Türkiye'nin Ortadoğu'da her geçen gün yeni maceralara sürüklenişi karşısında, yapılan resmi açıklamaları açıklamakta güçlük çekiyoruz.
Türkiye bir taraftan "Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız" diyor, diğer taraftan Türk askeri Suriye topraklarında ilerliyor.
Türkiye bir taraftan "Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız" diyor, diğer taraftan Musul'un etrafında, Başika'da askerimiz kamp kurmuş durumda!
Suriye Devlet Başkanı Esad "Türk askerinin, topraklarından çıkmasını" istiyor biz "toprak bütünlüğü" masalı peşindeyiz.
Irak merkezi hükümeti başbakanı Haydar El İbadi "Türk askerini topraklarımızda istemiyoruz" diyor, biz ise Irak'ta silahlı çeteler kurarak hükümeti devirmekle ve vatana ihanetle suçlanan, sonuçta da Türkiye'ye kaçan, VIP misafir olarak ağırlanan Irak'ın eski Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık El Haşimi'nin "Türk askerini Irak'a biz çağırdık" masalını diniyoruz.
(Sahi, Irak'ın kırmızı bültenle aradığı Haşimi'yi neden hala onlara teslim etmiyoruz? Biz, kendi ülkemizde darbe yapanları en ağır şekilde cezalandırırken komşu ülkenin darbecilerini neden koruyoruz?)
Bir taraftan Irak, bir taraftan ABD, diğer taraftan Avrupa ülkeleri Türk askerinin Musul'dan çıkmasını isterken, biz hangi gerekçeyle başka bir ülkenin topraklarında ve o ülkelerin meşru yönetimleri oradan çıkmamızı istemesine rağmen ısrarla askerimizi muhafaza ediyoruz?
Tamam, dün bizi davet ettiler, bugün çıkın diyorlar, o zaman gösterin hangi şartla ve hangi süreyle Başika'ya asker gönderdiğimizi, belgeleri vurun suratlarına, suratsızlıklarını dünyaya duyurun.
Ama buna rağmen, 65 ülkenin Musul'a girmek "kuzuya saldırmayı bekleyen kurtlar misali" beklediği bu kirli kapanda, bir dakika bile durmayın, askerimizi geri çekin.
Karşımızda son çırpınışlarını yaparken "kimyasal silah kullanmaktan" dahi çekinmeyecek olan IŞİD'in ruh hastaları ordusu varken, istenmediğimiz, reddedildiğimiz ve hatta kovulduğumuz bir coğrafyada ne işimiz var?
Oradaki askerlerimizin her an bir "hava saldırısına maruz kalmayacağı" garantisini nereden alıyoruz?
Aynı gerekçe ve sorular Suriye'deki askerlerimiz için de geçerli.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar "sınırlarımız namusumuzdur "dedi önceki gün.
Çok doğru bir söz.
Sayın Akar keşke bu sözü daha önce söyleseydi; Keşke Türk sınırlarını kullanarak Suriye'deki iç savaşa giden binlerce çete mensubunun karşı tarafa geçişini önlemek için söyleseydi.
Şimdi delik deşik edilmiş sınır hatlarımıza duvar örmek gibi garabet içine de düşmezdik o zaman.
Sayın Genelkurmay başkanı, Rusya'nın ısrarla "Suriye'nin izni olmadan Suriye topraklarında ilerlemememizi" söylediği, ABD'nin ısrarla "Irak'ın izni olmadan Irak'ta bulunmamamızı" istediği şu günlerde aynı anda iki süper güçle hangi stratejik amaç uğruna kaosun eşiğine geldiğimizi bir anlatsa da anlasak?
Bu gerginliği planlayan güç kim?