Osmanlı'nın "Güçlü Devlet" olarak tarihten çekilmesinden sonra güçsüz kalan milletler işgal ve sömürüden kurtulamamışlardır. Hususen bu güç ve kuvvetin Hıristiyan dünyasının eline geçmesinden sonra İslam dünyası sadece topraklarını kaybetmekle kalmamış; ya bölünmüş ya da sömürgeye maruz bırakılmıştır.
Bugün gelinen noktada "Yahudi Hıristiyan" ittifakı, siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal olarak Müslüman varlığını sindirmek, yok etmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Lakin düşmanın hain planlarını görmek için göz lazım, binbir türlü entrikalarını duymak için kulak lazım. Korktukları tek ve en yüce kuvvet için "milli ve dini itikade" hamaset lazımdır. İçinde bulunduğumuz şartlar kurtuluş mücadelesi öncesi yaşananlarla aynı durumdadır. Kendi varlığını hiçe sayan ve bir kumarcı ucuzluğuyla vatanını, şerefini, ahlakını, dinini, bayrağını adi ve kokuşmuş güç ve menfaatlere satan karakterler "ne var canım manda olalım olsun bitsin" diyebilirler. Bir karganın gaklamasından ödü patlayan hafifmeşrep korkaklar "global güce" yaranmak için onlarla aynı şartlarda, aynı golf sahasında, aynı barlarda alçakça tebessümler saçarak kıvırtabilirler.
İnanç ve fikirlerini ayaklar altında çiğnetebilirler.
Yazıklar olsun beleşçilere...
Yazıklar olsun löpçülere...
***
Erzurum'da şiddetli kışın yaşandığı bir zamanda çaresiz kalan bir nenemiz valiye gidip yakacak ister. Birkaç hafta geçer yakacak gelmez. Bembeyaz ihrama bürümüş Nene hatun Vali'nin huzuruna çıkıp
- Hani oğul yakacak nerde?
- Neneciğim iki haftadır yolları açamadık, uğraşıyoruz, derken Anadolu kadını en güçlü ve zengin yüreğiyle demiş ki;
- Vatan sağolsun oğul.
Biz kurtuluş savaşı verdikten sonra birbirimizi azarlamanın, kırmanın, horlamanın savaşı içinde bulduk kendimizi.
Bütün milli kuvvetimiz de yok oldu gitti.
Hadi bakalım.
Topyekün 70 milyonun alkışlayacağı milli bir sanatçımız var mı?
40 milyonun takip ettiği aydınımız var mı?
Dünya çapında başarıdan başarıya koşan milyon kişi var mı?
10 milyonun okuduğu bir gazetemiz...
Çok şükür Milli Takımımız var.
***
Cumhurbaşkanı
Başbakan
Genel Kurmay
Yargı
Meclis...
Alt alta toplayabilirseniz işte o zaman "Milli İrade"yi kimse yıkamaz.
***
Bizi birbirimize düşürmüşler şimdi top gibi oynuyorlar.
Biz bize düşman oluk
Düşmanlar istedikleri gibi oyunlarını sergileyebiliyorlar.
Milli kimliğimizin tarifi nedir?
Bir Türk nasıl olmalıdır?
Sen ne olduğunu, ne için yaşadığını unutursan senin dünya siyasetin olur mu?
Bir zaman sağ-sol yüzünden güzelim gençlik yara aldı.
Gençlik üzerinde binlerce oyun.
"Çocuklar Duymasın" diyerek Türk evladının edep, saygı, bağlılık... gibi bütün fazilet çiçekleri göz göre göre kopartılıp, kişilik, kimlik düğmeleri yırtılıp atılırken bile seyirci olduk.
Ölçüsünü kaybedenin ayarı ne olur, nerede durur bilinmez.
Dünyaya medeniyeti taşımış bir neslin çocuklarıyız.
Dünyanın ezilen, horlanan, hasretle, aşkla gözlerini bağımsızlıklara dikmiş bekleyenlere ümitsiz olmayın diyorum.
Dua ediyorum.
Bekleyin.
Sabırlı olun..
Zulm ile abad olan
Kahr ile berbad olur...
Siz hala ABD'nin Kürtleri sevdiğine mi inanıyorsunuz.
Siz hala Müslümanın sakalının her gün kaç cm uzadığının mı peşindesiniz.
Siz hala dünyayı yalanla, dümenle çevirmek isteyenlerin haber ajanslarına ve yerli aktarıcılarına mı inanıyorsunuz.
Siz hala aç da olsa kendi insanınızı, yoksul ve bilgisiz de olsa kendi annenizi mi beğenmiyor musunuz.
Düştüğünüz kuyunun dibinde uyanana kadar iyi horlamalar. Bizi biraraya toplayacak, gönülleri derleyecek akl-ı selim sahibi, ahlaklı, bilgili bir ele ihtiyacımız çok.
Adına ne derseniz deyin.
İster Dede Korkut deyin
İster Oğuz Kaan deyin
İster Yunus Emre deyin
İster Osman Gazi deyin
İster Ahmet Yesevi deyin
İster Gazi Mustafa Kemal Atatürk deyin...
