AKP hükümeti, düşürülen Rus uçağının Türkmenleri bombaladığını ve buna seyirci kalamayacaklarını söylüyor sürekli olarak. Sanırsınız ki hükümet, Türkmenlere karşı derin bir muhabbet ve aşk içinde olduğundan uyguluyor bu politikaları. Bu aşk o boyutta ki, Türkmenler yüzünden nerdeyse Rusya ile savaşın eşiğine geldik.Acaba bu aşk gerçek bir aşk mı?AKP hükümetinin son aylarda dozu gittikçe artarak devam eden Türkmen sevdasının şifrelerini çözmeye çalışacağız bugün. Şifreleri çözdükçe karşımıza Türkmen sevdası mı, Türkmen düşmanlığı mı çıkacak göreceğiz.Tam da Meclis'te yemin töreninin yapıldığı günlerdeyiz. HDP'li Leyla Zana, Türk kelimesini ağzına almamak için yemin metnini "Büyük Türkiye milleti" diye değiştiriyor. AKP'li Mehmet Ali Şahin de ona destek vermek için "bu yemini çok beğendiğimiz için, içimize sindiği için yapıyor değiliz. Ayrımcılık yapan bu yemini değiştireceğiz."İçine sinmemelerine rağmen, içinde "Türk geçen" bu ayrımcı yemini mecburen yapan AKP'liler, "mecburen" Bayırbucak Türkmenlerini savunuyorlar. Aşağıda anlatacağımız gibi başka çareleri yok.Geçtiğimiz yıllarda Musul'da, Kerkük'te, Telafer'de yaşanan Türkmen kıyımına sessiz kalmalarını hadi unutalım; Geçen hafta Irak'ın Tuzhurmatu şehrinde yaşayan Türkmenlere karşı Barzani peşmergelerinin yaptığı saldırıya, onlarca Türkmenin öldürülmesine, dükkanların yağmalanmasına, evlerin kurşunlamasına ağızlarını açtı mı bu "yeni yetme Türkmen âşıkları?"Açmadılar, açamazlar. Zira Barzani peşmergeleri, iktisadi ve siyasi müttefiktir. Sınırsız şekilde Türkmen öldürme yetkileri vardır.AKP hükümetinin bugüne kadar uyguladığı politikalar bize gösteriyor ki, hükümetin asla bir Türkmen sevdası yoktur. Yeryüzündeki bütün Türkmenler öldürülse, Mursi'nin yanındaki bir İhvan-ı Müslimin mensubunun parmağının incinmesine gösterdikleri tepki kadar tepki göstermezler.Suriye coğrafyasında ve özelde Bayırbucak'taki Türkmenlere yönelik bu aşırı muhabbetin temelinde ise yakalanan MİT TIR'larının gölgesi var.MİT TIR'ları, 2014 yılı ocak ayında durdurularak arama yapılmış ve arama sonucunda TIR'larda yüklü miktarda silah ve mühimmat olduğu ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet Gazetesi'nde 29.05.2015 tarihinde Can Dündar'ın yaptığı haberde şöyle deniliyordu: "Savcılığın talimatıyla TIR'ları durduran görevliler, 3 TIR'daki toplam 6 ayrı çelik konteynırın vidalarını sökmeye başlıyor. Savcının nezaretinde çelik kapaklar açıldığında, altından ilaç kutuları çıkıyor. Kutular kaldırılınca ise altına dizilmiş havanlar ortaya çıkıyor. TIR'lardaki 6 kasadan toplam 1000 adet 100 mm'lik top mermisi, 50 bin adet makineli tüfek mermisi, 30 bin adet ağır makineli tüfek mermisi ile 1000 adet havan mühimmatı çıkıyor ve bu malzemeler kayıt altına alınıyor."Peki, bu silahlar nereye gitmişti?Bu konudaki hemen bütün iddialar silahların radikal İslamcı gruplara gittiği yönünde idi. Bu iddiayı ispatlamak için onlarca fotoğraf yayınlandı. Böyle bir durum, Suriye'de başta IŞİD olmak üzere radikal İslamcı gruplara karşı batı ile ittifak yapan Türkiye'nin başını hayli ağrıtacak bir durumdu.Ama Türkiye, bu feci duruma "çok şık!" bir çözüm buldu:"Biz soydaşlarımıza, kardeşlerimize, Türkmenlere yardım götürüyorduk!"E, Türkmenlere giden yardıma kim ne diyebilir ki?Her ne kadar bölgedeki Türkmen komutanlar "o silahlar bize gelmedi" demişse de Türk Dışişleri tam tersini söylemeye devam etti.Zaten, Türkiye'nin Bayırbucak Türkmenleriyle aktif ilgisi MİT TIR'larının yakalanmasından sonra başladı. Dış dünyadan "İslamcı radikallere silah gönderiyorsunuz" suçlamaları geldikçe, "Türkmenlere gönderdik. Türkmenlere! Men Türkmen'i çoh sevirem!" diye nutuk atmaya devam ettik.Hatta o tarihten sonra bu tezimizi desteklemek için Bayırbucak Türkmenlerine (ki bunların çoğu selefi radikallerle birlikte Suriye hükümetine isyan etmiş çetelerdir. Aralarında tek bir Şii Türkmen yoktur!) hayli TIR gönderdik!Yani, Türkmenler, AKP'yi içine düştüğü bataktan kurtaracak "mecburi liman" halini aldı."Kullanılan Türkmenler" ise çok ağır bedeller ödüyor ve ödeyecek.