Geçen gün kısa bir mesafe için İETT otobüsüne binmek zorunda kaldım.
Otobüste yalnızca iki kişi vardı.
Biri şoför, diğerinin de şoför olduğu konuşmalardan sonra anlaşıldı. Basın kartını görünce hiç beklemeden söze girdi ayakta olan şoför:
"Hiç bizimle ilgili haber yapmazsınız.Çağırırız patronlar izin vermez diye gelmezsiniz. Yoksa sizi de mi susturuyorlar."
Doğrusu neye uğradığımı şaşırdım.
Kendilerine cevap vermeye zaman kalmadı çünkü onların dertleri o kadar çoktu ki sıra bana gelinceye kadar yol bitti.
Beni Anadolu yakasındaki bir merkeze götürdüler.
Bir çay geldi.
Durum nedir" diyecek oldum ya..
Meğer "bir dokun bin ah işit"mek varmış kısmette.
"6 gün çalışıyoruz.
8 saat direksiyon başından indiğimiz yok.
Görüyorsunuz çay içmek için bile fırsatımız olmuyor.
İstanbula en fazla nakit para girdisini biz sağlıyoruz.
Ama bizim aldığımız 700 milyon civarında.
Üstelik bazen 10 gün ,bezen de 1 ay gecikme ile maaşlarımız ödeniyor.
Genel Müdürümüz Rıdvan Aslan 2 sene önce geldiğinde "sizi madur etmeyeceğim,maaşları zamanında ödeyeceğim .Ödeyemezsem haber vereceğim" demişti sesyok."
Bir diğer şoför araya girdi.
"Biz 2000 kişiyiz.Zamanında Tayyip Erdoğan aldı sözleşmeli olarak. Kadro verecekti. 6 sene oldu hala verecek. Hatta bu meydanda söz verdi. Yani Başbakan oldu bizi unuttu."
Bizden sonra 300 kişi kadrolu eleman alındı."
Yani bizim sahibimiz yok".
Olayı biraz daha derinleştirdiğinizde esas meselenin sendikalar arası savaş olduğunu görüyorsunuz. 10 bin kişiyi ilgilendiren sendika savaşı.
Hak iş ve Türk-İŞ'e bağlı BElediye İŞ arasındaki rekabet 6 yıldan bu tarafa sürüyor.
Muhatap alınacak sendika hangisi?.
Mahkeme henüz bir karar verememiş. Birininin lehine çıkan kararı diğeri bozdurmuş.
İşçiler de "olan bize oldu" diyor ve ekliyorlar "artık hangi sendika olursa olsun bizim için farketmiyor. Şu iş bitsin artık."
İşçiler bu kavganın bilerek sürdürüldüğünü düşünüyor ve "amaçları böl yönet modelini uygulamak"diyorlar.
Neden sendika isteniyor.?
İşverenle sıkı pazarlık yapmak ve fazla maaş alabilmek için.
Ancak dün konuştuğumu İETT yetkilileri ilginç bir şey söylediler.
"Biz kamuda %0 zam verildiği zamanlarda mesela 2002'de %50; 2003'te ise %25 zam verdik işçilerimize. Eğer sendika olsaydı %50 zam alamazlardı."
Sendika savaşlarından İETT de rahatsız. "Biz taraf değiliz ve bir an önce sonuçlanmasını istiyoruz" diyorlar. Bu arada maaşlarının düşüklüğünden yakınanlar şimdiye kadar 10 kişinin intihar ettiğini,Bakırköy Ruh VE Sinir Hastalıkları Hastanesinde yatanların sayısının ve boşanmaların arttığını belirtiyorlar.
Ve son not: "İETT vatandaşa otobüse nasıl binilir eğitimi versin.Oları aydınlatsın.Zor durumda kalıyoruz." BU not da bizden: Konuya ilişkin HAK-İŞ;Türk İŞ ve İETT Genel Müdürü Sayın Rıdvan Aslan'dan gelecek açıklamayı da burada yazacağımızı bildiririm.
