Geçen yazımızda devleti duygusal bir mantıkla, kendimce ifade etmeye çalıştım. Evet devlet sensin, benim, biziz. Devletin kavram olarak bir anlamı, tebaasındaki insanlara karşı yükümlülükleri olduğu gibi bu insanların da devlete karşı görev ve sorumlulukları vardır. Bu konuda birçok görüş ve tarifler vardır. Ama şunu samimiyetle ifade edeyim ki, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Sosyal Devlet Milli Devlet adlı eserini okuyunca "işte devlet, işte insan" dedim. Şimdi bu eserden bazı konu başlıklarıyla ülke olarak yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde gönül penceremize ve umutlarımıza bir ışık tutmak istiyorum."Demokrasi, milletin iradesinin üstünlüğünü esas aldığına göre, bu iradeyi engelleyecek yahut yönlendirecek hiçbir dış güce müsaade edilmeyecektir. Ancak o zaman millet kendi hür iradesi ile idareye yön verebilir... Ancak o zaman özgürlüklerden ve insan haklarından bahsedilebilir""İşsiz bir insana, işsizlik parası vermek, devletin ona olan bir ikramı değildir. Çünkü devlet vatandaşlarına iş bulmak zorundadır. Yani yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak durumundadır."
Üç kurum güçlü olmalı"Milletin var olabilmesi üç ana kurumun güçlü olmasına bağlıdır; güçlü devlet, güçlü ordu, güçlü aile... Bu kurumlar milletlerin varlıklarını devam ettirebilmeleri için olmazsa olmaz kurumlardır...""Mademki her insan eşit doğar, öyleyse hayat içerisinde bu eşitliğin bireylere tanınması gerekir. Zengin aile çocuğu ile fakir aile çocuğu arasında, bakan-vekil çocuğu ile hamal çocuğu arasında şayet toplumsal yaşam içerisinde fırsat eşitliği açısından bir fark olmaz ise, işte o zaman gerçek hürriyeti toplumun bütün fertleri yaşıyor demektir."
Serbestlikle özgürlük birbirine karıştı"Serbestlik özgürlük değildir. Özgürlük, insanın tercihini cömertlikten, merhametten, adaletten vb. duygulardan yana kullanacak seviyeye gelmesidir... Liberal-kapitalist düşünce, insanı tanımadığı için serbestlikle, özgürlüğü birbirine karıştırmaktadır." "İnsanın doğuştan gelen hakları vardır. İnsan için asıl olan, bu hakları elde etme hakkına sahip olmak değildir. Asıl olan, insanın sahip olduğu hakları yaşama hakkının olmasıdır. Yaşanamayan hak insan hakkı değildir.""Çalışmak zorunda olan kadın değil, istediği zaman çalışabilecek, ama çalışmadığı halde, kimseye ihtiyaç duymadan, asgari bir gelire sahip olan kadın özgürdür."
Kadın insan emekçisidir"Evinde ailesi ve çocuklarına vakit ayıran kadın da, gerçekte 'çalışmakta' ve bir 'kamu hizmeti' yapmaktadır. Bu bakımdan kadın 'insan emekçisidir. 'Dolayısıyla bu temel hizmeti karşılığında ise -Sosyal devlet- tarafından maaşa bağlanacaktır.""Milli devlet anlayışında paranın herkesin elinde bulunması gerekir. Çünkü para, emeği tahrik ederek mal ve hizmet üretimini sağlayan bir araçtır. Yine para, tüketimi devreye koyacak bir tahrik aracıdır. Şayet para, piyasada kolayca ulaşılabilir bir şekilde bulunursa, üretim ve tüketimle ilgili niyetlerin ortaya çıkmasına vesile olabilir.""Milli devlet anlayışında devlet, her vatandaşının aynı gelir seviyesinde olmasını hedeflemez. Önemli olan, fertler arasındaki servet ve gelir uçurumlarının kapatılması ile en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir dengenin olmasıdır. Özellikle en az gelir grubunda bulunan bireylerin asgari bir gelire sahip olmaları gerekir. Bu gelir, onların kimseye muhtaç olmadan yaşamalarına imkân tanımalıdır."
Yabancı sermaye şart değildir"...Kalkınmak için, ülkelerin yabancı sermayeye ihtiyacı olduğu görüşü son derece yanlıştır. Üretimin devreye girmesi için elbette sermayeye ihtiyaç vardır. Ancak bu ihtiyaç yerli sermaye, emisyon ve maliyetsiz para ile çok rahatlıkla devletler tarafından karşılanabilir.""...Esasen örf ve adetlerimiz ceza; ferdi temizlemek ve topluma kazandırmak, yani ıslah etmek içindir. Ya da verilen cezanın ağırlığı ile toplum yönlendirilir, ikaz edilir ve caydırılır. Hal böyle iken, işlenen tüm suçlara aynı cinsten ceza verilmesi, fert ve toplum planında işlenen suçları önleyememekte, bilakis çoğaltmaktadır. Kanaatimizce bu hal, işlenen suça mukabil gerekli-denk cezanın verilmemesinden kaynaklanmaktadır."
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012