Çok partili yaşama geçtiğimizden beri iktidarlar, iktidara gelmelerini halka borçlu olmadıklarını bildikleri için, çoğunlukla onun aleyhine olan ekonomi-politikaları uygulayarak halkın bugünkü sefaletini hazırlamışlardır. Bu yüzden Güney Amerika ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de halkın kendi özgür iradesi ile seçtiği iktidarlar işbaşına gelirse, halk çoğunluğunun yararına olan ekonomi politikaları uygulayarak halkın refah ve mutluluğunu sağlayabilir. İşte o zaman Türk halkının egemenliği gerçekleşmiş olacaktır. Aksi halde halk, yine IMF ve Dünya Bankasının direktiflerine uyan iktidarları seçerek, kötü kaderini kendisi çizerek sefalet ve miskinlik içinde yaşamayı sürdürecektir. Şu halde IMF reçeteleri yerine ulusal bir program hazırlayıp uygulayacak bir iktidara şiddetle ihtiyaç vardır. Bunun yaratılmasından başka çıkar yol var mıdır? Şu halde ülkesini seven ve Türkiye'nin ekonomik olarak güçlü olmasını isteyen her parti, bunu acilen yapmak zorundadır. Ayrıca iktidarı, sadece halkın seçmesi yetmez, Venezüella'da olduğu gibi, küresel çeteler, yerli işbirlikçilerle birlikte bu iktidarı devirme girişiminde bulunduklarında yine halkın, iktidarının arkasında kaya gibi dim dik durması da gerekir. SONUÇ Eğer Türk halkının egemenliği hakim kılınmak isteniyorsa, dış güçlerin güdümünde olan mütareke medyasının etkisi altında kalmadan halk, kendi özgür iradesi ile kendi iktidarını kendisi işbaşına getirmesi gerekir. Böylece TBMM, sonu belli olmayan AB'nin vesayetinden kurtarılarak Türk halkının ihtiyacı olan yasaları çıkarmaya başlayacaktır. Bugün AB'ye uyum yasaları sayesinde anarşiste, alabildiğine serbestlik verilmişken Türk güvenlik güçlerinin eli kolu bağlanmıştır. Bunun acı bir örneğini son Diyarbakır olaylarında polislerin anarşistlere kuş sapanı ile karşı koyduğunu televizyonlardan üzülerek ve gülerek seyrettik. Sonra gücünü dışarıdan değil halktan alan bu iktidar, ekonomik bağımsızlığı gerçekleştirerek, istediği ürünleri istediği kadar üretebilir, yer altı kaynaklarını kendisi işleyerek içeride kullanabildiği gibi dış ülkelere ihraç edebilir. Ayrıca kendi parasını kendi basabilir. Dış politikayı AB ve ABD'nin vesayetinden kurtararak bağımsız bir dış politika uygulayarak Türkiye'nin çıkarlarını koruyabilir. İşte o zaman gerçek anlamda Türk halkının egemenliğinden söz edebiliriz. Türk halkı bunu Atatürk döneminde başarmıştır. Başlangıçta toplu iğne bile yapamayan bu millet, uçak fabrikası kurarak Türk mucizesini gerçekleştirmiştir. Bu günümüzde yeniden neden başarılmasın?***Son***
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012