ÖYKÜ / Cazibe IRMAK
Yaz tatilinde köyde yaşayan babasının yanına gitmişti Şener. Daha sonra ise yeniden marketteki işine başlamıştı, kısa süren geziden sonra. O gün markete gelen arkadaşı Murat; Şener'e:
-Köyden pek çabuk döndün dedi.
-Öyle oldu Murat. Biliyorsun okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyorum.
-Olsun, belki baban gelir bir süre sonra.
-Gelmeyecek, diye cevap verdi Şener, üzgün bir anlatımla.
-Neden?
-Annemle babam resmen ayrıldı. Babam, kent hayatının kendini sıktığını söylüyor. Köyde daha iyi hissediyormuş kendini. Küçük bir bahçede birşeyler yetiştirmeye çalışıyor şimdi.
Arkadaşının üzüldüğünü farkeden Murat, evlerine doğru birlikte yürürlerken,
-Annesiyle babası ayrılmış çocuk, yalnız sen değilsin Şener. Hem yine babanı gidip görebilirsin, dedi.
-Haydi hoşçakal Murat, yarın da akşamüzeri sen anlatırsın gezip gördüğün yerleri.
Eve gelince küçük kardeşi Şener'e,
-Sakız getirdin mi? diye sordu.
-Ahmet amca paramı verince alacağım, söz veriyorum.
Daha sonra Şener, kardeşini çocuk bahçesine götürdü.
Ancak annesinin geldiğini gören Şener'le kardeşi evlerine doğru koşmaya başladı. Annesinin yanına daha önce varan kardeşi Şener'e müjdeyi verdi.
-Annem iş bulmuş ağabey. Ama iş aramaktan çok yorulmuş.
Birlikte evlerine girince Şener annesinin boynuna sarılıp ne tür bir iş bulduğunu sordu. Sohbete daldıkları sırada kardeşi sözü keserek:
-Bugün salıncağa binemedim. Yarın götürür müsün parka, dedi.
-Evet, çok çok sallanırsın, havalara uçururum seni.
-Sen de binersin salıncağa.
-Olmaz, ben büyüdüm.
-Ne kadar büyüdün?
-Salıncağa binmeyecek kadar.
Şener, büyüyordu. Geçim derdini omuzlarına yükleyerek büyüyordu... Yine çalışacaktı Şener. Annesiyle birlikte ailenin geçimini sağlamak için. Kendini bekleyen kardeşine istediklerini alıp onu sevindirmek için.
***
Ebru, annesini işyerine uğurladıktan sonra, kütüphanesini temizlemeye karar verdi o sabah. Kitaplarını düzenli bir sıraya koyarak aradığını kısa sürede kolayca bulabilmekti amacı. O sırada yanına gelen Çiğdem hanım, övgü dolu sözleriyle, Ebru'nun daha çok hevesle yaptığı işe sarılmasını sağlıyordu.
-Çalışkan ve düzenli bir öğrenci olduğun hemen anlaşılıyor Ebrucuğum. Henüz okullar açılmadan hazırlık yapıyorsun. Ebru, gülümseyerek;
-Boş zamanını değerlendiren kişiler, işlerinin yoğun olduğu zamanlarda sıkıntı çekmez, dedi.
-Doğru söylüyorsun. Bizler, yaşadığımız her anı en iyi biçimde değerlendirebilirsek başırılı ve mutlu oluruz.
Zamanını boş ve gereksiz şeylerle dolduran insanlarsa bunun zararını gördüklerinde pişmanlık duyarlar belki. Bu nedenle zamanı değerlendirme konusunda özellikle çocuklar ve gençler çok duyarlı olmalıdır. Ebru:
-Tüm kitapların tozunu aldım. Yerleştirmem konusunda bana yardım edebilir misiniz Çiğdem abla dedikten sonra;
-Yeni ders kitaplarımı şu bölüme koyacağım; şiir, öykü ve romanları da buraya yerleştirmeyi düşünüyorum.
-Kitapların için uygun yerleri bulmuşsun. Ancak çoğu zaman ihtiyaç duyacağın sözlük ve ansiklopedileri de elinin altında bulundurmalısın.
