Saddam'ı seversiniz ya da sevmezsiniz, nefret eder ya da etmezsiniz.Bush'u destekler ya da desteklemezsiniz...Sizin tercihinizin ne yönde olduğuna hiçkimse karışamaz, karışmamalı.Kendi doğrularınızı, kendi düşüncelerinizi ve olaylar karşısındaki davranış ve tutumlarınızı sizden başkası belirleyemez ve belirlememeli de.Sizin yaptıklarınıza başkaları, başkalarının yaptıklarına sizin karışma hakkınız olamaz....(mı)?Kişisel hak ve hürriyetlerin kullanımında bunun cevabı evet.Yani hiçbir kişi ya da grup bir insanın temel hak ve hürriyetlerine karışamaz, dokunamaz.Bu tanımlama demokrasiyi içselleştiren bütün demokratik devletlerin anayasalarında bu şekilde düzenlenmiştir.Anayasal koruma altınan kişisel hak ve hürriyetler ayrı olarak uluslarüstü anayasal düzenlemelerle de desteklenirler.Bu düzenlemelerden biri ve en önemlisi de Savaş hukuku konusundaki düzenleme ile dünyadaki gelişmeleri yorumlayan Cenevre sözleşmesi'dir.Savaşları, savaşlarda yaşanan olayları ve savaş sonrası nasıl hareket edileceğini, savaş esirlerine nasıl muamele edileceğini açıklayarak adeta Savaş Hukuku'nun temelini oluşturan Cenevre Anlaşması son olarak Saddam'ın son görüntüleri ile gündem edildi.İngiliz Gazetesi The Sun'ın hücresinde çamaşırını yıkarken çekilen görüntüleriyle Irak devrik lideri Saddam'ın kapak yapması tartışmaların merkeziydi.Hücrede de olsa bir insanın bu derece ve alaylı şekilde deşifre edilmesi karşısında davalık olan The Sun'ın geri adım atması bekleniyor.Saddam'ın avukatları konuyu yargıya taşırlarken insan hak ve hürriyetlerinin korunmasına dair İngiltere ve Amerika'nın yaptıkları masaya yatırılmaya başlandı.Her insanın doğumuyla birlikte beraberinde getirdiği temel hak ve hürriyetleriyle onların sonradan sahip oldukları toplumsal sıfatların da hakkı bulunmakta.Hele hele bu bir devlet başkanı ise, devrik de olsa...Gayri hukuki uygulamalar ortamı germekten gayri bir işe yaramaz.Saddam'ı tasvip etmemeniz ona karşı yapılanları tasvip ediyor olmanızı gerekli kılmaz.Nelerin yapıldığını değil, nelerin yapılamayacağını tartışırsak daha anlamlı sonuçlara kapı aralamış oluruz. Saddam'a hücresinde yapılanlar uluslararası kamuoyunu bölmüş durumda.Saddam ya da Bush hiç farketmez.Hak ve hürriyetlerin farklı değerlendirilmesine karşıyız.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005