Son günler, Türkiye'nin hafızasını tazelemesi gereken günlerdir, diye düşünüyorum. Aksi halde tarih, ikide bir tekerrür edip durur, biz de baş dönmesinden kurtulamayız.
Bu gerçek, ekonomik alanda böyle, siyasi sahada böyle, askeri konularda böyle, sosyal ve kültürel bazda böyledir.
Diyeceksiniz ki, efendim bu kadar nasıl iddialı olabiliyorsunuz? İddialı konuşmuyorum; sadece hafızamı tazeliyorum. Ve bütün berraklığıyla olayları ve aktörleri, sinema şeridi gibi gözümün önünden geçiriyorum o kadar.
Kendilerine sevdalık türküleri yaktığımız Batılı dostlarımızın Kıbrıs Barış Harekatı sürecinde bize uyguladıkları ambargo, eğer sizin de hafızalarınızdan silinmedi ise; şöyle bir hatırlayıverin. Bıçak bu milletin bağrına dayandığında malum "stratejik partner"liğin yanısıra insan hakları öğretilerinin nasıl rafa kalktığını, hoşgörü havarilerinin nasıl bir anda zebani rolüne büründüklerini görürsünüz Girne'den, Gazi Magosa'dan, Beşparmak dağlarından.
Kim ne derse desin; aynı mantık, bugün ekonomik alanda işletiliyor. Benzer tezgah beş-on yıldan beri AB'ye üyelik sahasında kuruldu.
Yoksa sanal bir sevda uğruna Hazinemizi 40-50 milyar dolar zarara uğratan Gümrük Birliği'ni anlamlandırmak mümkün değildir. Bugün üç kuruşluk borç uğruna IMF'in Türkiye'ye karşı dayattığı basit ve bayağı talimatlara bir izah bulmak zordur.
Bu bakımdan ülkeye, her şeyden çok "hafızasını yitirmemiş" insanlar lazım. Şüphesiz hafızayı tazelemek, hınç ve kin gütmek için değil; bilakis bu milletin dün nice badireleri aştığı gibi bugün de boynunaza geçirilen "altın tasma"lardan çok stratejik biçimde kurtulması, içine çekilmek istendiğimiz kara delikten sıyrılmak için şarttır. Eğer biz, hafızalarımıza ambargo koymaz isek, Türkiye'mize konulan her alandaki ambargolardan ve dayatmalardan rahatlıkla sıyrılırız.
Global güçler Türkiye'yi sadece ekonomik prangaya vurmak istemiyor tabii... Askeri sahada da kendimize yetecek savunma ve taarruz gücümüzün olmasına rızaları yok.
Kendisine belki ençok mersiye dizilen ve kimi yeni yetme politikacılarımızın bile siyaset için "lobilerinin icazetlerini" olmazsa olmaz koşul olarak gördükleri ABD, paramızla istediğimiz taarruz helikopterlerine en ağır kullanım sınırlaması getiriyor. Sanki bu helikopteri kullanmak için değil de müzede sergilemek için satın alabilirsiniz, diyor.
Türkiye, King Kobra helikopterlerinin kullanım sınırlaması olmaksızın lisans haklarını alarak üretmek istiyor. Ama Amerika Savunma Güvenlik İşbirliği Direktörlüğü, Savunma Sanayi Müsteşarlığımıza, ABD hükümetinin, King Kobra helikopterlerinin Türkiye'ye sadece FMS kanalıyla verilebileceğini bildiriyor. Hatta Türkiye'nin , helikopterlerin beyni sayılan misyon aparatını dahi kendi başına üretemeyeceğinin altını çiziyor.
NATO'daki en büyük partnerimiz, sen bu helikopter işinden vazgeç kardeşim, demeye getiriyor bize. Kendi üreteceğimiz helikopterimizin içinde bile egemen olmamıza tahammül edemiyor.
Böyle bir ortamda hafızamızı tazeleyip uzun vadeli stratejiler oluşturmadan; günübirlik işbirliklerle ve IMF'in günübirlik harçlıklarıyla binlerce yıllık medeniyetin mirasını devam ettirmek zor belki de imkansızdır. Tasmalı aydınların enformasyonu ile milletin umutlarını bağladığımız dünyaların bizi ikide bir hayal kırıklığına uğratmalarına artık meydan vermeden, tarihi misyonumuza bakarak bize umut bağlayan ve kendimizden birer parça olan dünyalara yüzümüze çevirmektir, onlara umut verecek sratejiler geliştirmektir, somut adımlar atmaktır çıkış yolu... Ekonomik, siyasi, askeri, sosyal, kültürel... her türlü mandacılıklardan kurtuluşun yolu bu. Asıl bu noktayı görmek lazım, diye düşünüyorum.
Ama hala, hafızasını yitirmiş birtakım siyaset esnafıyla, şahsiyetini-milliyetini kaybetmiş kimi politikacılarla ya da kendini güveni yitirmiş kimi bürokratlarla yahut zihni dumura uğramış kimi tasmalı aydınlarla bu ülke kalkınır, bu millet eski durumuna gelir, deniliyorsa; pes doğrusu. Orada artık söz işlemez.
