MHP'deki hareketlilik gerçektende baş döndürüyor. Eski dönemin Ülkü Ocak başkanları bir araya geliyor ve "MHP'nin hali ne olacak?" konu başlığıyla toplantılar yapıyor.
Açılmamış-açıklanmamış genel başkanlık koltuğu için hergün yeni adaylar ortaya çıkıyor. Bahçeli'nin ağır mı, yoksa ağırlaştırılmış mı olduğu belli olmayan hastalığı başlı başına bir muamma ve tartışma konusu. Listeyi uzatmak mümkün ama son olarak genel merkezden generallere gönderilen tarihi görev çağrısı galiba her şeyin üstüne tuz-biber oldu.
Kısaca MHP tam bir kaos yaşıyor ve tam da bu cümlenin taşıdığı anlamdan olmak üzere bir iktidar kavgası veriliyor. Taraflar çeşitli maskelerle ortalarda dolaşıyor. Önden farklı-arkadan farklı konuşmalar yapılıyor.
Bu acılı MHP fotoğrafı için bir "bozgun" havası var desek herhalde en ufak bir yanlış yapmış olmayız. Çünkü partideki hava bir sancılı arayış değil, bir posta kavgası görünümünde. O açıdan gerçek ülkücü kitleler için söyleyeceğimiz tek şey MHP'den umut kesmeleridir. Yaşanılan sövgülü ve acımasız rekabet en ufak bir umut taşımıyor.
Peki ama niçin böyle? MHP niçin umutsuz vak'a ve bir zamanlar Fenerbahçe için tekrarlanan "ne olacak bu Fener'in hali" nakaratı şimdi niçin MHP için dillerde pelesenk oluyor?
* * *
Öncelikle kişilerden arındırarak MHP'nin işlediği ve tarihin asla affetmeyeceği "büyük günah"tan başlayalım.
Sizler, bizler MHP'yi nasıl bilirdik? Soruyu bu şekilde soralım ve cevaplandıralım.
Milliyetçi Hareket Partisi kabul etsek de etmesek de, vatanperver duygularının en üst düzeyde yaşandığı, en azından öyle görünen bir parti idi. MHP'yi 57. Hükümetin ortağı haline getiren şey de zaten bu genel olguydu. İnsanlar inanıyorlardı ki, MHP iktidara gelir, iktidarın ortağı olursa "vatan" eksenli hayat-memat meselelerinde olumlu sonuçlar alınır. Herkesin katılacağı bir tespitle işte bu beklenti MHP'yi iktidara taşıdı.
Sonucun ne olduğu konusunda da galiba bir konsensus var:
"MHP ne söylediyse, 180 derece tersini icra etti."
Peki bu büyük dönüşün maliyeti ne oldu acaba?
Konu sadece Apo'nun affı, AB sürecinin önünün açılması, Kemal Derviş'in ülkeye buyur edilmesi ile sınırlı değil. Esas deprem MHP'nin insan unsurunda yaşandı. Partilerini vatanla özdeşleştiren kitleler, MHP'nin gecikmesi ile birlikte hassasiyetlerini yitirdiler.
Yani ülkücü taban "bu MHP'nin yanlışıdır" diyemedi. Onun yerine partileri ile özdeşleşen vatan-millet kavramına olan güvenlerini yitirdiler.
Şöyle de diyebiliriz:
Demirel'le "güven", "AKP-MSP geleneği ile "din" duygusu zayıflayan-zayıflatılan kitleler, MHP ile de "vatan" kavramını yitirdi. En azından olay büyük oranda bu şekilde gerçekleştirildi.
Aksi takdirde AKP-MSP geleneğindeki Hıristiyan sevgisini ya da 57. hükümet döneminde ve sonrasında milli meselelerde yaşanan gerilemeye verilen tepkisizliği nasıl izah edebilirsiniz?
* * *
Siyasetin kavramları tüketmek üzere kurgulandığı bir ülkede ve bu koşullarda MHP'nin başına Ali gelse-Veli gitse ne olur?
Suyun aktığı nehrin kirlendiği bir ortamda, MHP nasıl bir umut olabilir? Ya da kitleleri yeniden donatarak bir umuda yolculuğa çıkarabilir?
Hele ki işin içine ecinnilerin (!) katıldığı şu ortamda...
Generallere mektuplar yazıyorsunuz. Peki bunun ortaya çıkacağı Hürriyet'te veya başka bir gazetede yayınlanacağı belli değil mi? Elbette belli ve yine belli olan bir şey var ki birileri, mektubu yazdırmış?
Mektubu yazanın saflığı, yazdıranın kurnazlığını hesaba katarsak ecinnilerden bahsetmemiz yanlış mı olur acaba?
Son söz: MHP, acıda olsa gerçek şu ki iyi bir hatıradır. Ancak ülkücülüğün gelecek adına adresi olmaktan çıkmıştır.
O açıdan MHP koltuğunu bırakmayanlar da, ona talip olanlar da boş yere enerjilerini tüketmesinler.
