20.yüzyılın başlarında, Henry Ford, fabrikasını seri üretime geçirdiğinde herhalde kendisiyle gurur duyuyordu. Fakat, bunun makro düzeyde yaratacağı problemleri tahmin edebilmiş midir bilmiyoruz. Etseydi bile bunun kendi sorunu olmadığını düşünmüş olmalı. Gelişmiş ülkelerde seri üretime geçilmesi , ölçek ekonomisi de denilen, üretilen mamul başına düşen sabit maliyetlerin minimize edilip ortalama maliyetlerde önemli tasarruflar sağlanması, rekabet üstünlüğüne sahip küresel şirketlerin doğmasına ve dünyadaki pazarlarda kesin bir üstünlük kurmalarına yol açtı. Bu ülkeler arasındaki üretim yarışı beraberinde pazar kavgalarını, dolayısıyla 2 Dünya Savaşı'nı getirdi. Bugün yaşanan en önemli sorunlardan biri olan istihdam sorununun başlıca sebebi olarak, otomasyona geçişin kaçınılmaz olmasıyla, üretimde insana duyulan ihtiyacın giderek azalması gösteriliyor. Özellikle son 10-15 yıldır, tüketicilerin bilinçlenmesi, iletişim imkanlarının artması sonucu tüketici davranışlarında meydana gelen değişiklikler, tek tip değil çeşit mamul talep edilmesi, üretici firmaların gündemine, esnek, değiştirilebilir üretim imkanlarının araştırılmasını ve uygulanmasının gerekliliğini taşıdı. Çin'in, sanayisinin yanında insan gücüne dayandırdığı rekabet avantajını yeri gelmişken araya sıkıştıralım.Artık her bireyin, kendisine dayatılan alternatifler arasından bir seçim yaparak değil, kendisinin beğenebileceği ürünlerin üretilmesini talep etmesi ve acımasız rekabet koşulları, firmaları tasarıma ve ürün çeşitliliğine daha çok önem vermeye itti. Çeşitliliğin söz konusu olduğu yerde daha çok insana ihtiyaç olacağı, buna bağlı olarak üretimde, insana ihtiyacın azalmayacağı sadece kas gücü istihdamının beyin gücü istihdamıyla yer değiştireceği görüşünde olmama rağmen tatmin edici bir yanıt olması bakımından, otomasyonun, çalışan sayısında azalmalara yol açmaya devam edeceği tezini şimdilik kabul edelim. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, her yeni gelişme şartlarını ve kendi sorunlarını da beraberinde getirir. Bu yeni sorunları çözmek için de yine insana ihtiyaç vardır. Otomasyon sebebiyle yaşanan istihdam problemi asında bir gelirin dağıtılması veya yanlış dağılması problemidir. Liberal anlayışta orman kanunları geçerli olduğu için "görünmez el" kuralı gereği gelir adil dağıtılamaz. Büyük ölçekli, otomasyona dayalı şirketlerin o ülkede yaşamalarından dolayı, içinde bulundukları toplumla ve devletle paylaşmaları gereken gelirlerini yeterince paylaşmamaları nüfusun, ihtiyaçlarını karşılamak için gerek duyduğu gelire kavuşmasını engeller. Bu durumda otomasyon üretim, liberalizmin bu kötü huyundan dolayı toplumun genel ekonomik faydasının aleyhine çalışır. Fakat devletin ekonomiyi düzenlediği, gelir dağılımı adaletini tüketici kesiminin desteklenmesiyle sağladığı ve sürekli büyüme sorununu aştığı Milli Ekonomi Modeli'nde otomasyon, bir sorun değil, refah sağlayan bir unsura dönüşür. Bugün insanların yaptığı pek çok işin artık insanlar tarafından yapılmadığı bu yeni durumda, değişecek olan sadece insanların yoğun olarak çalıştıkları sektör adları olacaktır. İnsanlar, bu sağlıklı yapıda, devletin de yönlendirmesiyle, kendilerine yeni alanlar bulacaklardır. Bu da hizmet sektöründe ki, sanatta ki, bilimde ki istihdamı artıracaktır. Örneğin her zaman şikayet ettiğimiz bilimsel çalışmalara, kültürel çalışmalara, insanın yetiştirilmesiyle ilgili çalışmalara kaynakların aktarılmasıyla, kas gücünü harcayarak hayatını kazanan bir toplum değil, sanatta, bilimde, sporda, kültürde medeniyetinin üstünlüğünü gösterme şansı yakalayan bir toplum ortaya çıkacaktır. Bu yapıya, otomasyonun sebep olduğu işsizlik değil, dense dense dünyada ki cennet denir.
KONU / Serdar PEKER
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012