Mevsimler iklimler hepsi değişti
Haziran ayında kış bize düştü.
Milletler arası paylaşım oldu
Herkes dolu aldı boş bize düştü.
Milletler arası çıkarılan yasalara, yapılan yeni düzenlemeler dikkatle bakıyoruz, bir türlü bize yar olacak bir yasa çıkmıyor. Düzenlemelerin içinde ortasında, kıyısında mutlaka biz varız. Bütün fısıltılar bizim hakkımızda ama hepsi de kuyumuzu kazan cinsinden: Küresel planda alınan kararların, çıkarılan yasaların hep aleyhimizde olmasını anlıyoruz.; bizim dinimiz, tarihimiz, örfümüz, geleneğimiz küresel soyguncuların canlarına ot tıkıyor, canlarını sıkıyor, planlarını bozuyor. Onun için hakkımızda hep olumsuz düşünüyorlar.
Gelelim içerde yapılan yeni düzenlemelere, çıkarılan yasalara! Bunların da lehimizde olanına hiç rastlamadık. Bu toprakların asıl sahipleri olarak kanlarını canlarını sebil ederek bu toprakları vatan yapan dedelerin torunları olarak, doğan her yeni günde aleyhimize yapılan bir düzenlemeye şahit oluyoruz.
Bu milletin içinden seçilerek, bu millete vekillik yapmak için Ankara'ya giden insanlarımızın, Amerikan şirketlerine özel statü oluşturmak, imtiyazlar tanımak için müthiş bir gayretle uğraştıklarını görüyoruz. Amerikan şirketlerinin önü açılabildiğince açıldığı zaman Türk köylüsünün, çiftçisinin, üreticinin alanı alabildiğine daraldığını bile bile bunu yapıyorlar.
Küresel güçlerin, ecnebi meclislerin milletimizin aleyhine yasalar yapmasını anlıyoruz da milli meclisimizin, bizim hükümetimizin bizim aleyhimize düzenlemeler yapmasını anlayamıyoruz ve anlatamıyoruz. Başı sıkıştığı zaman, çaresiz kaldığı zaman bu millet nereye, kime baş vuracaktır. Düşman devletlerin hedef tahtası olması yetmezmiş gibi, kendi hükümetinin de hedef tahtası durumunda.
Ben hükümetimize soruyorum, 550 vekilimize, hassaten Erzurum'dan Ankara'ya gönderilen yedi vekilimize soruyorum; yaptığınız yeni düzenlemelerle, çıkardığınız yasalarla taşları bağladınız, köpekleri salıverdiniz. Anadolu'da kiliseler açılmasının önünü açtığınız, misyonerliği serbest ettiniz ve on beş milyona yaklaşan insanımızı da işsiz, aşsız bıraktınız. Yani misyonerlerin elli dolarına muhtaç ettiniz. Şimdi hızlı bir şekilde camiden kiliseye kayan, misyonerlerin ağına düşen Ahmetlerin, Ayşelerin ebeveynleri feryad ediyor: "Çocuklarımız elimizden alınıyor" diye yaşın yaşın ağlıyorlar. Bu feryadları duyuyor musunuz bir, yüzünüz kızarıyor mu iki, hiç utanıyor musunuz üç, milletin yüzüne bir daha bakabilecek misiniz dört, gelecek nesillerin lanetinden korkmuyor musunuz beş.
Sorular... sorular... sorular...
Haziran ayında kış bize düştü.
Milletler arası paylaşım oldu
Herkes dolu aldı boş bize düştü.
Milletler arası çıkarılan yasalara, yapılan yeni düzenlemeler dikkatle bakıyoruz, bir türlü bize yar olacak bir yasa çıkmıyor. Düzenlemelerin içinde ortasında, kıyısında mutlaka biz varız. Bütün fısıltılar bizim hakkımızda ama hepsi de kuyumuzu kazan cinsinden: Küresel planda alınan kararların, çıkarılan yasaların hep aleyhimizde olmasını anlıyoruz.; bizim dinimiz, tarihimiz, örfümüz, geleneğimiz küresel soyguncuların canlarına ot tıkıyor, canlarını sıkıyor, planlarını bozuyor. Onun için hakkımızda hep olumsuz düşünüyorlar.
Gelelim içerde yapılan yeni düzenlemelere, çıkarılan yasalara! Bunların da lehimizde olanına hiç rastlamadık. Bu toprakların asıl sahipleri olarak kanlarını canlarını sebil ederek bu toprakları vatan yapan dedelerin torunları olarak, doğan her yeni günde aleyhimize yapılan bir düzenlemeye şahit oluyoruz.
Bu milletin içinden seçilerek, bu millete vekillik yapmak için Ankara'ya giden insanlarımızın, Amerikan şirketlerine özel statü oluşturmak, imtiyazlar tanımak için müthiş bir gayretle uğraştıklarını görüyoruz. Amerikan şirketlerinin önü açılabildiğince açıldığı zaman Türk köylüsünün, çiftçisinin, üreticinin alanı alabildiğine daraldığını bile bile bunu yapıyorlar.
Küresel güçlerin, ecnebi meclislerin milletimizin aleyhine yasalar yapmasını anlıyoruz da milli meclisimizin, bizim hükümetimizin bizim aleyhimize düzenlemeler yapmasını anlayamıyoruz ve anlatamıyoruz. Başı sıkıştığı zaman, çaresiz kaldığı zaman bu millet nereye, kime baş vuracaktır. Düşman devletlerin hedef tahtası olması yetmezmiş gibi, kendi hükümetinin de hedef tahtası durumunda.
Ben hükümetimize soruyorum, 550 vekilimize, hassaten Erzurum'dan Ankara'ya gönderilen yedi vekilimize soruyorum; yaptığınız yeni düzenlemelerle, çıkardığınız yasalarla taşları bağladınız, köpekleri salıverdiniz. Anadolu'da kiliseler açılmasının önünü açtığınız, misyonerliği serbest ettiniz ve on beş milyona yaklaşan insanımızı da işsiz, aşsız bıraktınız. Yani misyonerlerin elli dolarına muhtaç ettiniz. Şimdi hızlı bir şekilde camiden kiliseye kayan, misyonerlerin ağına düşen Ahmetlerin, Ayşelerin ebeveynleri feryad ediyor: "Çocuklarımız elimizden alınıyor" diye yaşın yaşın ağlıyorlar. Bu feryadları duyuyor musunuz bir, yüzünüz kızarıyor mu iki, hiç utanıyor musunuz üç, milletin yüzüne bir daha bakabilecek misiniz dört, gelecek nesillerin lanetinden korkmuyor musunuz beş.
Sorular... sorular... sorular...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024