Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde ABD'nin karanlık noktalarına düzenlenen bombalı saldırılar, ABD'nin bu bölgede kalmaya devam ettiği müddetçe başının daha da ağrıyacağının habercisi aslında.
CIA-FBI ve Suudi Arabistan patentli gizli operasyonların merkezi olarak bilinen Vissel gibi bazı Amerikan şirket noktalarına yönelik bu tarz saldırılar ABD'nin karmaşık siyasal-ticari ilişkilerine de balta indirdi.
Araplarca siyasal açıdan bölgede istenmeyen ABD'nin, ekonomik olarak da dışlanması talep ediliyor. Irak işgalinin başından beri ABD'ye cephe alan Suudi Arabistan Yönetimi ABD ile ikili münasebetleri bir anda koparmak da istemiyor.
Arap dünyasında saygın ağırlığa sahip Suudi Arabistan'ın atacağı adımlar, tüm bölge için de bir yol açmış olacak. Mısır ve Suriye ile birlikte uluslararası kamuoyunda siyasal etkinlik bakımından büyük ağırlığa haiz Suudlar, Irak'tan sonra sıranın kendilerine gelebileceği endişelerini taşıyorlar fakat ABD ile karşı karşıya gelmekten korkuyorlar.
Petrol ihraç eden ülkelerin oluşturduğu OPEC'e girmesi sözkonusu olan ABD, Suudlar'ın elindeki kozu da almış olacak. Irak'ı temsilen örgüte girmek isteyen ABD, Venezüella'dan Rusya'ya kadar tüm örgüt üyelerini panikletti.
Petrol ihracı yönününden Ortadoğu'da ikinci ağırlığa sahip Irak'ın ikamesi olacak ABD, örgüt içerisinde diğer ülkeleri kontrol altına alabilmek için çaba sarfedecek.
Riyad'daki patlamalardan sonra ABD, Ortadoğu ve Afrika'da istihbarat çalışmalarını yoğunlaştırdı. Mütakibinde yeni patlama adresleri olarak Kenya, Endonezya ve Yemen gösterildi.
Saldırı olacağını önceden tahmin eden FBI ve CIA'nın bu bölgelerde daha önceden neden önlem alamadığı/almadığı büyük bir soru işareti.
Birileri patlatıyor, birileri konuşlanıyor, domino taşları yerine oturtuluyor.
Irak işgalinin tamamlanmasından sonra Ortadoğu Afrika ve Asya'nın muhtelif bölgelerinde meydana gelen patlamaların seyri oldukça ilginç.
Belli ülkelerde belli merkezlere düzenlenen saldırılar, önceden tahmin ediliyor ama failler bulunamıyor. Patlama sonrası bölgeye üşüşen güvenlik güçleri olay yeri incelemeleri tamamlanmadan şüpheli görülen islami örgütlere yönelik tutuklamalara kalkışıyorlar. Hangi örgütün hangi gerekçelerle sorumluluğu üslendiği soruşturulmadan yapılan operasyonların daha önceden yazılı senaryolara dayandırıldığı açık.
ABD'nin hesap listesine göre sırada Yemen, Ürdün, Sudan ve Kenya gibi ülkeler var. Bu bölgelerde yaşayan ABD vatandaşlarına sokaklara çıkmayın, şu şu merkezlere gitmeyin diye önceden uyarılarda bulunuldu.
Bölgede yeni ve doğrudan ikinci bir işgal başlatmaktan çekinen ABD, yerel çatışma noktalarını gerekçe göstererek yeni alanlara kayıyor.
Kurt puslu havayı sever diye boşa denmemiş.
CIA-FBI ve Suudi Arabistan patentli gizli operasyonların merkezi olarak bilinen Vissel gibi bazı Amerikan şirket noktalarına yönelik bu tarz saldırılar ABD'nin karmaşık siyasal-ticari ilişkilerine de balta indirdi.
Araplarca siyasal açıdan bölgede istenmeyen ABD'nin, ekonomik olarak da dışlanması talep ediliyor. Irak işgalinin başından beri ABD'ye cephe alan Suudi Arabistan Yönetimi ABD ile ikili münasebetleri bir anda koparmak da istemiyor.
Arap dünyasında saygın ağırlığa sahip Suudi Arabistan'ın atacağı adımlar, tüm bölge için de bir yol açmış olacak. Mısır ve Suriye ile birlikte uluslararası kamuoyunda siyasal etkinlik bakımından büyük ağırlığa haiz Suudlar, Irak'tan sonra sıranın kendilerine gelebileceği endişelerini taşıyorlar fakat ABD ile karşı karşıya gelmekten korkuyorlar.
Petrol ihraç eden ülkelerin oluşturduğu OPEC'e girmesi sözkonusu olan ABD, Suudlar'ın elindeki kozu da almış olacak. Irak'ı temsilen örgüte girmek isteyen ABD, Venezüella'dan Rusya'ya kadar tüm örgüt üyelerini panikletti.
Petrol ihracı yönününden Ortadoğu'da ikinci ağırlığa sahip Irak'ın ikamesi olacak ABD, örgüt içerisinde diğer ülkeleri kontrol altına alabilmek için çaba sarfedecek.
Riyad'daki patlamalardan sonra ABD, Ortadoğu ve Afrika'da istihbarat çalışmalarını yoğunlaştırdı. Mütakibinde yeni patlama adresleri olarak Kenya, Endonezya ve Yemen gösterildi.
Saldırı olacağını önceden tahmin eden FBI ve CIA'nın bu bölgelerde daha önceden neden önlem alamadığı/almadığı büyük bir soru işareti.
Birileri patlatıyor, birileri konuşlanıyor, domino taşları yerine oturtuluyor.
Irak işgalinin tamamlanmasından sonra Ortadoğu Afrika ve Asya'nın muhtelif bölgelerinde meydana gelen patlamaların seyri oldukça ilginç.
Belli ülkelerde belli merkezlere düzenlenen saldırılar, önceden tahmin ediliyor ama failler bulunamıyor. Patlama sonrası bölgeye üşüşen güvenlik güçleri olay yeri incelemeleri tamamlanmadan şüpheli görülen islami örgütlere yönelik tutuklamalara kalkışıyorlar. Hangi örgütün hangi gerekçelerle sorumluluğu üslendiği soruşturulmadan yapılan operasyonların daha önceden yazılı senaryolara dayandırıldığı açık.
ABD'nin hesap listesine göre sırada Yemen, Ürdün, Sudan ve Kenya gibi ülkeler var. Bu bölgelerde yaşayan ABD vatandaşlarına sokaklara çıkmayın, şu şu merkezlere gitmeyin diye önceden uyarılarda bulunuldu.
Bölgede yeni ve doğrudan ikinci bir işgal başlatmaktan çekinen ABD, yerel çatışma noktalarını gerekçe göstererek yeni alanlara kayıyor.
Kurt puslu havayı sever diye boşa denmemiş.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005