-Sözlük deyince dilimizle ilgili sorunlar geldi aklıma.
-Evet Ebru, yalnız öğrencilerin değil; herkesin bir sözlüğe ihtiyacı var sanırım. İzinli olduğum gün, alışveriş yaparken uzun süre dolaştım. Buralarda yabancı adlar görmek beni huzursuz etti.
-Dilimizi korumak, güzelleştirmek konusunda neler yapabiliriz Çiğdem abla?
-Her şeyden önce yabancı sözcükleri kullanmaktan kaçınmalıyız. Konuşurken ve yazarken Türkçe'mizin en güzel sözcüklerini seçmeliyiz. Bilim, sanat, kültür alanındaki terimleri geliştirmeliyiz.
-Dilimizi koruyap geliştirme konusunda gösterdiğimiz duyarlılığı başka alanlarda da göstermelilyiz değil mi Çiğdem abla. Örneğin, kültürümüzü, sanat eserlerimizi, doğayı korumak konusunda görevlerimiz, sorumluluğumuz var, öğrenciler olarak.
-Senin ve senin gibi düşünen öğrencilerin varlığı yurdumuzun geleceği açısından umut verici. Ancak sanat eserlerimize sahip çıkma, yeşillikleri koruma konusunda daha çok bilinçlendirmek gerek insanları.
-Gittiğimiz piknik yerlerini, parkları, çocuk bahçelerini temiz tutarsak, sağlık ve huzur buluruz. İyi bir tatil geçermeş olduğumuz için, yeniden büyük bir istekle koşarız okulumuza.
-Anlattığın çok güzel ve doğru Ebru. Ancak her konudaki en önmli şey eğitim. Küçük yaştan başlayarak öğrenmeli çocuk, kendine ve çevresine yararlı olan her değeri. Bu değerlerin anlamını ve önemini kavrayabilmeli. Saygı, sevgi, sorumluluk ve gerektiğinde özveri gösterme konusunda duyarlı olmalı. Bu bilinç doğrultusunda yetişmeli geleceğe hazırlanırken.
Yaz tatilinde köyde yaşayan babasının yanına gitmişti Şener. Daha sonra ise yeniden marketteki işine başlamıştı, kısa süren geziden sonra. O gün markete gelen arkadaşı Murat; Şener'e:
-Köyden pek çabuk döndün dedi.
-Öyle oldu Murat. Biliyorsun okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyorum.
-Olsun, belki baban gelir bir süre sonra.
-Gelmeyecek, diye cevap verdi Şener, üzgün bir anlatımla.
-Neden?
-Annemle babam resmen ayrıldı. Babam, kent hayatının kendini sıktığını söylüyor. Köyde daha iyi hissediyormuş kendini. Küçük bir bahçede birşeyler yetiştirmeye çalışıyor şimdi.
Arkadaşının üzüldüğünü farkeden Murat, evlerine doğru birlikte yürürlerken,
-Annesiyle babası ayrılmış çocuk, yalnız sen değilsin Şener. Hem yine babanı gidip görebilirsin, dedi.
-Haydi hoşçakal Murat, yarın da akşamüzeri sen anlatırsın gezip gördüğün yerleri.
Eve gelince küçük kardeşi Şener'e,
-Sakız getirdin mi? diye sordu.
-Ahmet amca paramı verince alacağım, söz veriyorum.
Daha sonra Şener, kardeşini çocuk bahçesine götürdü.
Ancak annesinin geldiğini gören Şener'le kardeşi evlerine doğru koşmaya başladı. Annesinin yanına daha önce varan kardeşi Şener'e müjdeyi verdi.
-Annem iş bulmuş ağabey. Ama iş aramaktan çok yorulmuş.
Birlikte evlerine girince Şener annesinin boynuna sarılıp ne tür bir iş bulduğunu sordu. Sohbete daldıkları sırada kardeşi sözü keserek:
-Bugün salıncağa binemedim. Yarın götürür müsün parka, dedi.
-Evet, çok çok sallanırsın, havalara uçururum seni.
-Sen de binersin salıncağa.
