Kıbrıs'ta neler oluyor'/ Abdullah KİBARLI

Kıbrıs  konusundaki gelişmeler hiç de iç açıcı değil. Onbinlerce şehit vererek savunduğumuz bu toprak parçası şu anda tarihinde hiç olmadığı kadar sahipsiz.Kıbrıs Rum kesimi, adanın güneyindeki bölge için Mısır'la, adanın doğusundaki bölge için de Lübnan'la petrol çıkarma anlaşması imzaladı. Uluslar arası basına verdiği demeçlerde "sahte devlet adanın üzerinde söz hakkına sahip değildir"  şeklinde açıklamalarda bulunma cüretini dahi gösteren Rum Kesimi, Kıbrıs Türk devletini yok farz etmenin ötesinde,  aslında Yunanistan'ı da arkasına alarak "garantör" Türkiye'ye göz dağı vermektedir. Kıbrıs Rum Kesimi'nin arkasında Yunanistan vardır. Bu destek Rum'un adanın tek temsilcisi olarak AB'ye üye olmasını da sağlamıştır.  Kıbrıs Türk'ü ve Kuzey Kıbrıs Türk devleti ise yalnızdır. 83'teki bağımsızlık ilanından bu yana Kuzey Kıbrıs'ı tanıyan bizim dışımızda tek bir ülke olmamıştır. Türkiye bu noktada yavru vatana asla sahip çıkmamaktadır.Gelinen noktada TSK'nın ve Türkiye'nin  çıkışlarına rağmen  Rum'un ada üzerinde tek başına söz sahibi gibi hareket etmesi de belki de bu yüzdendir. Garantör Türkiye, üzerine düşeni hiçbir zaman yerine getirmemiştir. Kıbrıs'a sahip çıkan açıklamaları inandırıcı değildir ki, bugün petrol aramaları ile ilgili anlaşmalar ikazlarımıza rağmen  imzalanmıştır.Türkiye  masa başında Kıbrıs'ı zaten kaybetmek üzeredir.  Gerekli tavrın sergilenememesi ise işleri daha vahim noktalara taşıyacaktır. Çünkü Rum'un yeni planları ile karşı karşıyayız.Rum medyasının haberlerine göre, adada yapılanların bir benzeri bu sefer Ege denizi açıkları için denenecektir.  Türkiye'nin Antalya açıklarından Ege'nin güneyini tamamen kaplayan deniz alanı üzerinde de hak iddia etmeyi planlayan Rumlar Yunanistan'la ortak tutum belirleme girişimindeler.      Ankara olaylar karşısında sessiz, TSK'dan henüz yeni açıklamalar gelmedi. Ama görünen o ki, gerekli tedbirlerin alınmaması sadece Kıbrıs ı değil, Türkiye'nin başka topraklarını ve haklarını da etkileyecektir. AKP stratejik ortağa yaranma politikalarını bir yana bırakarak Kıbrıs, Ege ve diğer politikalarda derhal milli çizgilere dönmelidir.