Öyle bir referandum yapıldı ki, kaybeden yok, herkes kazandı! Herkes zafer nutukları atıyor.
AKP'ye sorarsanız "evetler fazla çıktı, maçı kazandık."
MHP'ye sorarsanız "bu sonuç MHP'nin eseri. MHP'lilerin oylarıyla evet çıktı."
CHP'ye sorarsanız "seçim şaibeli, iki buçuk milyon mühürsüz oy var, zafer hayır'ın!"
Özellikle MHP'ye çok şaşırıyorum zira Devlet Bahçeli neredeyse "evet cephesinin yüzde 15 oyu bizim tabandan geldi" diyecek.
Diyecek de "kedi buysa et nerede, et buysa kedi nerede?" diye soranlar çıkıyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Diyarbakır gibi büyük kentlerde seçimi kaybeden hükümet hiçbir şey olmamış gibi davranamaz ve davranmayacaktır da.
Yüzde 60 evet çıkmasını bekleyen iktidar cephesinin, neredeyse "ucu ucuna" evet çıkmasıyla oldukça buruk bir sevinç yaşadığı hatta "sevinç yaşayamadığı" ortada.
Hükümet cenahının başını önüne koyup "nerede hata yaptık" sorusuna cevap araması gerekirken hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmeye çalışacağını sanmıyorum.
Mühürsüz oy zarfları meselesi her kim ya da kimler tarafından organize edilmişse edilsin, ister bilerek ister basit bir hata ile yapılsın, bütün dünyanın gözünde seçimlerin meşruiyetini tartışmaya açacak ve çok ciddi müeyyidelerle sonuçlanabilecek bir zemine doğru gidiyor.
Meclis'in çıkardığı bir kanunda "zarflarda mühür olacak, aksi halde oylar geçersizdir" diye amir bir hüküm varken, bir bürokratın "bu kanunu uygulamaya gerek yok" demesini hiç kimsenin normal karşılamasını beklemeyin.
Belki de mühürsüz oylar olmasaydı da evet çıkacaktı ve bu hukuksal sorun yaşanmayacaktı, o halde bu kumpas kimin eseri?
Ve diğer bir sorun ise "referandumun dili."
Referandumda kullanılan dilin ne kadar sorunlu olduğunu bu köşede defalarda dile getirdik.
Ve hemen referandum sonrasında "Evet'çi" Ankara belediyesi ile "Hayır'cı" spiker İrfan Değirmenci'nin evinin kurşunlanması acaba tesadüf mü?
Türkiye'nin gündemine referandum sonrası bu "kurşunları" kim sıktı?
Gerçekler kurşun gibi ağır.