Avrupa ve Batı dünyası dört bir koldan İslam'a ve Türklere olan kinini kusuyor. Bu öyle bir kin ki, asırlardır içlerinde büyüyen ve kusmak için fırsat kolladıkları ve yaşadığımız şu günlerin de bu fırsat için vazgeçilmez anlar olarak kabul edildiği bir kin... İlk fitil Danimarka'da bir gazete karikatürüyle ateşlenmişti. Ardından İslam'a olan kin ve nefret, en üst perdeden, Hıristiyanların ruhani lideri Papa tarafından dillendirildi, kusuldu. Zaten Papa'nın İslam'ı ve peygamber efendimizi hedef alan hakaretleri çok önemli bir kırılma noktasıydı. Olayın siyasi ve stratejik boyutu, en az dini boyutu kadar önem taşıyordu.Ve son olarak aynı hafta içinde (Ramazan ayının ilk haftaları) patlak veren, birbirinden farklı gibi görünse de, aynı ruh halini yansıtan gelişmeler yaşandı...Önce Danimarka'da sağcı bir partinin gençlik kampında Peygamber efendimize yönelik hakaretlerin bir yarışma şeklinde cereyan ettiğini gösteren görüntüler yayınlandı. Bu görüntülerde Batı insanının İslam'a karşı duyduğu kin ve öfkenin boyutlarının zirveye tırmandığını tüm dünya görmüş oldu. Ardından İngiltere'nin eski dışişleri Bakanı Jack Straw'un yaptığı son "peçelerinizi çıkarın" açıklamasıyla başlayan başörtüsü ve Müslüman kadınlar tartışması da, Batı zihniyetinin İngiltere'den yansıyan başka bir yüzüydü. İngiltere'de de diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Müslümanlara yönelik şiddet ve ayrımcılık had safhaya ulaşmıştı. Straw'un dile getirdiği düşünceler, aslında bütün Avrupa'nın hissiyatına tercüman oluyordu. Nitekim İngiltere'nin birçok kentinde başörtülü Müslüman kadınlara yönelik saldırı ve tacizler, ülkenin değişik bölgelerindeki camilere yönelik çirkin saldırılar da, Avrupa'nın kin ve nefretle beslenen ruh halinin yansımalarıydı.Fransa'da ise Müslümanlığın en önemli temsilcisi olarak gördükleri "barbar Türklere" yönelik ciddi kampanyalar gündemdeydi. Sözde Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa teklifi 12 Ekim'de Parlamento'da oylanacak. Fransa, soykırım yalanı üzerinden İslam'a ve Türkiye'ye saldırmak niyetinde. Chirac'ın Ermenistan'a yaptığı ziyaret ve orada söyledikleri de bu niyetin fiiliyata dönüşmüş şekli.Ve son olarak İsviçre Adalet Bakanı Christoph Blocher'in geçtiğimiz gün geldiği Ankara'da, Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu ile bir siyasi parti liderinin "Ermeni soykırımı olmamıştır'' şeklindeki sözlerinden dolayı haklarında soruşturma açılmasını eleştiren açıklamasından dolayı ülkesinde adeta hedef adam haline gelmesi. İsviçre adalet bakanı İsviçre kamuoyu nazarında suçluydu, çünkü Blocher "Türklere hak vermişti" ve Türklerin eleştirilerine katılmıştı.İşte Batının bize karşı beslediği düşmanlığın geldiği son nokta bu.Dünya çok kritik bir noktada duruyor. 11 Eylül'den sonra Bush'un yaptığı "crusade" Haçlı savaşı açıklaması, bu kritik noktanın şifresi adeta. Bu şifreden hareketle Danimarka'da çıkan karikatürler, çirkin yarışmalar ve Haçlı başı Papa'nın açıklamalarını daha net çözmek mümkün.