Bu gerçek, ekonomik alanda böyle, siyasi sahada böyle, askeri konularda böyle, sosyal ve kültürel bazda böyledir.
Diyeceksiniz ki, efendim bu kadar nasıl iddialı olabiliyorsunuz? İddialı konuşmuyorum; sadece hafızamı tazeliyorum. Ve bütün berraklığıyla olayları ve aktörleri, sinema şeridi gibi gözümün önünden geçiriyorum o kadar.
Kendilerine sevdalık türküleri yaktığımız Batılı dostlarımızın Kıbrıs Barış Harekatı sürecinde bize uyguladıkları ambargo, eğer sizin de hafızalarınızdan silinmedi ise; şöyle bir hatırlayıverin. Bıçak bu milletin bağrına dayandığında malum "stratejik partner"liğin yanısıra insan hakları öğretilerinin nasıl rafa kalktığını, hoşgörü havarilerinin nasıl bir anda zebani rolüne büründüklerini görürsünüz Girne'den, Gazi Magosa'dan, Beşparmak dağlarından.
Kim ne derse desin; aynı mantık, bugün ekonomik alanda işletiliyor. Benzer tezgah beş-on yıldan beri AB'ye üyelik sahasında kuruldu.
Yoksa sanal bir sevda uğruna Hazinemizi 40-50 milyar dolar zarara uğratan Gümrük Birliği'ni anlamlandırmak mümkün değildir. Bugün üç kuruşluk borç uğruna IMF'in Türkiye'ye karşı dayattığı basit ve bayağı talimatlara bir izah bulmak zordur.
Bu bakımdan ülkeye, her şeyden çok "hafızasını yitirmemiş" insanlar lazım. Şüphesiz hafızayı tazelemek, hınç ve kin gütmek için değil; bilakis bu milletin dün nice badireleri aştığı gibi bugün de boynunaza geçirilen "altın tasma"lardan çok stratejik biçimde kurtulması, içine çekilmek istendiğimiz kara delikten sıyrılmak için şarttır. Eğer biz, hafızalarımıza ambargo koymaz isek, Türkiye'mize konulan her alandaki ambargolardan ve dayatmalardan rahatlıkla sıyrılırız.
Global güçler Türkiye'yi sadece ekonomik prangaya vurmak istemiyor tabii... Askeri sahada da kendimize yetecek savunma ve taarruz gücümüzün olmasına rızaları yok.
Kendisine belki ençok mersiye dizilen ve kimi yeni yetme politikacılarımızın bile siyaset için "lobilerinin icazetlerini" olmazsa olmaz koşul olarak gördükleri ABD, paramızla istediğimiz taarruz helikopterlerine en ağır kullanım sınırlaması getiriyor. Sanki bu helikopteri kullanmak için değil de müzede sergilemek için satın alabilirsiniz, diyor.
Türkiye, King Kobra helikopterlerinin kullanım sınırlaması olmaksızın lisans haklarını alarak üretmek istiyor. Ama Amerika Savunma Güvenlik İşbirliği Direktörlüğü, Savunma Sanayi Müsteşarlığımıza, ABD hükümetinin, King Kobra helikopterlerinin Türkiye'ye sadece FMS kanalıyla verilebileceğini bildiriyor. Hatta Türkiye'nin , helikopterlerin beyni sayılan misyon aparatını dahi kendi başına üretemeyeceğinin altını çiziyor.
NATO'daki en büyük partnerimiz, sen bu helikopter işinden vazgeç kardeşim, demeye getiriyor bize. Kendi üreteceğimiz helikopterimizin içinde bile egemen olmamıza tahammül edemiyor.
Böyle bir ortamda hafızamızı tazeleyip uzun vadeli stratejiler oluşturmadan; günübirlik işbirliklerle ve IMF'in günübirlik harçlıklarıyla binlerce yıllık medeniyetin mirasını devam ettirmek zor belki de imkansızdır. Tasmalı aydınların enformasyonu ile milletin umutlarını bağladığımız dünyaların bizi ikide bir hayal kırıklığına uğratmalarına artık meydan vermeden, tarihi misyonumuza bakarak bize umut bağlayan ve kendimizden birer parça olan dünyalara yüzümüze çevirmektir, onlara umut verecek sratejiler geliştirmektir, somut adımlar atmaktır çıkış yolu... Ekonomik, siyasi, askeri, sosyal, kültürel... her türlü mandacılıklardan kurtuluşun yolu bu. Asıl bu noktayı görmek lazım, diye düşünüyorum.
Ama hala, hafızasını yitirmiş birtakım siyaset esnafıyla, şahsiyetini-milliyetini kaybetmiş kimi politikacılarla ya da kendini güveni yitirmiş kimi bürokratlarla yahut zihni dumura uğramış kimi tasmalı aydınlarla bu ülke kalkınır, bu millet eski durumuna gelir, deniliyorsa; pes doğrusu. Orada artık söz işlemez.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019