Irak'taki Şii Müslümanların en büyük grubunun lideri olan Irak Yüksek İslam Konseyi Başkanı El Hekim Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü.
Bakan Davutoğlu, görüşme sırasında El Hekim'e 4 mesaj iletti.
Bu mesajlar şöyle;
• Irak'ta etnik-mezhep çatışması istemiyoruz.
• Irak'ın siyasi istikrarı için Irakiye Meclis’e geri dönmeli.
• Türkiye olarak istikrar için ulusal konferans önerisini destekliyoruz.
• Suriye halkının özgürlük ve demokrasi talebine destek verin.
Davutoğlu’nun vurgularıyla Türkiye’nin Irak’ın içişlerine karıştığı gerçeği bir kez daha ispatlanmış oldu. Irak’ın Türkiye’den rahatsızlığı da zaten bu noktada. Türkiye içişlerimize karışmasın diyor Irak, haklı olarak.
Ama Türkiye’de hükümet ve dahi Dışişlerinde komşu ülkelerin içişlerine karışma konusunda bugüne kadar hiç şahit olmadığımız bir cüretkarlık var. Türkiye bu cüretkârlık için gerekli olan desteği kimden alıyor gerçekten bilmek isterim.
Aslında bu konuda Türkiye kimin öne ittiği belli. Amerika Türkiye üzerinden bir takım müdahalelerde bulunuyor Arap ülkelerine. Bu müdahaleler Libya ve Suriye’de isyanlar şeklinde kendini gösterirken Irak’ta siyaseti şekillendirmek olarak göz önüne çıkıyor.
Şu bir gerçek ki, ister isyanlar desteklensin ister içişlerine karışılsın Türkiye’nin komşu ülkeler üzerinde böylesi oyunlara alet olması çok büyük bir yanlıştır.
El Hekim’in Türkiye’ye gelişi bu çerçevede değerlendirilmeli. Irak’taki Şii Müslümanların en büyük grubuyla diyaloga geçerek Türkiye Başbakan Maliki yönetimine bir gözdağı vermek istiyor olabilir. Ama bu o kadar basit değil. Daha kendi ülkesindeki basit sorunların bile üstesinden gelemeyen ve kendi ayakları üzerinde duramayan bir Brüksel’den bir Washinton’dan talimat alan Türkiye, böyle müdahalelerin artçı şoklarıyla baş edemez.
Türkiye diplomasiyi beceremiyor. Bundan dolayıdır ki, ne Libya’da herhangi bir kazancı olabildi Türkiye’nin ne de şu ana kadar yaşanan gelişmeler çerçevesinde Suriye’de bir şey kazanabildi.
Gerçek bir devlet adamı, en olumsuz tabloyu bile kendi ülkesinin çıkarına yönlendirebilir ama bizim siyasilerin devlet adamlığı konusunda defalarca sınıfta kaldıklarını gördüğümüz için böylesi oyunlarda Türkiye’nin çıkarlarının korunmasını asla mümkün değil.
Kaldı ki böyle entrikalar, sinsi oyunlar, şer plan ve projeleri ABD, İsrail ve tüm batı ülkelerine yakışır ama Müslüman Türkiye’ye asla yakışmaz. Bu vesileyle hükümeti Türkiye’nin mensup olduğu medeniyete yakışan bir politika yapmaya davet ediyorum.
Davutoğlu ile görüşmenin ardından El Hekim, Suriye konusunda, "Barışçıl, diyaloga dayalı bir çözüm aramaları için Suriyelilere buradan çağrı yapıyoruz. Kuvvet kullanmak hiçbir yerde çözüm getirmemiştir, Suriye'de de getirmez" açıklamasında bulundu.
Sayın Davutoğlu’nun El Hekim’den Irak’ın Suriye halkının özgürlük ve demokrasi talebine destek vermesini istemesi Türkiye’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yalnız bırakmak için gayretlerine devam ettiğini gösteriyor.
Oysa ülkedeki isyancılar her geçen gün güç kaybederken Beşar Esad konumunu güçlendiriyor. Türkiye hariciyesi ise at gözlüğü takmış gibi bu gerçeği yok sayarak Suriye’nin çevresinde kulis faaliyetlerine devam ediyor.
Bu yanlışı Türkiye daha ne kadar sürdürecek bilmiyorum ama acizane tavsiyem bir an önce Beşar Esad yönetimiyle diyaloga geçilmesidir.
Terör örgütü elebaşlarıyla bile müzakere etmekte beis görmeyen hükümet için Beşar Esad konusunda çark etmesi zor olmasa gerektir.
