Dikkat ediyor musunuz, farkında mısınız bilmiyorum. Abdullah Gül ne zaman ABD veya İsrail'den bir ismi ağırlasa veya buluşsa deyim yerinde ise yerinde duramıyor, sevinçten uçuyor. Verilen fotoğraflara neşe ve mutluluk hakim oluyor. Ama ne zaman Ortadoğu'dan veya Türk dünyasından birisi gelse "gülen Abdullah" fotoğrafı gidiyor yerini "kızgın ve tepeden bakan Abdullah'a bırakıyor.Bunun hikmeti üzerine bir analize girmeyeceğim. Ama bir tek cümle ile söylemek gerekirse Dışişleri Bakanımız galiba "gücün kaynağına" yakın olmaktan ziyadesi ile mutlu oluyor. Dün nerede ise tüm gazetelere manşetten giren "gülen Gül-Livni" fotoğrafları nedense bana bu duyguyu yaşattı! İsrail Dışişleri Bakanı'nın gülmek için eminim pek çok sebebi vardır. Ama Abdullah Bey için aynı şeyleri söylemek herhalde kolay olmayacak! Çünkü ortada "Gül Bakan" olmak ve "ağlanacak halimize gülmek" dışında fazla bir şey gözükmüyor.Düşünün ki Abdullah Bey'in "Gül'lükten-Güldüren" e dönüştüğü saatlerde Filistin'de tam 7 kişi Livni'nin askerleri tarafından katledildi. Buna dönük bir sıkıntı beyanını "Gül Bakan"ımızdan zaten beklemiyoruz. Buna ne Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı denkleminde iç konjonktür müsait ne de gücü yeter!Yazık ki şu son dönemde Türkiye sadece "ABD'nin taşeronu" sıfatını taşımıyor. Buna birde "İsrail taşeronluğu" eklendi! Stratejik Derinlik diye yola çıkanların kastettiği demek ki buymuş! Dış politikamız İsrail halkası ile artık daha da bir şenlik, pardon derinlik kazanmış oldu!Gül Bakan'ı ve emeği geçen tüm AKP hükumeti üyelerini başta Başbakan olmak üzere kutluyoruz.XxxŞayet Ankara'da taşeronluğa soyunmamış bir hükumet olsa idi o İsrail Başbakanı Türkiye'ye adım atamazdı. Danıştay Cinayeti ve hatta 90'lı yıllardaki başta Uğur Mumcu olmak üzere tüm suikastlarda izi bulunan MOSSAD temsilcisi Bayan, bizi ahmak yerine koyan "İran saldırgandır birlikte savaşalım" teklifinde bulunamazdı.Ortada bizim senaryomuz için var olan bir Dışişleri Bakanı olsa idi İsrailli Bakana şunları söylerdi:"1-Siz İran saldırgandır diyorsunuz ama bu bölgede sınırlarını her geçen gün genişleten, Filistinlileri vatanlarından eden İsrail değil midir?2-İran nükleer tehlike diyorsunuz ancak İran, 192 ülkenin imza ettiği Nükleer Silahların Yaygınlaştırılmasını Önleme anlaşmasını imzalamış bir devlet olduğu halde siz ısrarla bundan kaçıyorsunuz niçin?3- Durum bu iken İran'ın kurt, İsrail'in kuzu olması nasıl mümkün olmaktadır?4- İran'da bir tane bile bomba olmadığını herhalde biliyoruz. Peki İsrail'in elinde 400 nükleer bomba var mıdır yok mudur?5- İsrail'de Türkiye'yi de vuracak uzun menzilli füzeler var mıdır? İran Türkiye için tehdit oluştururken, İsrail niçin tehdit değildir?"Sorularımın bu hükumet için epeyce komik kaçtığını biliyorum. Çünkü onlar bu soruları sormak için değil, sormamak için varlar.Ve fakat buna rağmen tarihe, coğrafya ve medeniyetimize bir suikasta önlemek adına soruyorum.Sadece soruyorum...
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021