Hicaz isyanları neticesi oluşan huzursuzluklar

Şerif Hüseyin'e bağlı Arap bedevi kuvvetleri 4-5 Haziran gecesi Medine'ye saldırarak ilk isyanı başlatır. Şehirdeki çevredeki Osmanlı kuvvetleri isyanın gelişmesine meydan vermeden bastırırlar. Şerif Hüseyin ve oğulları 8-9-10 haziran 1916 günlerinde Mekke şehrinde, 11 Haziranda da Taif'te isyanı başlatırlar. Osmanlı Hükümeti başlayan isyanların bastırılması için Fahrettin Paşa komutasında Hicaz Seferiye birliğini kurarak isyanın bastırılması için görevlendirilir. İsyanın başında, Osmanlı hükümetince kurulan bu Hicaz Seferiye kuvvetleri, Şerif Hüseyin'i çok tedirgin etmekteydi. Ya bu kuvveler Medine'ye de gelirse acaba Arap bedevi kuvvetleri ile Hicaz Kuvve-i Seferiye kuvvetlerine karşı hareket edebilirliyim diye huzursuzdur. Çünkü İslam'a göre Hicaz bölgesine bir Hıristiyan'ın girmesi ve gezmesi yasaktır. Bu nedenle İngilizlerden aşırı para ve altın yardımı geldikçe Bedevilerden kuvvet toplayabilirdi. Bunu aldığı yardımlarla uygulamaya koydu. Ama Bedeviler silah ve cephaneleri Türklere satarak yeniden silah istediler. Bu durumda İngilizler Şerif Hüseyin'e yeni silah vermeyerek sömürgelerinden Hindistan ve Cava adalarından Müslüman asker getirdiler. Bunlarda Hicaz yöresinde kendi kültürlerine göre bir günlük yaşam sürdürünce Mekke'de karışıklar çıkmasına neden oldu. Bu olaylar Şerif Hüseyin'i çok endişelendiriyordu.Şerif Ali Haydar, Şerif Hüseyin'in isyanından sonra Hicaz Emiri olarak görevlendirilir. Şerif Ali Haydar 26 Temmuz 1916'da Medine'ye gelerek yerleşir ve yetkisini kullanmaya çalışır. Beyanatları Mekke'de de bir kısım Arap önderleri etkilemektedir. Onun Mekke'de dahi taraf kazanması Şerif Hüseyin üzerinde menfi etkide bulunmaktadır. Arap Şeyh ve Emirlikleri Mekke'de toplanarak Şerif Hüseyin'i MELİK-ÜL BİLAD-ÜL ARABİYE unvanını vererek 16 Ekim 1916'da Arap ve İslam dünyasının lideri seçtiler. İngiliz ve Fransızlar Şerif Hüseyin'in hem Arap dünyasının ve hem de İslam dünyasının lideri olmasını istemediler. Onlar sömürgelerindeki Müslümanları da etkiler düşüncesi ile karşı çıkarlar. Bu durum üzerine Arap önderler tekrar toplanarak 30 Ekim 1916 da Şerif Hüseyin'i Melik'ül Arap unvanını vererek Arapların kıralı ilan etiler. İngiliz ve Fransızlar bu durumda Şerif Hüseyin'in Irak ile Suriye ve Filistin topraklarında da söz sahibi olabileceğinden karşı çıkarlar fakat onlar bunları savaş sonrasında başka antlaşmalarla hal yoluna gitmeyi düşünürler. Arap bedevi kuvvetlerine güvenemediği için, nasıl bir siyasa izlesem de bütün Arapların oturduğu topraklara egemen olabilirim diye hal çareleri aramaya başlar. İngiltere Irak egemenliği için, Şerif Hüseyin'e karşı Kuveyt Şeyhi İbn-Üs-Sabah ile Nect Şeyhi İbn-Üs-Suud'a güvenir. Irak'ın tamamını askeri yönden işgal etmeden bu iki Şeyhi, kendisine bağımlı Devlet başkanı haline getirmeye çalışır. 26 Aralık 1916 da Nect Şeyhi İbn-Üs-Suud ile bir anlaşma imzalayarak bu siyasasını gerçekleştirmeye çalışır. Kısacası İngiltere Petrol Yatakları ile çok zengin olan bu ülkeyi parçala, böl, hükmet ve sömür ilkesine göre ilgili siyasasını başlatmıştır.26 Arlık 1916'da imzalanan bu antlaşma Şerif Hüseyin'i çok tedirgin eder. Bu nedenle Arap dünyasını Nect Emiri Şeyh İbn-Üs-Suud'a karşı kışkırtır. Ona karşı düşmanca bir siyasa izlemeye başlar ama başarıdan da ümitsizdir.Şerif Hüseyin Mekke'ye İngiliz ve Fransız'ların, hatta Rusların gösterdiği Müslüman askerler vardı. Şerif Hüseyin bunların Mekke'de, varlığından giderek nüfuz sabi olmalarından da endişelenerek önce Buhar'dan gelmiş Türk Müslümanları, yine İngilizlerce Hindistan'dan getirilmiş Hintli Müslüman askerleri ve Cavalıları 2 Ocak 1917 günü Mekke'den çıkararak Arabistan yarımadasından uzaklaştırır.