Otobüste yalnızca iki kişi vardı.
Biri şoför, diğerinin de şoför olduğu konuşmalardan sonra anlaşıldı. Basın kartını görünce hiç beklemeden söze girdi ayakta olan şoför:
"Hiç bizimle ilgili haber yapmazsınız.Çağırırız patronlar izin vermez diye gelmezsiniz. Yoksa sizi de mi susturuyorlar."
Doğrusu neye uğradığımı şaşırdım.
Kendilerine cevap vermeye zaman kalmadı çünkü onların dertleri o kadar çoktu ki sıra bana gelinceye kadar yol bitti.
Beni Anadolu yakasındaki bir merkeze götürdüler.
Bir çay geldi.
Durum nedir" diyecek oldum ya..
Meğer "bir dokun bin ah işit"mek varmış kısmette.
"6 gün çalışıyoruz.
8 saat direksiyon başından indiğimiz yok.
Görüyorsunuz çay içmek için bile fırsatımız olmuyor.
İstanbula en fazla nakit para girdisini biz sağlıyoruz.
Ama bizim aldığımız 700 milyon civarında.
Üstelik bazen 10 gün ,bezen de 1 ay gecikme ile maaşlarımız ödeniyor.
Genel Müdürümüz Rıdvan Aslan 2 sene önce geldiğinde "sizi madur etmeyeceğim,maaşları zamanında ödeyeceğim .Ödeyemezsem haber vereceğim" demişti sesyok."
Bir diğer şoför araya girdi.
"Biz 2000 kişiyiz.Zamanında Tayyip Erdoğan aldı sözleşmeli olarak. Kadro verecekti. 6 sene oldu hala verecek. Hatta bu meydanda söz verdi. Yani Başbakan oldu bizi unuttu."
Bizden sonra 300 kişi kadrolu eleman alındı."
Yani bizim sahibimiz yok".
Olayı biraz daha derinleştirdiğinizde esas meselenin sendikalar arası savaş olduğunu görüyorsunuz. 10 bin kişiyi ilgilendiren sendika savaşı.
Hak iş ve Türk-İŞ'e bağlı BElediye İŞ arasındaki rekabet 6 yıldan bu tarafa sürüyor.
Muhatap alınacak sendika hangisi?.
Mahkeme henüz bir karar verememiş. Birininin lehine çıkan kararı diğeri bozdurmuş.
İşçiler de "olan bize oldu" diyor ve ekliyorlar "artık hangi sendika olursa olsun bizim için farketmiyor. Şu iş bitsin artık."
İşçiler bu kavganın bilerek sürdürüldüğünü düşünüyor ve "amaçları böl yönet modelini uygulamak"diyorlar.
Neden sendika isteniyor.?
İşverenle sıkı pazarlık yapmak ve fazla maaş alabilmek için.
Ancak dün konuştuğumu İETT yetkilileri ilginç bir şey söylediler.
"Biz kamuda %0 zam verildiği zamanlarda mesela 2002'de %50; 2003'te ise %25 zam verdik işçilerimize. Eğer sendika olsaydı %50 zam alamazlardı."
Sendika savaşlarından İETT de rahatsız. "Biz taraf değiliz ve bir an önce sonuçlanmasını istiyoruz" diyorlar. Bu arada maaşlarının düşüklüğünden yakınanlar şimdiye kadar 10 kişinin intihar ettiğini,Bakırköy Ruh VE Sinir Hastalıkları Hastanesinde yatanların sayısının ve boşanmaların arttığını belirtiyorlar.
Ve son not: "İETT vatandaşa otobüse nasıl binilir eğitimi versin.Oları aydınlatsın.Zor durumda kalıyoruz." BU not da bizden: Konuya ilişkin HAK-İŞ;Türk İŞ ve İETT Genel Müdürü Sayın Rıdvan Aslan'dan gelecek açıklamayı da burada yazacağımızı bildiririm.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005