Kaşıkçı davası seçime kurban ediliyor

Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu binasından bir daha çıkamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı öldürenlerin gıyabından yaklaşık 4 yıldır devam eden dava kapanıyor.

Davada savcının yargılamanın durdurulmasını ve dosyanın Suudi Arabistan'a devredilmesini talep etmesinin ardından Adalet Bakanlığı da jet hızıyla olur verdi. Bu kararla dava dosyası Suudi Arabistan'a devredilecek ve konu bir daha açılmamak üzere kapanmış olacak.

Oysa cinayetin işlediği tarihten bugüne Türkiye'de hükümetteki siyasiler suçu işleyenler ve azmettirenler hakkında demediklerini bırakmamışlardı. Ancak aradan geçen 4 yılda gelinen noktada hükümet Kaşıkçı davasının peşini bırakmaya karar verdi.

Nisan ayının başlarındayız. Seçimler zamanında yapılırsa 14 ay gibi kısa bir süre kalmış durumda.

Bu aşamadan sonra hükümetin aldığı tüm kararlarda belirleyici unsur yalnız ve yalnız yaklaşan seçimler olacak. Çünkü seçimleri kazanmak garanti değil.

Kaşıkçı dava dosyasının Suudi Arabistan'a devredilmesinde de etkin olan unsur 2023 yılında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleridir.

Hükümet seçimler öncesinde Suudi sermayesine Türkiye'ye 'gel gel' yapacak ve gelen parayla ülkede bir nebze olsun bahar havası estirmeye çalışacak.

Suudi sermayesi Türkiye'ye gelir mi sorusuna verilecek cevap 'neden gelmesin' olur.

Son yıllarda Türk lirasındaki büyük değer kaybıyla Türkiye'de her şey vatandaşlar dışında hemen herkese ucuzdan ucuz hale gelmiş durumda. 

Bulgar, Yunan, İranlı ve hatta Azerbaycanlılar dahi sınır kentlerine akın ederek çantalarını doldurup ülkelerine dönüyor.

Aynen bunun gibi küresel ölçekte de Türkiye'nin şirketleri, toprakları ve hatta vatandaşlığı dahi kelepir fiyatlarla alıcı bulur duruma geldi.

Gelen bilgilere göre Türkiye'de her şeyin sudan ucuz olduğu duyan Suudi petrol milyarderleri iki ülke arasında bir an önce sorunların çözülmesi için bir süredir bastırıyorlarmış. 

Paranın sesini duyan Ankara hemen harekete geçmiş.

Ankara ile Riyad arasında ilişkilerin normalleşmesinin önünü tıkayan da Kaşıkçı davasıydı. 

İddiaya göre Suudi Arabistan önce Ankara'daki üst düzey isimlerin bu cinayeti sık sık gündeme getirmelerinden duyduğu rahatsızlığı Türkiye'ye iletmiş. 

Son aylarda hükümetin tepesindeki isimlerden Kaşıkçı davasıyla ilgili tek bir söz duymamış olmamızın nedeni bu.

Bu şartı yerine gelen Suud yönetimi davanın da kendilerine devredilmesini istemiş. Şimdi bu şart da yerine getirilecek.

Bunun ardından da Suudi sermayesinin Türkiye'ye akışının önündeki son engel de kalkmış olacak.

Suudi Arabistan'dan gelebilecek sermayenin ne kadar olacağını konusunda kimse net bir şey söyleyemiyor. Ancak peyderpey 10-15 milyar dolara ulaşabileceğini ifade edenler de var. Aynı zamanda hükümetin Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle yaptığı gibi swap anlaşmalarıyla borçlanarak bu tutarı daha da arttırabileceği de tahmin ediliyor.

Yani demem o ki hükümet 2023 seçimlerine eli kuvvetli girebilmek için atmayacağı adım yok gibi…

Diplomasi tarihinde yaşanmamış bir cinayete ülkemizde imza atan bir ülkeyle hükümet normalleşebiliyor da neden Suriye'yle hâlâ normalleşme kelimesini dahi ağzına almıyor sorusu ise yanıt bekliyor…