logo
23 NİSAN 2024

Hortlayan Sevr ve 17 Aralık

05.01.2005 00:00:00
1838 yılında, Sadrazam Mustafa Reşit Paşa'nın İngilizlerle imzaladığı Baltalimanı Antlaşması ile 1995 yılında DYP-SHP koalisyonunun AB ile imzaladığı Gümrük Birliği Antlaşması hem içerik hem de sonuç olarak birbirine çok benzemektedir.

Bu benzerliğin aynısını Sevr Antlaşması ile 17 Aralık Zirvesi arasında görmekteyiz. Aktörler değişti, fakat maksat aynı. Aradaki tek fark, Osmanlı savaş kaybettiği için Sevr'i imzaladı, AKP hükümeti ise nedendir bilinmez bayram havası içinde.

Sevr Antlaşması, 10 Ağustos 1920 tarihinde, Osmanlı Devleti ile İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan arasında, Fransa'nın başşehri Paris'in Sevres kasabasında imzalandı.

Sevr Antlaşması'na göre, Osmanlı İmparatorluğu tamamen parçalanıyor, Türk Milleti de yaşama hakkından yoksun bırakılıyordu.

Sevr Antlaşması ile talep edilenler özetle şunlardır:

1) Rumeli sınırımız aşağıda yukarı İstanbul vilayetinin sınır olarak tayin olunuyordu.

2) Batı Anadolu ( İzmir ve havalisi) Yunanlıları verilecekti. (Ege Meselesi hala gündemdedir. Önce kıta sahanlığı, sonra da Batı Anadolu üzerinde Yunanlıların talepleri devam etmektedir.)

3) Güney sınırı ise, Mardin, Urfa, Gaziantep, Amanos dağları ve Osmaniye'nin kuzeyinden geçmekte ve bu sınırın güneyini Fransa'ya bırakmakta idi. (Fransızların bu emelleri ve bu bölgeye olan ilgileri devam etmektedir. PKK'ya yaptığı yardımların arkasında bu amaç yatmaktadır.)

4) Doğuda, Bayazıt, Van, Muş, Bitlis ve Erzincan'ı içine alan bir Ermenistan kurulacaktı. (Sözde Ermeni soykırımı ve Ermenistan sınırının açılması talebinin ardında bu gerçek vardır ve Ermeniler Doğu Anadolu'yu Batı Ermenistan demektedirler.)

5) Irak ve Suriye arasında bir Kürdistan kurulacaktı. (Zaten Kürdistan meselesi Sevr'e dayandırılmaktadır. AP Başkanı Borrell'in ve birçok Avrupalı parlamenterin Güneydoğumuza ilgisi bu sebepledir.)

6) Türkiye'ye bırakılan topraklar nüfus mıntıkalarına ayrılmakta idi.

7) İtalyanlar Antalya ve Konya'da, Fransızlar Adana, Sivas ve Malatya bölgesi üzerinde, İngilizler de Irak'ın kuzey kısmında nüfus bölgeleri tesis ediyorlardı. (Bugün mirasçısı ABD de Irak konusunda aynı şeyi yapıyor.)

8) İstanbul'da ise hükümet ve padişah oturacak, fakat İstanbul milletlerarası bir şehir olacaktı. (Patrikhane'nin ekümenik olması, Bizans'ın canlandırılmak istenmesi, Ruhban Okulunun açılması, Yeni Roma ifadeleri ve Borrell'in "İstanbul tek başına AB'ye girebilir" sözleri bunu ifade etmektedir.

9) Boğazlar'da ordusu, donanması, bütçesi ve organize kuruluşları ile bir komisyon bulunacaktı.

10) Türklere bırakılan bölge, hakimiyet hakkı en ağır şekilde sınırlanmış, Ankara ve Kastamonu vilayetleri ve dolayları idi. (Şimdi orayı da fazla görüyorlar ve "Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir" diyorlar, harıl harıl maden arazilerimizi ve topraklarımızı satın alıyorlar.)

11) Memleket dahilinde bulunan azınlıklar, Türklerden daha fazla haklara sahip oluyor, vergi vermeyerek, askeri hizmet yapmayarak imtiyazlı (ayrıcalıklı) bir durumda bulunuyordu. (Şimdi ise bu azınlık tarifini genişleterek Türkleri azınlık haline getirmeye çalışıyorlar. Etnik kökenlere göre azınlık tarifleri, Aleviler, Kürtler, Keldaniler, Bahailer, Protestanlar, Katolikler, Süryaniler de azınlık olsun demeler ve Türkiyelilik kavramları buna delalettir.)

12) Türk tabiyetinden çıkanlar birçok yükümlülüklerden kurtulduğu gibi, yeniden hiç kimse Türk tabiyetine de giremeyecekti. (Özellikle Güneydoğumuz için bu talep edilmektedir.)

13) Devletin askeri kuvveti, her bakımdan sınırlanarak azami miktar 50.700 kişi olacak; Tank, ağır top, uçak bulunmayacaktı. Askerlik de gönüllü olacak, donanma ise 7 gambot ve 6 torpidodan ibaret olup, donanmada denizaltı da bulunmayacaktı. (Bugün de aynen bahsedildiği gibi, TSK'nın gücü sınırlansın, askerlik gönüllü olsun, asker siyasi söylemlerde bulunmasın gibi taleplerde bulunmaktadırlar.)

14) Diğer taraftan mali ve iktisadi hükümler, Osmanlı Hükümeti ile Meclisin yetkilerini hiçe saydıracak şekilde sınırlayıcı ve külfet teşkil eder mahiyette olup, Osmanlı Devleti'ni İtilaf Devletleri'nin müşterek sömürgesi haline getiriyordu. (Kalıcı koruyucu tedbirler adı altında serbest dolaşımın engellenmesi, tarım ürünlerine kotalar, tahditler, Türkiye'nin gümrük vergilerinin aşağıya çekilmesi, tarıma destek vermemek, sosyal destek vermemek, ekonomik ve siyasi kısıtlamalar gibi talepler Sevr'in devamı mahiyetindedir.

15) İngiliz, Fransız ve İtalyan devletlerinin temsilcilerinden kurulu Mali Komisyon, Osmanlı Devleti'nin gelir ve giderlerini düzenlemekte ve devletin yetkilerini devletlik sıfatı ile bağdaştırılmayacak şekilde bağlamakta idi. (Ucu açık müzakere süreci adı altında aynı komisyon Türkiye'ye yaptırımlar uygulayacak ve ekonomisine, siyasetine, askerine müdahale edecektir.)

Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Ağustos 1920 tarihli toplantısında, Sevr Antlaşması'nı imzalayan ve bunu onaylayan Şüra-yı Saltanat'ta bulunanların vatan hıyanetiyle itham olunarak vatansız sayılmaları kararını aldı. Aynı zamanda Büyük Millet Meclisi bu antlaşma ile kendini hiç bir surette bağlı görmediğini de ilan etti.

AB yolculuğumuzun bizi nereye götüreceği malum. Egemenliğimiz de dahil bütün değerlerimizi yok etmek istiyorlar. Dün Sevr ile yapamadıklarını bugün yapmak istiyorlar.

1920'de dedelerimizin yaptığı gibi bu gidişata "dur" dememiz lazım.

İşte bu sebeple haykırıyoruz "Ne AB, ne ABD, tek çözüm

BA?IMSIZ TÜRKİYE"
 
Murat Çabas / diğer yazıları
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.