-Olmaz, ben büyüdüm.
-Ne kadar büyüdün?
-Salıncağa binmeyecek kadar.
Şener, büyüyordu. Geçim derdini omuzlarına yükleyerek büyüyordu... Yine çalışacaktı Şener. Annesiyle birlikte ailenin geçimini sağlamak için. Kendini bekleyen kardeşine istediklerini alıp onu sevindirmek için.
***
Ebru, annesini işyerine uğurladıktan sonra, kütüphanesini temizlemeye karar verdi o sabah. Kitaplarını düzenli bir sıraya koyarak aradığını kısa sürede kolayca bulabilmekti amacı. O sırada yanına gelen Çiğdem hanım, övgü dolu sözleriyle, Ebru'nun daha çok hevesle yaptığı işe sarılmasını sağlıyordu.
-Çalışkan ve düzenli bir öğrenci olduğun hemen anlaşılıyor Ebrucuğum. Henüz okullar açılmadan hazırlık yapıyorsun. Ebru, gülümseyerek;
-Boş zamanını değerlendiren kişiler, işlerinin yoğun olduğu zamanlarda sıkıntı çekmez, dedi.
-Doğru söylüyorsun. Bizler, yaşadığımız her anı en iyi biçimde değerlendirebilirsek başırılı ve mutlu oluruz.
Zamanını boş ve gereksiz şeylerle dolduran insanlarsa bunun zararını gördüklerinde pişmanlık duyarlar belki. Bu nedenle zamanı değerlendirme konusunda özellikle çocuklar ve gençler çok duyarlı olmalıdır. Ebru:
-Tüm kitapların tozunu aldım. Yerleştirmem konusunda bana yardım edebilir misiniz Çiğdem abla dedikten sonra;
-Yeni ders kitaplarımı şu bölüme koyacağım; şiir, öykü ve romanları da buraya yerleştirmeyi düşünüyorum.
-Kitapların için uygun yerleri bulmuşsun. Ancak çoğu zaman ihtiyaç duyacağın sözlük ve ansiklopedileri de elinin altında bulundurmalısın.
-Sözlük deyince dilimizle ilgili sorunlar geldi aklıma.
-Evet Ebru, yalnız öğrencilerin değil; herkesin bir sözlüğe ihtiyacı var sanırım. İzinli olduğum gün, alışveriş yaparken uzun süre dolaştım. Buralarda yabancı adlar görmek beni huzursuz etti.
-Dilimizi korumak, güzelleştirmek konusunda neler yapabiliriz Çiğdem abla?
-Her şeyden önce yabancı sözcükleri kullanmaktan kaçınmalıyız. Konuşurken ve yazarken Türkçe'mizin en güzel sözcüklerini seçmeliyiz. Bilim, sanat, kültür alanındaki terimleri geliştirmeliyiz.
-Dilimizi koruyap geliştirme konusunda gösterdiğimiz duyarlılığı başka alanlarda da göstermelilyiz değil mi Çiğdem abla. Örneğin, kültürümüzü, sanat eserlerimizi, doğayı korumak konusunda görevlerimiz, sorumluluğumuz var, öğrenciler olarak.
-Senin ve senin gibi düşünen öğrencilerin varlığı yurdumuzun geleceği açısından umut verici. Ancak sanat eserlerimize sahip çıkma, yeşillikleri koruma konusunda daha çok bilinçlendirmek gerek insanları.
-Gittiğimiz piknik yerlerini, parkları, çocuk bahçelerini temiz tutarsak, sağlık ve huzur buluruz. İyi bir tatil geçermeş olduğumuz için, yeniden büyük bir istekle koşarız okulumuza.
-Anlattığın çok güzel ve doğru Ebru. Ancak her konudaki en önmli şey eğitim. Küçük yaştan başlayarak öğrenmeli çocuk, kendine ve çevresine yararlı olan her değeri. Bu değerlerin anlamını ve önemini kavrayabilmeli. Saygı, sevgi, sorumluluk ve gerektiğinde özveri gösterme konusunda duyarlı olmalı. Bu bilinç doğrultusunda yetişmeli geleceğe hazırlanırken.