En öldürücü, en amansız, en dermansız hastalık olarak bilinen kansere dahi çare bulundu, bulunacak... Tıp dünyasında bu konuda ciddi çalışmalar ve alınan ciddi sonuçlar var. Fakat mandacılık illetini yok edecek, yüreklerden söküp atacak bir iğne, bir ilaç, bir şurup icad edildiğini henüz duymadık. Bu habis ruh hastalığına, beyin köleliğine karşı bir ilaç keşfedilmediği gibi, özellikle ülkemizde ve özellikle son yıllarda mandacılık illeti hızla yayılıyor. Bu hastalığın mikrobunu üreten ve insanımıza acımasızca pompalayan o kadar çok basın ve yayın araçları, o kadar çok yazılı ve görsel medya kuruluşu var ki hangi mevsimde ve hangi ortamda ürediklerini merak etmemek mümkün değil. Mandacılık mikrobunu üreten ve yayan bu mikrop yuvalarının bütün yaptıkları, yazdıkları-çizdikleri; hizmetine girdikleri küresel güçlerin plan ve projelerini hedef kitlelere yedirmeye-yutturmaya yöneliktir. Malum küresel güçlerin ne kadar erişilmez, ulaşılmaz olduğunu, onların himmetini ve onayını almadan yaşamanın mümkün olmayacağını anlatıp dururlar.Küresel güçlerden beslenen, dolasıyla beslendikleri kapıda sürekli kuyruk sallamayı, marifet zanneden bu kuruluşlar, Müslüman Türk Milletinin uyanıp kendi gücünün, sahip olduğu hazinelerin farkına varmaması için gereken her çeşit şarlatanlığı ve soytarılığı yapıyorlar. Televizyon ve gazeteler, radyolar aracılığı ile topluma, bütün bir vatan sathına yayılan bu mandacılık mikobundan etkilenmiş, hasta düşmüş, adeta çarpılmış insanlara her sektörde, her branşta ve her sokakta rastlamak mümkün. Onların dünyasında, onların lügatında; size dehşet, size felaket gibi görünen gelişmelerin çok masum ve çok geçerli gerekçeleri vardır. Vatanın parsel parsel satılması, altın yumurtlayan tavuk mesabesindeki kurumların yabancılara yok fiyatına verilmesi, nesillerin ecnebi kültürüne açık ve aşık bir şekilde yetiştirilmesi, her manada ve her alanda tehlike çanlarının çalıyor olması, bu tiplerin ne uykularını kaçırmakta, ne de rahatlarını bozmaktadır. Tıp ilminin, mandacılık konusunda söyleyecegi bir sözü, vereceği bir ilacı yok ama, sosyolojinin, özellikle de tarih ilminin söylediği ve söyleyeceği yığın yığın şeyler var. Görmekte geç kalmasak bari.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024