Almanya’da
Ehl-i Beyt birlik ve beraberlik konferansı yapıldı. Biz de orada idik. Prof. Dr.
Haydar Baş Hocamızın yaptığı konuşma her açıdan muhteşemdi. Gerçek manada izleyenleri irşat etti. Ölçüsüzlüğün bu kadar yaygın olduğu bir dönemde hem bize ölçü verdi hem de ruhlarımızı Allah’a taşıdı.
Konuşmanın girişinde kendisinin bir Sünni olarak Alevileri tanımadığını Hasan Hüseyin Dede ile başlayan Alevileri tanıma sürecini anlattı. Esasında o yaşanan süreci dinleyen herkes, Sünni dünya olarak kendisi de Alevi dünyasını tanıma imkânı buldu. Bir Sünni olarak onun yaşamından kesitler bizlerin de kalbini Alevi dünyasına açtı.
Daha sonra Türklerin kim olduğunu anlattı. Yani bizim dedelerimiz kim? Türk kimliğimiz Anadolu’da nereye dayanıyor? Gördük ki bizim özümüz Hacı Bektaş’a dayanıyor. Öyle bir Hacı Bektaş anlatı ki dinleyenlerin kalpleri önce Alevi ve Şii kardeşlerimize açılmıştı, sonrasında açılan kalpler Hacı Bektaş’a taşındı.
Birde baktık ki Hacı Bektaş evladı Resül, yani Ehl-i Beyt soyu. Prof. Dr. Haydar Baş daha sonra Ehl-i Beyt’in dinin özü olduğunu çok yalın cümlelerle ama bir o kadar etkileyici herkesin anlayacağı misallerle anlattı. Hacı Bektaş’a taşınan gönüller artık Ehl-i Beyt’in kapısında idi.
Daha sonra muhterem hocam, Ehl-i Beyt’in başı âlemlere rahmet Hz. Peygamber Efendimizi anlattı. Ehl-i Beyt kapı, Peygamber Efendimiz ise o kapının açıldığı şehirdi. Konuşma insanın ruhunu öyle sürükledi ki Hatay’da Hasan Hüseyin Dede’nin evinden başlayan yolculuk, Âlemlerin Efendisinin evine varmıştı. Ve nihayet konuşma Hz. Ali’nin sözü ile bitti, “Ben görmediğim rabbime ibadet etmem.” Kal âleminde başlayan yolculuk kemale ermişti. Ne diyelim anlayana Muhterem Hocamın bu sohbeti her şeyi anlatıyor.
Bir de iktidardakilerin hocaları ile başlayan AKP ile devam eden İsrail’le yapılan anlaşmaları anlattı, ülkemizde nasıl bir ikiyüzlü politika izlendiği ortaya koydu.
Bütün İslam âleminde el altından ABD ve İsrail ile el sıkışanlar meydanlarda atıp tutuyorlar. Filistin’de Hamas İsrail’e kafa tutuyor ama merkez ofisini Suriye’den Katar’a taşıdı. Katar neresi, artık o kadarını sağır sultan bile biliyor. İşin özü bu çağda bütün bu ayak oyunlarını insan gördükten sonra Prof. Dr. Haydar Baş’ı sığınacak bir liman olarak görüyor iyi ki varsın Hocam. Tüm Almanya’daki hem Türk kimliğini hem de inancını koruyan kardeşlerimize selam olsun.
Firavunların kıskandığı adam Mursi
Seçildikten sonra ilk ziyarete giden Sayın Cumhurbaşkanımız Gül oldu. Davutoğlu kendisine boş kağıt vererek “ne istiyorsun, yaz yapalım” dedi. Başbakan AKP Olağan Kongresi’nde onu konuşmacı olarak çağırdı, ayakta alkışlattı.
Kim bu isim? Elbette Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi. Başında bulunduğu partinin ismi Hürriyet ve Adalet Partisi. Yani bizim AKP’nin Mısır’daki kardeşi gibi.
İhvan-ı Müslimin teşkilatının temsilci olan Mursi’nin geçmişi bugün bulunduğu konumu destekliyor.
Mısır’da üniversiteyi bitirip bitirmez ABD’ye gitti. Ondan sonra yıllarca ABD üniversitelerinde hem eğitildi, hem de hoca olarak görev yaptı. Çocuklarının Kaliforniya doğumlu ABD pasaportu taşıması elbette bu özgürlük havarisi için destekleyici bir unsur oldu.
Bu beyefendi Arap Baharı adı altında ABD eksenli Haçlı işgalinde geldi Mısır’ın başına geçti. Aman efendim halk desteği ile demokrasi ile seçildi diyenler çıkabilir.
Haziran ayındaki seçimleri şöyle hatırlayalım seçime katılanlar seçmenin yüzde 47’si bunların yüzde 52’lik oyunu aldı. Rakibi yüzde 48’i yani toplam seçmenin sadece yüzde 25 reyi ile Mısır’ın başına geçti. Özgürlüğü temsil ediyor. Aynı dönemde Suriye’de Esad’ın partisi seçmenin yüzde 80 reyini aldı ama bir türlü demokrat olamadı. Ne yapsın adamcağız çocukları ABD vatandaşı olmayınca işler yürümüyor.
AKP iktidarının öve öve bitiremediği bu Mısır Cumhurbaşkanı özgürlükler konusunda adeta cezbeye gelerek öyle muhteşem kararlar alıyor ki, halk sevincinden Tahrir Meydanı’nı doldurmuş polisten cop yiyip duruyor.
Yeni alınan kararlara göre Mursi’nin aldığı kararları hiçbir kurum yargı da dahil sorgulayamayacak. Başsavcıyı da kendisi atayacak liste o kadar çok özgürlükle dolu ki istediğini beğen.
Bu maddeleri okuyunca insanın aklına şu geliyor Mısır firavunları Mursi’nin yeni yetkilerini görse kıskançlıklarından mezarda çatlarlardı. Ne de olsa ABD tarzı demokrasi böyle bir şey. Kimsenin yapılanı eleştirme hakkı yok.
Mısır’da Mursi, Türkiye’de AKP, ABD Baharı’nda el ele sokakta gezen iki sevgili gibi olmuşlar. Esat bu yalancı bahara halkını teslim etmediği için düşman ilan ediliyor.
Mursi’nin geldiği örgüt Müslüman Kardeşler. İsmi çok güzel zaten ilahi emir de öyle “ancak Müslümanlar kardeştir.” Ne var ki işin uygulanmasında “Müslümanlar Afganistan’da Suriye’de Irak’ta öldürülmelidir” deniyor.