Ali Talip Özdemir'i, Nesrin Nas'ı hatırlatırız...
Açılmamış-açıklanmamış genel başkanlık koltuğu için hergün yeni adaylar ortaya çıkıyor. Bahçeli'nin ağır mı, yoksa ağırlaştırılmış mı olduğu belli olmayan hastalığı başlı başına bir muamma ve tartışma konusu. Listeyi uzatmak mümkün ama son olarak genel merkezden generallere gönderilen tarihi görev çağrısı galiba her şeyin üstüne tuz-biber oldu.
Kısaca MHP tam bir kaos yaşıyor ve tam da bu cümlenin taşıdığı anlamdan olmak üzere bir iktidar kavgası veriliyor. Taraflar çeşitli maskelerle ortalarda dolaşıyor. Önden farklı-arkadan farklı konuşmalar yapılıyor.
Bu acılı MHP fotoğrafı için bir "bozgun" havası var desek herhalde en ufak bir yanlış yapmış olmayız. Çünkü partideki hava bir sancılı arayış değil, bir posta kavgası görünümünde. O açıdan gerçek ülkücü kitleler için söyleyeceğimiz tek şey MHP'den umut kesmeleridir. Yaşanılan sövgülü ve acımasız rekabet en ufak bir umut taşımıyor.
Peki ama niçin böyle? MHP niçin umutsuz vak'a ve bir zamanlar Fenerbahçe için tekrarlanan "ne olacak bu Fener'in hali" nakaratı şimdi niçin MHP için dillerde pelesenk oluyor?
* * *
Öncelikle kişilerden arındırarak MHP'nin işlediği ve tarihin asla affetmeyeceği "büyük günah"tan başlayalım.
Sizler, bizler MHP'yi nasıl bilirdik? Soruyu bu şekilde soralım ve cevaplandıralım.
Milliyetçi Hareket Partisi kabul etsek de etmesek de, vatanperver duygularının en üst düzeyde yaşandığı, en azından öyle görünen bir parti idi. MHP'yi 57. Hükümetin ortağı haline getiren şey de zaten bu genel olguydu. İnsanlar inanıyorlardı ki, MHP iktidara gelir, iktidarın ortağı olursa "vatan" eksenli hayat-memat meselelerinde olumlu sonuçlar alınır. Herkesin katılacağı bir tespitle işte bu beklenti MHP'yi iktidara taşıdı.
Sonucun ne olduğu konusunda da galiba bir konsensus var:
"MHP ne söylediyse, 180 derece tersini icra etti."
Peki bu büyük dönüşün maliyeti ne oldu acaba?
Konu sadece Apo'nun affı, AB sürecinin önünün açılması, Kemal Derviş'in ülkeye buyur edilmesi ile sınırlı değil. Esas deprem MHP'nin insan unsurunda yaşandı. Partilerini vatanla özdeşleştiren kitleler, MHP'nin gecikmesi ile birlikte hassasiyetlerini yitirdiler.
Yani ülkücü taban "bu MHP'nin yanlışıdır" diyemedi. Onun yerine partileri ile özdeşleşen vatan-millet kavramına olan güvenlerini yitirdiler.
Şöyle de diyebiliriz:
Demirel'le "güven", "AKP-MSP geleneği ile "din" duygusu zayıflayan-zayıflatılan kitleler, MHP ile de "vatan" kavramını yitirdi. En azından olay büyük oranda bu şekilde gerçekleştirildi.
Aksi takdirde AKP-MSP geleneğindeki Hıristiyan sevgisini ya da 57. hükümet döneminde ve sonrasında milli meselelerde yaşanan gerilemeye verilen tepkisizliği nasıl izah edebilirsiniz?
* * *
Siyasetin kavramları tüketmek üzere kurgulandığı bir ülkede ve bu koşullarda MHP'nin başına Ali gelse-Veli gitse ne olur?
Suyun aktığı nehrin kirlendiği bir ortamda, MHP nasıl bir umut olabilir? Ya da kitleleri yeniden donatarak bir umuda yolculuğa çıkarabilir?
Hele ki işin içine ecinnilerin (!) katıldığı şu ortamda...
Generallere mektuplar yazıyorsunuz. Peki bunun ortaya çıkacağı Hürriyet'te veya başka bir gazetede yayınlanacağı belli değil mi? Elbette belli ve yine belli olan bir şey var ki birileri, mektubu yazdırmış?
Mektubu yazanın saflığı, yazdıranın kurnazlığını hesaba katarsak ecinnilerden bahsetmemiz yanlış mı olur acaba?
Son söz: MHP, acıda olsa gerçek şu ki iyi bir hatıradır. Ancak ülkücülüğün gelecek adına adresi olmaktan çıkmıştır.
O açıdan MHP koltuğunu bırakmayanlar da, ona talip olanlar da boş yere enerjilerini tüketmesinler.
Ali Talip Özdemir'i, Nesrin Nas'ı hatırlatırız...
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021