Kıbrıs'ın Annan Planı'na teslim edilip Rumlaştırılması sürecinde bir çok ulusal kesim bu duruma karşı çıkarken, Genelkurmay'ın görüşü şöyle açıklanmıştı:
"Hükümet politikası MGK'da saptanan çizginin dışındadır ama, karar, yetki ve sorumluluk siyasi iktidarın ve Meclis'indir".
Eğer KKTC elimizden gitseydi, Genelkurmay'a göre "sorumluluk ve yetki hükümetindir, kararı Meclis vermiştir" görüşü ile bir vatan parçası elimizden uçmuş olacaktı.
Kıbrıs gibi milli ve hayati konuda sorumluluk ve yetkiyi hükümete bırakan Genelkurmay YÖK yasası ile imam-hatip mezunlarının üniversiteye girişi sözkonusu olduğunda tam tersi bir görüş serdetti.
Tam da YÖK yasa tasarısı "Yüce Meclis'in" komisyonlarında kabul edildiği saatlerde, Genelkurmay şu açıklamayı yaptı:
"Söz konusu değişiklik (...) öğrenim birliği ve laik eğitim ilkelerini zedeleyecektir. Bu nedenle, cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılığı şüphesiz olan kesim ve kurumların bu değişiklik tasarısını benimsemesi beklenemez.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti nitelikleriyle ilgili düşünceleri ve tavrı dün neyse bugün de aynıdır ve yarın da aynı olacaktır".
Kıbrıs konusunda "sorumluluk hükümetindir, bizi ilgilendirmez" diyerek topu iktidara atan Genelkurmay'ın YÖK yasası gündeme gelince "arslan kesilmesi" manidardır.
"Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılığı şüphesiz olan kesim ve kurumlar" Milli Eğitim'de yapılacak bir değişiklik konusunda böylesine hassaslar da, Kıbrıs'ın elimizden gitmesine neden aynı derecede hassas değiller?
Kaldı ki benim bu yasa tasarısı konusundaki düşüncem nettir.
AKP'nin kesinlikle imam-hatip sorununu çözmek, İHL'lere üniversite kapısını açmak gibi bir düşüncesi yoktu... Daha önce de yaptığı gibi ÖSS'ye kısa bir süre kala büyük bir beklenti içinde olan tabanına "sorunu çözüyormuş gibi davranıyor" imajı vererek, gelen tepkiler üzerine "ne yapalım biz yapacağız ama yaptırmıyorlar" bahanesiyle geri adım atmaya zemin hazırlamaktır.
AKP'nin yaptığı budur.
Daha önce bu konudaki düşüncelerimi Genelkurmay açıklaması gelmeden beş gün önce şöyle ifade etmiştim:
"İmam-hatip konusunda yüzde yüz eminim ki AKP iktidarı askeri cenahtan ya da MGK'dan gelecek olumsuz bir açıklamayı bekliyor.
Acaba AKP yönetimi imam-hatip mezunu askerlerle ya da MGK'da enine boyuna konuşup askerin bu konuda bir endişesi varsa onları ikna yoluna gitmiyor!..
Meclis'te bir sürü İHL mezunu vekil, hatta bakan var. Neden İHL sorununda kurulacak diyalog heyetleri ile "diyalog için de halledilmesi" yolu denenmiyor!
Sahi neden "diyalog" yöntemi değil de, düello yöntemi deneniyor" (Yeni Mesaj, 30 Nisan 2004).
Bu yazının yazılmasından 6 gün sonra beklediğim Genelkurmay açıklaması geldi.
Şimdi sıra, AKP'nin tasarıyı geri çekmesine geldi. Merak etmeyin bir kaç gün içinde İHL konusu "bir yıl sonra tekrar gündeme gelmek üzere" rafa kaldırılacaktır.
Kamuoyu da bir süre "yaptırmıyorlar kardeşim!" politikasıyla avunacak.
AKP tam bir oyun içindedir. Yapmayacağı icraatlarla toplum ve kurumları gereksiz yere germektedir.
Genelkurmay'ın bu gibi konulardaki tepkili açıklamaları AKP'nin ekmeğine yağ sürmektedir.
AKP kendi politik çıkarları uğruna askeri tartışma alanına çekerek, "yasa tasarısının askerin tepkisi yüzünden gündemden kaldırıldığı" intiba ile topu askere atmayı planlamaktadır.
Bu plan da "üçüncü defa olmak üzere" gerçekleşmek üzeredir.
Belki de siz bu yazıyı okuduğunuz saatlerde "YÖK yasa tasarısı geri çekilmiş olacaktır."
Genelkurmay'ın Kıbrıs konusundaki "sessizliğine" nasıl karşı çıktıysak, "YÖK yasa tasarısına" tepki göstermesine de karşı çıkıyoruz.
Karşı çıkmamızın nedeni Türk Ordusunun yıpratılacağı profesyonel siyasi organizasyonları görmemiz ve ordumuzu bu yıpratma operasyonlarının dışında görmek istememizdendir.