İran'ın Ahvaz bölgesinde bir anda başlayan çatışmalar gittikçe artıyor. Görünürde halk, elektrik ve su kesintilerini bahane ederek merkezi hükümeti protesto etmek üzere sokağa döküldü. Ancak olayın basit su ve elektrik kesintilerinden ibaret olmadığı, sokağa dökülen Ahvazlıların "Ahvaz'a özgürlük" sloganları artmasından belli.
Ahvaz Kurtuluş Ordusu kurulduğu haberleri ise fotoğrafı tamamlıyor.
Gelen bilgilere göre Ahvaz'daki istihbarat başkanı, devrim muhafızları tarafından öldürülmüş. Halk ile devrim muhafızları arasında çatışmalar yaşanıyor. Ölü sayısı belli değil.
Ahvaz, İran'daki Arabistan olarak biliniyor. Pakistan ve Afganistan sınırında bulunan bu bölgede yoğun olarak Araplar yaşıyor. Önemli bir Sünni nüfus var.
Bir değer önemli taraf ise İran'ın petrol ve doğalgazının yüzde 80'inin Ahvaz'dan çıkması.
Yani bölge hem mezhep çatışmasının anında körüklenmesi, hem de enerji kaynakları açısından çok stratejik bir yer.
İşte bu bölge şimdi ateş hattında.
İran'ın karıştırılması konusunda ittifak halinde olan iki devletin yaptığı gizli toplantıları Mehmet Emin Koç, Haftanın Sohbeti programında anlattı.
Tekrarlayalım:
"İsrail ve Suudi Arabistan yönetimleri arasında 2014 başından beri beş gizli görüşme yürütüldü. Bu görüşmelerde varılan sonuçlar, geçen yıl Washington'daki toplantıda dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Toplantıya katılan Suudi Arabistan hükümeti danışmanlarından Enver Macid Eşki ve kısa zaman içinde İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürlüğü koltuğuna oturması beklenen Dore Gold, iki ülke arasındaki barışı ilan ederken, İran'ı bölge güvenliğini tehdit eden bir ülke olarak nitelendirdi.
Gold, "Bugünkü duruşumuz, ülkelerimiz arasında yıllardır var olan tüm görüş ayrılıklarını çözdüğümüz anlamına gelmiyor. Ancak ilerleyen yıllarda bu konuları kapsamlı bir şekilde ele almayı umut ediyoruz" dedi.
İran'ın bölgede düşmanca ve saldırgan tutumlar sergilediğini anlatan Eşki ise Suudi Arabistan'ın öncülüğünde İsrail ile hayata geçirilen barış inisiyatifinin en öncelikli konulardan biri olduğunu vurguladı. İran'ın faaliyetlerini terörizmle bir tutan Eşki, bölgenin iyiliği için Tahran'daki mevcut yönetimin devrilmesine destek istedi." (Sputnik, 5 Haziran 2015)
İsrail ve Suudi Arabistan, İran rejiminin yıkılması için toplantı üzerine toplantı yapıp bunu dünya kamuoyuna açıklamasının üzerinden iki yıl bile geçmeden İran'da Arapların yaşadığı bölgede "su"dan sebeplerle isyan fitili ateşlendi.
Arap Baharı'nda, Müslüman idarecileri kullanarak Ortadoğu'yu kana bulayan küresel güçler şimdi de Vehhabi-Siyonizm işbirliği ile İran'ı içten yıkmaya çalışıyorlar.
Ne ilginçtir, İran'ı karıştıran el, bir anda Türkiye ile İran arasında gerginliği tırmandıran bir demeç savaşı başlattı.
Ahvaz'ın karışması ile Türkiye-İran arasında gerginliğin tırmanması aynı günlere denk geldi.
Eminim Türkiye'de bazı Müslümanlar mezhep taassubu içinde hareket ederek "Oh olsun! İran zaten Şii mezhebine mensup. Ne halleri varsa görsünler" diye sevinecektir.
Ama unutmasınlar ki mesele mezhep meselesi değildir. Aynı tepkiyi Suriye için de gösterip "Oh olsun! Orası Alevi rejimi" demiştik ama körüklenen iç savaş sonrası bugün topraklarımızda 4 milyon Suriyeli barındırıyoruz.
Mesele mezhep değil emperyalizm meselesidir.
Suudi kralı ile Siyonist İsrail, İran'ı yıkmak için toplantı üstüne toplantı yapıyorsa bizim yerimiz Siyonist-Vehhabi ittifakı olmamalıdır.
Bizin yerimiz Atatürk'ün Sadabat Paktı olmalıdır.
Suriye'den sonra İran'ın başına gelecek bir "bahar" felaketi, bölgenin intiharı anlamına gelecektir.
Türk Dışişlerinde bu durumu görecek ehliyette diplomatik zekânın olduğuna inanıyorum.