiz herşeyden ürküyorum; Derviş ve Gökalp ürkmediği kadar...
Gazetemizin Almanya'daki temsilcilerinden olan ve beraberce haccettiğimiz kıymetli ağabeyim Mahmut Bahşiş'in yanısıra Gümüşhane'den değerli kardeşim İmdat Zor'un saygıdeğer annesinin vefatlarını teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Merhum ve merhumeye Yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret, kederli ailelerine ve dostlarına başsağlığı dilerim.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019