AB yolunda Kıbrıs neyi ifade ediyor? Elbette çok şeyler söylenebilir. Şu bir gerçek ki Kıbrıs, Kıbrıslı Rumlar için, Yunanistan için, AB için ve hatta bilhassa ABD için çok şeyler ifade ediyor da, maalesef Türk siyasileri için pek bir şey ifade etmiyor.
Eğer etse idi bugüne kadar büyük bir devletin hem iç ve hem de dış politikasının vazgeçilmez temel taşlarından biri olarak olması gereken yere oturtulurdu. Maalesef böyle olmadığı gibi Türkiye gerçeğini bilemediğimiz için Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan ve Ortadoğu'dan koptuktan sonra Kıbrıs'ı da dışarda bırakarak kabuğumuza çekilmiş vaziyetteyiz. İşin garibi ve düşündürücü yanı bu kendi kabuğumuza çekilmiş halimizle kaybettiğimiz bütün değerlerimize yeni kayıplar ekleyerek AB'ye girmek istiyoruz. Dahası bu sevdaya tutulanlar belki kendileri için böyle bir vatan arayışına girebilirler ama bu "ver kurtul" politikalarıyla Anavatanın da geleceğini ne kadar tehlikeye attıklarının acaba farkında değiller mi?
Öyle ya, her fırsatı Türkiye'nin aleyhine hiç zaman kaybetmeden en acımasızca değerlendiren Batı dünyası, AB için Kıbrıs'ı iktidarın önüne koymuş vaziyettedir. Şimdi Kıbrıs seçimleri onlar için büyük önem arz ediyor. Çünkü ardından Ege kıta sahanlığı, onun da ardından İstanbul gelecek. Ardından bilmediklerimiz ve de bilmek istemediklerimiz sıralanacak.
İşte bugünün manzarasında Kıbrıs böyle bir noktada duruyor. Buradan yola çıkarsak, olması gereken şey; küçülmek, büzülmek, kabuğuna çekilmek değil, tam aksine Anavatanın ve Kıbrıs'ın geleceği açısından yeni iç ve dış politikalar geliştirmek.
İçte tutarlı, kararlı, samimi politikalarla ülkenin birlik ve dirliği için devlet-millet, asker-sivil kaynaşmasını sağlamak, bunun için de ülke aleyhine içte ve dışta oluşturulan tezgahları çok iyi görmek ve devletin ve milletin bütün dinamiklerini bu tehdit ve tehlikeler karşısında tek yumruk, tek bilek haline getirmek.
Bununla beraber eşzamanlı olarak bu milli politikayı ayakta tutacak ve dışa bağımlı olmaktan kurtarıp koruyacak "milli ekonomik modele" geçmek.
Hemen peşinen söyleyelim ki, kim olursa olsun birbirinin tamamlayıcısı olan bu iki temel meselede anlaşılmadığı, çözüm aranmadığı ve gereği için herkesin eteğindeki taşları atmadığı ve her türlü önyargıdan vazgeçilmediği takdirde, yapılacak hiç bir şey yoktur ve her yol ülke adına tehditler ve tehlikelerle doludur.
Kıbrıs bu noktada siyasi, resmi, sivil ve askeri bütün dinamikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına yeniden düşünmeye davet etmektedir.
Irak'ta yaşanalar ve ilerde yaşanacaklar Kıbrıs konusunda da aynı dinamikleri uyarmalı ve çok ciddi manada yeni politikalar, yeni arayışlar, yeni çözümlere doğru hızla yönlendirilmeli değil mi? Irak'tan ders alma, Kıbrıs'tan ders alma... O zaman neler olacak ve nelerden sonra ders alacağız.
Bir zamanlar uçan kuştan, esen yelden haber sorup haber alanlar bugün parçalanan gövdesi karşısında nasıl da böyle ilgisiz, duyarsız olabilir? Bunu düşünmek mümkün mü?
Evet Irak elden gitti, Kıbrıs'a dikkat.
Zira Kıbrıs'tan sonrası da var...
Eğer etse idi bugüne kadar büyük bir devletin hem iç ve hem de dış politikasının vazgeçilmez temel taşlarından biri olarak olması gereken yere oturtulurdu. Maalesef böyle olmadığı gibi Türkiye gerçeğini bilemediğimiz için Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan ve Ortadoğu'dan koptuktan sonra Kıbrıs'ı da dışarda bırakarak kabuğumuza çekilmiş vaziyetteyiz. İşin garibi ve düşündürücü yanı bu kendi kabuğumuza çekilmiş halimizle kaybettiğimiz bütün değerlerimize yeni kayıplar ekleyerek AB'ye girmek istiyoruz. Dahası bu sevdaya tutulanlar belki kendileri için böyle bir vatan arayışına girebilirler ama bu "ver kurtul" politikalarıyla Anavatanın da geleceğini ne kadar tehlikeye attıklarının acaba farkında değiller mi?
Öyle ya, her fırsatı Türkiye'nin aleyhine hiç zaman kaybetmeden en acımasızca değerlendiren Batı dünyası, AB için Kıbrıs'ı iktidarın önüne koymuş vaziyettedir. Şimdi Kıbrıs seçimleri onlar için büyük önem arz ediyor. Çünkü ardından Ege kıta sahanlığı, onun da ardından İstanbul gelecek. Ardından bilmediklerimiz ve de bilmek istemediklerimiz sıralanacak.
İşte bugünün manzarasında Kıbrıs böyle bir noktada duruyor. Buradan yola çıkarsak, olması gereken şey; küçülmek, büzülmek, kabuğuna çekilmek değil, tam aksine Anavatanın ve Kıbrıs'ın geleceği açısından yeni iç ve dış politikalar geliştirmek.
İçte tutarlı, kararlı, samimi politikalarla ülkenin birlik ve dirliği için devlet-millet, asker-sivil kaynaşmasını sağlamak, bunun için de ülke aleyhine içte ve dışta oluşturulan tezgahları çok iyi görmek ve devletin ve milletin bütün dinamiklerini bu tehdit ve tehlikeler karşısında tek yumruk, tek bilek haline getirmek.
Bununla beraber eşzamanlı olarak bu milli politikayı ayakta tutacak ve dışa bağımlı olmaktan kurtarıp koruyacak "milli ekonomik modele" geçmek.
Hemen peşinen söyleyelim ki, kim olursa olsun birbirinin tamamlayıcısı olan bu iki temel meselede anlaşılmadığı, çözüm aranmadığı ve gereği için herkesin eteğindeki taşları atmadığı ve her türlü önyargıdan vazgeçilmediği takdirde, yapılacak hiç bir şey yoktur ve her yol ülke adına tehditler ve tehlikelerle doludur.
Kıbrıs bu noktada siyasi, resmi, sivil ve askeri bütün dinamikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına yeniden düşünmeye davet etmektedir.
Irak'ta yaşanalar ve ilerde yaşanacaklar Kıbrıs konusunda da aynı dinamikleri uyarmalı ve çok ciddi manada yeni politikalar, yeni arayışlar, yeni çözümlere doğru hızla yönlendirilmeli değil mi? Irak'tan ders alma, Kıbrıs'tan ders alma... O zaman neler olacak ve nelerden sonra ders alacağız.
Bir zamanlar uçan kuştan, esen yelden haber sorup haber alanlar bugün parçalanan gövdesi karşısında nasıl da böyle ilgisiz, duyarsız olabilir? Bunu düşünmek mümkün mü?
Evet Irak elden gitti, Kıbrıs'a dikkat.
Zira Kıbrıs'tan sonrası da var...
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010