Günlerdir medyada savaş tamtamları çalıyordu. Medyanın savaş kışkırtıcılığı o boyuta varmıştı ki, sonunda Başbakan Gül de dayanamamış, "ABD'nin medyayı parayla beslediğini" ileri sürmek zorunda kalmıştı.
Gerçi daha sonra ABD'den gelen tepkiler üzerine Başbakan, sözlerini inkar etmek durumunda kalmıştı.
Ama yine de olay, Başbakan Gül'ün savaş çığırtkanlığından muzdarip olduğu şeklinde hafızalara kazınmıştı.
Gerek Başbakan Gül, gerek AKP lideri Erdoğan, iki gün öncesine kadar "Bizi BM kararı bağlar" demekle yetinen, savaş konusunda halkın iradesine yakın duran AKP, birden ABD lehine çark etti. Neden?
AKP lideri Erdoğan'ın "Eğer bu gün denklem dışında kalırsak savaş sonrasında masaya oturamayız" kaygısı mı?
Bu hiç de inandırıcı değil. Tam tersine Türkiye hiç bir güvence almadan ABD'nin yanında pasif bir duruş sergileyerek korktukları ile başbaşa kalacak.
Çünkü, bir kere Türkiye ABD'ye hayır dediği müddetçe ABD'nin işgal planı suya düşüyordu.
ABD'nin Türkiye olmasa da güneyden müdahale ederiz söylemi blöften ibaret. ABD Türkiye'ye mahkûm. Onun için henüz kendisi savaş kararı almadan Türkiye'yi savaşa sokmaya çalışıyor.
İkincisi, ABD Türkiye'nin her tarafını askeri bir üs olarak kullanarak tıpkı Pakistan'da yaptığı gibi özellikle Türkiye'nin Güneydoğusu'nda cirit atacaktır. Bu Türkiye'yi büsbütün istikrarsızlaştıracaktır.
Üçüncü tehlike, ABD Türkiye'yi kuzey cephesinde bir müttefik olarak değil bir atlama taşı olarak görmesinden kaynaklanmaktadır.
ABD, TSK'nin K.Irak'ta düzenleyici bir rol almasını istememekte, Kürt Peşmergeleri silahlandırmakta, Musul ve Kerkük'e Türk askerini yaklaştırmama kararlılığını ortaya koymaktadır.
Onun için "K. Irak bizim ilgi alanımız, savaştan uzak durursak arzu etmediğimiz gelişmeler yaşanabilir" söylemi hiç de inandırıcı değildir.
Türkiye ABD'nin yanında yer almakla kendini dahi belirsiz bir maceraya atmaktadır. Erdoğan'ın "denklemde yer alma söylemi" yukarıdaki gerekçelerden dolayı safsatadan ibarettir.
ABD, Özal'ı aldatarak, Apo'yu Türkiye'ye teslim ederek Türkiye'yi zaten K.Irak denkleminin dışına atmıştır.
Galiba en doğrusunu Başbakan ağzından kaçırdı.
Başbakan Gül'ün ABD Başkan yardımcısına sarf ettiği sözlerde gizli desteğin sırrı: "Bu halka aynı zamanda hem Irak'ı, hem de Kıbrıs'ı kabul ettiremem."
Bu bir itiraftır. Demek ki, hükümet Kıbrıs'ta ver kurtula hazırlanırken Irak'ta da ABD'ye desteğin sıkıntısını yaşamaktadır.
Başbakan ABD'den sadece 18 Şubat'a kadar mühlet istemektedir.
Başbakan Gül bu sözleriyle hükümetin açmazını itiraf ederken, "Günah bizden gitti. Artık savaşa girilmiştir. Stratejik müttefikimiz ABD ile ulusal çıkarlarımızı düşünerek birlikteyiz" demektedir.
Biz de Türk halkının sözcüsü olarak Başbakan Gül'e sesleniyoruz:
Günah bizden gitti diye sıyrılamazsınız. Günah savaşa evet demekle başlıyor. Nerede duracağı bilinmeyen bir küresel diktatörün iştahını kabartmak günahların en büyüğüdür. Bu savaşın günahı boynunuzadır.