Ne derseniz deyin.
Deyin de; çıksın artık Türk yurdundan kainatın huzuruna...
Bugün gelinen noktada "Yahudi Hıristiyan" ittifakı, siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal olarak Müslüman varlığını sindirmek, yok etmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Lakin düşmanın hain planlarını görmek için göz lazım, binbir türlü entrikalarını duymak için kulak lazım. Korktukları tek ve en yüce kuvvet için "milli ve dini itikade" hamaset lazımdır. İçinde bulunduğumuz şartlar kurtuluş mücadelesi öncesi yaşananlarla aynı durumdadır. Kendi varlığını hiçe sayan ve bir kumarcı ucuzluğuyla vatanını, şerefini, ahlakını, dinini, bayrağını adi ve kokuşmuş güç ve menfaatlere satan karakterler "ne var canım manda olalım olsun bitsin" diyebilirler. Bir karganın gaklamasından ödü patlayan hafifmeşrep korkaklar "global güce" yaranmak için onlarla aynı şartlarda, aynı golf sahasında, aynı barlarda alçakça tebessümler saçarak kıvırtabilirler.
İnanç ve fikirlerini ayaklar altında çiğnetebilirler.
Yazıklar olsun beleşçilere...
Yazıklar olsun löpçülere...
***
Erzurum'da şiddetli kışın yaşandığı bir zamanda çaresiz kalan bir nenemiz valiye gidip yakacak ister. Birkaç hafta geçer yakacak gelmez. Bembeyaz ihrama bürümüş Nene hatun Vali'nin huzuruna çıkıp
- Hani oğul yakacak nerde?
- Neneciğim iki haftadır yolları açamadık, uğraşıyoruz, derken Anadolu kadını en güçlü ve zengin yüreğiyle demiş ki;
- Vatan sağolsun oğul.
Biz kurtuluş savaşı verdikten sonra birbirimizi azarlamanın, kırmanın, horlamanın savaşı içinde bulduk kendimizi.
Bütün milli kuvvetimiz de yok oldu gitti.
Hadi bakalım.
Topyekün 70 milyonun alkışlayacağı milli bir sanatçımız var mı?
40 milyonun takip ettiği aydınımız var mı?
Dünya çapında başarıdan başarıya koşan milyon kişi var mı?
10 milyonun okuduğu bir gazetemiz...
Çok şükür Milli Takımımız var.
***
Cumhurbaşkanı
Başbakan
Genel Kurmay
Yargı
Meclis...
Alt alta toplayabilirseniz işte o zaman "Milli İrade"yi kimse yıkamaz.
***
Bizi birbirimize düşürmüşler şimdi top gibi oynuyorlar.
Biz bize düşman oluk
Düşmanlar istedikleri gibi oyunlarını sergileyebiliyorlar.
Milli kimliğimizin tarifi nedir?
Bir Türk nasıl olmalıdır?
Sen ne olduğunu, ne için yaşadığını unutursan senin dünya siyasetin olur mu?
Bir zaman sağ-sol yüzünden güzelim gençlik yara aldı.
Gençlik üzerinde binlerce oyun.
"Çocuklar Duymasın" diyerek Türk evladının edep, saygı, bağlılık... gibi bütün fazilet çiçekleri göz göre göre kopartılıp, kişilik, kimlik düğmeleri yırtılıp atılırken bile seyirci olduk.
Ölçüsünü kaybedenin ayarı ne olur, nerede durur bilinmez.
Dünyaya medeniyeti taşımış bir neslin çocuklarıyız.
Dünyanın ezilen, horlanan, hasretle, aşkla gözlerini bağımsızlıklara dikmiş bekleyenlere ümitsiz olmayın diyorum.
Dua ediyorum.
Bekleyin.
Sabırlı olun..
Zulm ile abad olan
Kahr ile berbad olur...
Siz hala ABD'nin Kürtleri sevdiğine mi inanıyorsunuz.
Siz hala Müslümanın sakalının her gün kaç cm uzadığının mı peşindesiniz.
Siz hala dünyayı yalanla, dümenle çevirmek isteyenlerin haber ajanslarına ve yerli aktarıcılarına mı inanıyorsunuz.
Siz hala aç da olsa kendi insanınızı, yoksul ve bilgisiz de olsa kendi annenizi mi beğenmiyor musunuz.
Düştüğünüz kuyunun dibinde uyanana kadar iyi horlamalar. Bizi biraraya toplayacak, gönülleri derleyecek akl-ı selim sahibi, ahlaklı, bilgili bir ele ihtiyacımız çok.
Adına ne derseniz deyin.
İster Dede Korkut deyin
İster Oğuz Kaan deyin
İster Yunus Emre deyin
İster Osman Gazi deyin
İster Ahmet Yesevi deyin
İster Gazi Mustafa Kemal Atatürk deyin...
Ne derseniz deyin.
Deyin de; çıksın artık Türk yurdundan kainatın huzuruna...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021