Türkiye'de gazetecilik adına garip şeyler oluyor. Kendilerini araştırmacı soruşturmacı- gazeteci olarak tanıtan ve başkalarına attıkları çamurlar üzerinden itibar kazanmaya çalışan bir takım kişiler, maalesef kendilerine verilen gazete sütunlarını tetikçilik yapmak için, kendilerine uzatılan mikrofonları pislik saçmak için kullanıyor.
Bunlardan biri de Nedim Şener.
Nedim Bey son aylarda Türk basınında
Haydar Baş' a saldırı cephesinin mimarlığını yapıyor. Ve şu anda bu cephede onu destekleyen pek kimse de yok. Zira yazdıkları ve söyledikleri o kadar gerçek dışı ve hakikatlere zıt ki, bir yalan kuyusunda debelenip duruyor.
Geçenlerde bir televizyon kanalına çıktı ve Haydar Baş'ın Atatürk sevgisini sorgulamaya kalktı.
Diyor ki: "Atatürkçü profili biz biliyoruz. Haydar Baş'ın ve ekibinin Atatürk'ü kullandığını da biliyoruz. Haydar Baş'ın yahut onun grubunun yahut onların konuşmalarının gerçek bir Atatürkçü söylemiyle bağdaştırabilir misiniz? Atatürk'ü bir insan olmaktan çıkarıp neredeyse -geçenlerde bir ifadesini okudum- Atatürk'e 'yüceler yücesi' anlamına gelen bir atıfta bulunuyor."
Konuşmasındaki ifade bozuklularını, kafasının ve beyninin bozuklularına yorup bu cahile bir çift laf edelim:
Nedim Efendi! Sen kimsin ki Haydar Baş Bey'in ve arkadaşlarının Atatürk sevgisini irdeleme, eleştirme cüretini kendinde buluyorsun? Atatürk'ü ancak sen ve senin gibi müfteriler kullanır.
Bak, sana yaşın kadar eski bir bilgi vereyim Nedim. Kaç yaşındasın? Elli iki değil mi? Yani 1966 doğumlusun. Sen daha annenin karnında iken, yani yarım asır önce, Haydar Hoca o yıllarda Trabzon İmam Hatip Lisesi'nde öğrenci iken, Atatürk konulu bir münazara düzenlendi ve o münazarada "Atatürk'ün manevi yönü" konulu bir konuşma yaptı. İmam Hatip Lisesi'nin bütün öğretmenleri ağzı açık onu dinledi.
Orada bulunan öğretmenlerden biri de sosyal demokrat-Atatürkçü bir edebiyat öğretmeni olan Ekrem Yazar'dı. Ben bu olayı birkaç yıl önce tesadüfen karşılaştığım ve yaşı 80'e merdiven dayamış Ekrem Hoca'dan bizzat dinledim. Ekrem Hoca, 17-18 yaşındaki bu genç talebenin anlattığı Atatürk profilinin bütün öğretmenleri adeta sandalyelerine mıhladığını gözyaşlarıyla anlattı.
Yaaa Nedim Efendi! Haydar Hoca'nın Atatürk sevgisi senin yaşından da büyük!
Sen ananın karnında tıngır mıngır sallanırken, Haydar Bey, Atatürk'ü anlatıyordu. Hem de Atatürk karşıtlığının dorukta olduğu bir okulda ve gencecik bir öğrenci iken.
17 yaşındaki, bir talebe bütün riskleri göre alıp Atatürk'ü anlatırken amacı "Onu kullanmak mıdır" Nedim Efendi?
Bunun adı sevgidir, sevgi.
Sen Atatürk'ü nereden bileceksin Nedim? Atatürk hayatta olsaydı sen ve senin gibileri Amerikan elçisinin yanında el pençe divan duruyorsun diye denize dökerdi.
Atatürk hayatta olsa idi sen ve senin gibilere Alman istihbaratının yan kollarından biri olduğu iddia edilen, Alman sivil toplum örgütlerinden Leipzig Sparkasse Vakfı'ndan ödül aldın diye okkalı bir tokat atardı. 'Haydar Baş ve arkadaşlarının konuşmalarını Atatürkçü bir söylemle bağdaştırabilir miyiz' diyorsun.