Bakan Davutoğlu, görüşme sırasında El Hekim'e 4 mesaj iletti.
Bu mesajlar şöyle;
• Irak'ta etnik-mezhep çatışması istemiyoruz.
• Irak'ın siyasi istikrarı için Irakiye Meclis’e geri dönmeli.
• Türkiye olarak istikrar için ulusal konferans önerisini destekliyoruz.
• Suriye halkının özgürlük ve demokrasi talebine destek verin.
Davutoğlu’nun vurgularıyla Türkiye’nin Irak’ın içişlerine karıştığı gerçeği bir kez daha ispatlanmış oldu. Irak’ın Türkiye’den rahatsızlığı da zaten bu noktada. Türkiye içişlerimize karışmasın diyor Irak, haklı olarak.
Ama Türkiye’de hükümet ve dahi Dışişlerinde komşu ülkelerin içişlerine karışma konusunda bugüne kadar hiç şahit olmadığımız bir cüretkarlık var. Türkiye bu cüretkârlık için gerekli olan desteği kimden alıyor gerçekten bilmek isterim.
Aslında bu konuda Türkiye kimin öne ittiği belli. Amerika Türkiye üzerinden bir takım müdahalelerde bulunuyor Arap ülkelerine. Bu müdahaleler Libya ve Suriye’de isyanlar şeklinde kendini gösterirken Irak’ta siyaseti şekillendirmek olarak göz önüne çıkıyor.
Şu bir gerçek ki, ister isyanlar desteklensin ister içişlerine karışılsın Türkiye’nin komşu ülkeler üzerinde böylesi oyunlara alet olması çok büyük bir yanlıştır.
El Hekim’in Türkiye’ye gelişi bu çerçevede değerlendirilmeli. Irak’taki Şii Müslümanların en büyük grubuyla diyaloga geçerek Türkiye Başbakan Maliki yönetimine bir gözdağı vermek istiyor olabilir. Ama bu o kadar basit değil. Daha kendi ülkesindeki basit sorunların bile üstesinden gelemeyen ve kendi ayakları üzerinde duramayan bir Brüksel’den bir Washinton’dan talimat alan Türkiye, böyle müdahalelerin artçı şoklarıyla baş edemez.
Türkiye diplomasiyi beceremiyor. Bundan dolayıdır ki, ne Libya’da herhangi bir kazancı olabildi Türkiye’nin ne de şu ana kadar yaşanan gelişmeler çerçevesinde Suriye’de bir şey kazanabildi.
Gerçek bir devlet adamı, en olumsuz tabloyu bile kendi ülkesinin çıkarına yönlendirebilir ama bizim siyasilerin devlet adamlığı konusunda defalarca sınıfta kaldıklarını gördüğümüz için böylesi oyunlarda Türkiye’nin çıkarlarının korunmasını asla mümkün değil.
Kaldı ki böyle entrikalar, sinsi oyunlar, şer plan ve projeleri ABD, İsrail ve tüm batı ülkelerine yakışır ama Müslüman Türkiye’ye asla yakışmaz. Bu vesileyle hükümeti Türkiye’nin mensup olduğu medeniyete yakışan bir politika yapmaya davet ediyorum.
Davutoğlu ile görüşmenin ardından El Hekim, Suriye konusunda, "Barışçıl, diyaloga dayalı bir çözüm aramaları için Suriyelilere buradan çağrı yapıyoruz. Kuvvet kullanmak hiçbir yerde çözüm getirmemiştir, Suriye'de de getirmez" açıklamasında bulundu.
Sayın Davutoğlu’nun El Hekim’den Irak’ın Suriye halkının özgürlük ve demokrasi talebine destek vermesini istemesi Türkiye’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yalnız bırakmak için gayretlerine devam ettiğini gösteriyor.
Oysa ülkedeki isyancılar her geçen gün güç kaybederken Beşar Esad konumunu güçlendiriyor. Türkiye hariciyesi ise at gözlüğü takmış gibi bu gerçeği yok sayarak Suriye’nin çevresinde kulis faaliyetlerine devam ediyor.
Bu yanlışı Türkiye daha ne kadar sürdürecek bilmiyorum ama acizane tavsiyem bir an önce Beşar Esad yönetimiyle diyaloga geçilmesidir.
Terör örgütü elebaşlarıyla bile müzakere etmekte beis görmeyen hükümet için Beşar Esad konusunda çark etmesi zor olmasa gerektir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023