Köşk ateşi duman duman

Seçmenden "ilk 3 yıl bizden bir şey beklemeyin" mesajı ile oy toplayan Başbakan Erdoğan zoru gördü. Değl 3, 30 yıl geçse işlerin iyiye gitmeyeceğini, imza attığı son IMF anlaşmasıyla ispat etmiş oldu. Şimdi 3 yıl vaadinden nasıl kurtulurumun hesabını kitabını yapıyor. Çünkü AB yalanı söndü. Bu kapı Türkiye'ye Müslüman kaldığımız sürece ebediyyen kapalı. IMF deseniz çok farklı değil. Bu yolla kurtulmuş bir tek ülke yok. Ama batmış ülke derseniz bir kalemde 20 tane sayabilirim.Öyleyse Başbakan ne yapsın? Siz olsanız ne yaparsınız? AB'ye, ABD'ye, IMF'ye sırt çeviremezsiniz. Çünkü verdiğiniz sözler var. Alırlar sizi aşağıya... Devam etseniz olmuyor. İktidar edebileceğiniz bir ülke kalmıyor elinizde. Yani aşağısı sakal, yukarısı bıyık durumu! Fakat çok da canınızı sıkmayın. Başbakanımız bu şıkışık manzaradan kurtulmanın yolunu bulmuş görünüyor.Çare Köşk! Yani kaçılacak mekan Cumhurbaşkanlığı! Yetkili ama sorumsuz Cumhurbaşkanlığı koltuğunda, bir elinizde ayna, öbürkünde cımbız dünyaya nizamat verirsiniz. Oh ne ala durumu yani...Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı Özal da, Demeril de aynı yolu izlemişti. Özal "ben muhalefete düşmem" diyerek başına geleceklerden 843 rakımlı tepeye sığınarak kurtulmuştu. Demirel de çift anahtarlı vaadlerinden aynı yolla sıyrılmıştı.Şimdi sıra anayasayı değiştirecek çoğunlukta iktidara gelen Kasımpaşalı'da. Başbakanımızın da formülü seleflerininki gibi: "Köşke çık ve kurtul!"***Meclis'in en çalışkan milletvekillerinden bir dostumuz Cumhurbaşkanı için şunları söylemişti:"Bugün Meclis'in önüne bir cumhurbaşkanı seçim sandığı konulsa, Tayyip Bey birinci aday çıkmaz. İddia ediyorum Cemil Çiçek ilk sırayı alır."İşte Başbakanın önündeki en ciddi engel bu. Aslında Başbakan bugünleri düşünerek CHP ile uzlaşmaya olağanüstü itibar göstermişti. Ama gelin görün ki evdeki hesap çarşıya uymuyor.Cemil Çiçek CHP'nin oylarını da alma yeteneği göstererek öne geçmiş görünüyor. Yani Çiçek iyi bir performans gösteriyor ama erken öten horozun da malum başını kesiyorlar.Cemil Çiçek bu işin en önemli kuralını unutmuş gözüküyor. İlk olan kaybeder. Yani şartlar oluşmadan favori olmak tüm rakipleri üzerinize salar ve sonunda yorgun düşer, yarışı kaybedersiniz. Yani bu yarışta nasıl başladığınız değil, nasıl bitirdiğiniz önemli. Aylar önce Çiçek'i bu köşeden uyarmaya çalışmıştım. Ben olsam Adalet Bakanlığı koltuğunu da kaybetmemek adına gider özür dilerim. Çünkü şu andan itibaren Çiçek dostumuz kulvar dışı kalmıştır.***Gelelim Bülent Arınç'a...Elbette Arınç'ın en büyük avantajı bitip tükenmek bilmeyen hırsı. Ama en büyük dezavantajı da yine bu!Kendileri cumhurbaşkanlığı için Washington'da yelkenine rüzgar toplamaya çalışıyor. Ama Tayyip Bey ve arkadaşları 5 yıl öncesinden kotardılar.O açıdan papaz üniversitesinde cübbe de giysen, soykırım konferansı toplantısında desen işe yaramaz. Olsa olsa rekabeti kızıştırır, Başbakanı daha radikal açıklamalara ulaştırırsın.Nihayet öyle olmadı mı? Arınç'ın ardından, Başbakan da "konferansın önünde hiçbir engel yok" dedi. Yani bu yarış Arınç'a değil Washington'a yarar. Washington da belli ki bu rekabetten memnun, en iyi adayı belirlemeye çalışıyor.Peki niye şimdi bu rekabet kızıştı diye de ortada anlamlı bir soru var. Babacan ataması ve Arınç'ın ABD ziyareti ve Çiçek'e dönük eleştiriler... Üstüste toplayın ortaya ne çıkıyor dersiniz?Atı sağlam kazığa bağlamak adına cevabı ben veriyorum:AKP eriyor ve seçim ateşi yakıldı.