Doğrudur, eeski ABD Büyükelçisi Riccordione'nin yanında tavaf eder gibi el pençe divan duran Nedim gibiler, bizim Atatürk sevgimizi asla anlayamaz ve Atatürkçülükle bağdaştıramaz. Zira Atatürk'e göre "Amerika, Avrupa ve bütün Batı'nın özgür yaşamımızı ihlale yönelik her kuvveti, Türkiye'nin ebedi düşmanı olacaktır." (Atatürk Biyografisi'nin Esasları. N. Hakkı Alp sf: 217)
Zira Atatürk'e göre "Emperyalizmin amacı zulüm ve baskı olduğu için onları lanetle anmakta kendimizi haklı görüyoruz." (Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev, Demeç, Yazışma ve Söyleyişleri, Sadı Borak)
Elbette ki "Emperyalizmi ebedi düşman olarak gören ve onları lanet etme hakkını kendinde bulan" Atatürk'ün bu düşüncelerinin aksine emperyalizmin elçisinin yanında ezik-büzük duran, teslimiyet arz eden" senin gibiler, Haydar Baş Hoca'nın ortaya koyduğu Atatürk profilini anlamaz.
Nedim Efendi aynı TV konuşmasında bir de erdemden bahsediyor
"Hayalim öğretmen olmaktı. Çocukları yetiştirmekti. Onlara hakikati öğretmekti. Erdemi öğretmekti" diyor.
Sen kim, erdem kim Nedim Efendi?
Öğretmen olsaydın kim bilir kaç öğrencinin erdemini bozacaktın. Kaç öğrenciye hakikat dışı şeyler anlatacaktın.
Hayatında hiç bir araya gelmediğin, hiç konuşmadığın tek bir kitabını bile okumadığın bir kişi hakkında bu kadar iğrenç iftiralar atan biri olarak erdem kelimesi ile seni bağdaştırmak mümkün mü?
Haydar Baş hangi konuşmasında Atatürk'e 'yüceler yücesi' demiş bir anlatsana Nedim?
Konuşmasında ve Hoş Geldin Atatürk kitabında anlattığı şey, Nutuk'ta geçen bir ifade. Nutuk 3. cildi aç oku, orada Gazi'nin "Selanik'ten beri tanıdığı iyi bir asker ve dindar-mutasavvıf bir kişi olan Abdülkerim Paşa'nın, kendisine 'Kutbü'l Aktab' dediğini" yazar. Yani Kutbü'l Aktab ifadesini yazan, Gazi'nin bizzat kendisi, söyleyen de Abdülkerim Paşa. Haydar Hoca'nın yaptığı bunu belgeleriyle birlikte kitabına almak, kamuoyuna aktarmak.
Sen bundan neden rahatsız oluyorsun?
(Nedim Efendi, sen cahilsin, her ne kadar araştırmacı-soruşturmacı olmakla övünüyorsan da Kutbü'l Aktab'ın ne anlama geldiğini bulamayabilirsin, şu kadar söyleyeyim, 'manevi yönden çok yüksek bir makam' anlamına gelir. Bu makam, Amerika nezdinde çok yüksek bir makamı olanların anlayacağı cinsten bir makam değil!)
Nedim Bey sana bir tavsiye, seni bu saldırılar için kullananlar paçavra gibi kullanıp atacaklar. Medyada bunun çok örneğini gördük. Arşivdeki yazılarımı oku, Haydar Baş'a saldıranlar arasında yer alan ve 'biz bugünlere yavşayarak' geldik diyen gazeteciler de (bu kişinin adını yazılarımda bulursun), internetten aldıkları sahte bilgilerle çamur atanlar da bugün silinip gittiler.
Operasyonel gazeteciler kullanım süreleri bitince tedavülden kalkarlar.
Ha, erdem konusunda gerçekten bilgi sahibi olmak istersen sana Haydar Hoca'nın kitaplarından göndereyim.
Orada erdem de, var ahlak da.
Merak etme parasız göndereceğim!