Yukarıdaki başlık Kadir Mısıroğlu'nun yazdığı 3 ciltlik kitabının adıdır. Mısıroğlu, kitabında tahmin ettiğiniz gibi Lozan'ın bir zafer değil hezimet olduğunu, Mustafa Kemal diplomasisinin Lozan'da başarısız olduğunu, başta Musul olmak üzere Batı Trakya dahil pek çok toprak parçasının masa başında kaybedildiğini anlatır. Ona göre Lozan fiyaskodur. Hatta daha da ileri gider Lozan'ı imparatorluk mirasının hanı yağması (yağma sofrası) olarak tanımlar. Bu konuda yaptığı konuşmalar ve verdiği mülakatlarda hep bunu anlatır. Bağımsızlığın Lozan'la kazanılmadığını, analitik bakış sitesinden Engin Dinç'e şöyle anlatır: "Lozan'ın Türk milletinin istiklali ile hiçbir alakası yoktur. Bu mantıkla 'Milli Mücadele'ye 'Türk İstiklal Harbi' denilmesi de yanlıştır. Zira Türk milleti Lozan'dan önce istiklalini ortadan kaldıran bir antlaşmayı kabul etmemiştir. Sevr sadece bir projeden ibarettir."Aslında "Lozan'dan önce istiklalimizi ortadan kaldıracak bir anlaşmaya imza atmadık. Sevr sadece bir projeydi" diyen bir tarihçiyi ciddiye alıp hiçbir iddiasına cevap vermemek lazım. Ama biz son kez ciddiye alıp cevap vereceğiz, o da hemşehrimiz olduğu için!Sevr anlaşması 10 Ağustos 1920'de Osmanlı ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Bu anlaşma ile Osmanlı resmen bölünüyor, paramparça ediliyordu. Anlaşmaya imza atanlar ise damat Ferit başkanlığındaki Osmanlı heyeti idi. Mısıroğlu'na göre Osmanlı heyetinin imzaladığı Sevr anlaşması aslında yoktu! Bu anlaşma ile istiklalimiz ortadan kalkmamıştı!Sırf Mustafa Kemal'i başarısız ilan etmek, Lozan'ın fiyasko olduğunu gündeme getirmek için Sevr'i bile masum bir proje olarak görür Kadir Bey!Biz Lozan'ın baştanbaşa mükemmel bir anlaşma olduğunu, Türk milleti için en mükemmel şartları ortaya koyan bir anlaşma olduğunu iddia etmiyoruz.Biz diyor ki Lozan Türkiye'nin tapusudur.O günkü şartlarda yapılabilecek en iyi anlaşmadır.Mustafa Kemal'e ömrü boyunca hasmane bir yaklaşım sergileyen Kadir Mısıroğlu ise Lozan'ın hezimet dolduğunu iddia eder.İngilizler, Lozan'da Osmanlı heyetini muhatap almak istiyorlardı. Çünkü Osmanlı padişahı, Osmanlı siyaseti ve bürokrasisi tamamen İngilizlerin kontrolünde idi. Ve Osmanlı heyeti Türk devletini temsilen Lozan'a gitseydi böyle bir anlaşmadan İngiliz uşağı bir Türk devleti çıkacaktı.Sahi Kadir Mısıroğlu Lozan'a Osmanlı heyetinin gitmesini mi istiyordu? Bunu gerçekten merak ediyorum. Padişahın sarayına kadar girmiş, boğazda savaş gemilerinin toplarını saraya dayamış itilaf güçleri ile Lozan'da çok daha iyi pazarlık mı ederdi Osmanlı diplomasisi!Kadir Mısıroğlu'nun Lozan'ı hezimet olarak gören kitabı, Batı Trakya topraklarının Lozan'da geri alınamamış olmasına da verir veriştirir.Oysa Batı Trakya'da Sırplar, Yunanlar, Bulgarlar, Arnavutlar, Karadağlılar birbiri ardına isyan etmiş, Osmanlıyı hallaç pamuğu gibi savurmuş, Bulgar ordusu Çatalca önlerinden zor atılmış, Osmanlıdan kopan bu unsurların hepsi devletini de ordusunu da, meclisini de çoktan kurmuş, Yüzbinlerce Türk, Balkan topraklarını terk edip Anadolu'ya göçmüş, bu toprakları geri alma imkanı kalmamış ama Kadir Mısıroğlu Balkan'ları neden geri alamadı diye Mustafa Kemal'e kızar! Aslında bu yazımda temas etmek istediğim konu sadece Lozan Zafer mi hezimet mi kitabı değil.Bir mantığın kamuoyu tarafından iyi tahlil edilmesi gerektiğini düşünüyorum:Madem, Mısıroğlu bu ülkenin topraklarına bu kadar âşık, bu kadar tutkun, bu kadar sevdalı, madem Lozan'da alamadığımız, masa başında kaybettiğimiz topraklar için Mustafa Kemal'e bu kadar öfkeli neden "bugün Türk topraklarının yabancılara satışına" izin veren kanun için tek kelime etmedi?Neden milyonlarca dönüm arazimiz, AKP yasaları sonrası yabancıların eline geçerken Kadir Mısıroğlu AKP iktidarına destek verdi.Neden "bu ülkenin topraklarını ecnebiye satamazsınız!" diye haykırma yürekliliğini göstermedi?Atatürk'ün kaybettiği topraklar için böylesine öfkeli ve saldırgan olan Kadir Bey neden aynı öfkeyi AKP döneminde "gavurun eline geçen topraklarımız" için göstermiyor?Lozan'la kendi meclisimizi kurduk, kendi ordumuzu kurduk, kendi sınırımızı çizdik, kendi bayrağımızı dalgalandırdık, kendi milli paramızı bastık. Bugün Kadir Bey'in aşk ve vecdle savunduğu AKP iktidarı Türkiye'yi Avrupa Birliği üyesi yaparak 'devleti devlet yapan' bütün parametrelerden uzaklaşmamıza ses çıkarmıyor.AB'ye girersek kendi bayrağımız, kendi sınırımız, kendi meclisimiz, kendi paramız, kendi milli ordumuz, kendi parlamentomuz olmayacak.Yani egemen bir Türk devleti olmayacak.Peki, Kadir Mısıroğlu neden bu cinayeti işleyenlere destek veriyor?O beğenmediği Lozan'la kurulan bu devletin o çok hakaret ettiği Avrupa'a bir peyk olması politikalarını uygulayanlara neden destek veriyor?O halde Sayın Kadir Mısıroğlu'nun Lozan Zafer mi Hezimet mi kitabı ve bu kitapta ortaya koyduğu mantık baştan aşağı sahtedir, samimiyetsizdir, yapmacıktır.Bu topraklara gerçekten sevdalı olanlar 90 sene önce olup bitenlere gösterdikleri hassasiyeti bugüne de gösterirler. Kadir Mısıroğlu kamuoyunun önünde "Ben AKP'nin Türkiye'yi AB'ye köle yapma politikalarına, ecnebiye toprak satma politikalarına kökten karşıyım" demediği müddetçe o kitapta yazdığı şeylerin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü bu, bir zihniyetin hezimete uğramasıdır.