Ülkelerini felakete sürükleyen liderlerin en büyük hatası, yanlarında, yaptıkları hataları onların yüzüne olduğu gibi söyleyecek gerçek dostlarının olmaması idi. Yalakalık tarihten bugüne en önemli geçim kaynaklarından biri olmakla birlikte ülkeleri felakete sürükleyen baş unsurlar arasında da yerini almıştır.
Abdülmecit, imparatorluğun çalkantılı günlerinin birinde kız kardeşi Adile Sultan'ı çağırır. Ona şöyle der: "Islahat Fermanı'nı çıkardım. Frenkler bunu çok iyi karşıladılar. Şimdi kendim de düşünüyorum, acaba benim de ıslahata ihtiyacım mı var? Doğru mu yaptım? Hatalarım oldu mu, bilmiyorum. Sen aklı başında bir kadınsın. Avrupa'da ve bizde olan biteni izlersin, hem de akl-ı selimin vardır, her şeyi iyi değerlendirebilirsin. Bu itibarla görüşlerini öğrenmek isterim. Düşündüklerini açık açık söyle."
Adile Sultan çok heyecanlanmıştı, ağabeyinden böyle bir yaklaşım beklemiyordu.
"Sevgili ağabeyim, hünkârım, efendim" diye söze başladı. "Düşüncelerimi öğrenmek istemen benim için ne büyük mutluluk, beni sevindirdin.
Reşit Paşa'yı sadrazam yaptın, Avrupa'yı iyi tanıyordu ama İngiliz yanlısıydı. Sen uzun süre onun tesirinde kaldın. Sonra Fuat ve Ali Paşa'ları önemli görevlere getirdin, onlar da Fransız yanlısıydı. Sen onlara uydun, kendi kişiliğini ortaya koyamadın. Kırım Savaşı'na da onlar karar verdi, ne dedilerse yaptın. Ruslarla anlaşma yollarını denemedin.
Bak ağabey, senin her zaman özgür iradenle karar aldığına inanmıyorum. Kendini içkiye verdin. Sabah başlıyorsun içmeye akşama kadar durmuyorsun. Haremden bir türlü çıkmıyorsun. Devlet batıyor gâvurlardan borç alıyorsun. Bu paralar nasıl ödenecek düşünüyor musun? Maliyeye yarın onlar el koyacaklar. Devlet-i Aliye iflas edecek
Abdülmecit, kız kardeşinin bu sözlerine kızacak, öfkelenip ona bağıracaktı ama sonra gözyaşı içinde birbirine sarılarak ayrılacaklardı." ( (Hıfzı Topuz, Abdülmecit, Remzi Kitabevi, sf.128)
Abdülmecit'in kız kardeşi Adile Sultan doğru söylemişti. O, yıllar öncesinden gelen felaketi haber vermiş "gâvurlardan durmadan borç alıyorsun, bu paralar nasıl ödenecek düşünmüyorsun, yarın Osmanlı iflas edecek" diye haykırmıştı.
Dedikleri aynen çıktı Adile Sultan'ın.
Gâvura el açan Osmanlının sonu çok acı olmuştu.
Bugün savaş çığlıklarının atıldığı ve adeta yedi düvele karşı kılıçların seçildiği şu günlerde bu misyonu üstlenecek bir kişinin olmaması en büyük felaketlerimizden biri değil mi?