"Dünyaca ünlü yogacı Shri Mataji ile 3 bin 500 hayranı Lütfi Kırdar'da buluştu. Ücretsiz yoga seansıyla 'aydınlandılar.' Yakın müritleri ise, Mataji'nin ayaklarını yıkayıp, bu suyu kana kana içti.
Sahaja Yoga ise, 'Tanrı sevgisinin gücü ile birleşme' demek... Mataji, Türkiye'ye sık sık geliyor... Geçtiğimiz günlerde yoga seansı için yine İstanbul'a geldi. Yakın müritleri ile Kilyos'ta kamp kurdu. Sahaja Yoga'nın Türkiye'deki faaliyetlerini yürüten ve Mataji'yi getiren Sağlıklı Yaşam Derneği yetkilileri, Kilyos'ta sadece üyelerin katıldığı özel ayinler düzenlendiğini söylemekle yetindi..."
Alnında, daha çok seçim sandıklarında ve içinde önemli evrak olan çantalarda bulunan kırmızı mührü andıran bir simgeyle ekranlara çıkan Mataji'nin ünlü teologlarla bir akrabalık bağının olup-olmadığı henüz meçhul.
Haberi, yıllarını İslamî değerlere hakaret ederek geçiren, evlerde bulunan hurma çekirdeklerini ve minderleri tarikat simgesi, tespih ve seccadeleri örgütsel doküman olarak dakikalarca ekrana getiren televizyonlardan izlemiş, gazetelerinde okumuşsunuzdur.
Bir türlü demirlemek için müsait liman bulamayan, bir dönemin "himmet-ü gayret" nüvesi bir kanalin yüzü kıl harmanı spikeri kardeşimiz, "Haber Saati"nin 10 dakikasını Mataji teyzeye ayırmasının bizce bilinmez nice incelikleri var.
Bir "ayak yolu" suyu eksikti.
Bütün bunlar, geçenlerde Ankara'da yapılan ve daha çok fındık-zındık düalizmiyle gündeme oturan Moon toplantısından sonraya denk düşmesinin de bilinmez sayısız sebebi var.
Ankara'nın göbeğinde "Dünya Barışı" adı altında yapılan ve kuruluş gayesi ve hedefi ve ülkemizde bir kısmı ilahiyatçı olan müntesiplerinin kim olduğu, sevgili Ali Rıza Bayzan kardeşim tarafından Yeni Mesaj Gazetesi'nde tefrika edilen Moon Topluluğu'nun ne olduğu, neyi hedeflediğini tartışmak yerine, ülkede, dünya güzeli bir teologun hasbel beşer/elbet şaşar yediği bir avuç fındık ile başlayan ve 40 dakika süren, tamamen "Bir sosyal bilimci" olmanın dayanılmaz hafifliği sonucu gelişen fındık-zındık düalizmi konuşuldu günlerce.
İşler Moon, Mataji ile bitmedi tabi.
İşte tam bu sıralar, Taksim Keban Otel'de, "İsveç-Türk kaynaşması" adı altında, bir papaz tarafından organize edilen ve şarkılar söyleyerek, danslar yapılarak başlana ve Hıristiyanlık propagandasıyla neticelenen bir başka organize vardı.
Gençlerin, bir kısmı sokaklardan davet edildiği bu organizasyonda bir kızımız bakın ne diyor:
"Ben daha önce Müslüman'dım. Müslümanken bunalıma girdim. Annemden yardım istedim fakat bana yardım edemedi. Allah'tan yardım istedim. Yine bir yardım bulamadım. En sonunda Hıristiyan oldum ve huzura kavuştum. İsterseniz siz de huzura kavuşabilirsiniz".
Bütün bunlar, medyaya yansıyanlar. Yansımayan ya da masum gösterilen bu tip yüzlerce organize var ülkemizde.
İş yerine bir an önce varıp yazımı yazmak için bindiği takside bir sanatçının, içinde; "bir tanrıya bir de sana taptım" sözlerinin de geçtiği şarkı çalmaya başladı.
Bu sözleri duyar duymaz okkalı cinsten küfür patlatan şoföre, dinleme öyleyse deyince, bana şu cevabı verdi:
Yolcunun hangi tür müzikten hoşlandığını nereden bileyim. Geçen gün bir radyodan dini yayın dinliyordum, yolcu beni polise şikayet etti. Arabam bağlandı, işten oldum ve 60 milyon ceza ödemek zorunda kaldım.
Benim zihnimde yukarıdaki yazı ile ilgili cümleler geçerken bu olay öne geçti.
Günlerce Zuhurat Baba ziyaretinin şirk olduğunu ilan için fetva üreten başta çıplak uyarıcı ve büyük "sosyal bilimciler" kına yaksın.
Bu gelinen nokta onların eseri değil mi?
Ülke bir yerlere doğru gidiyor diye kaç gez yazdık ve yazmaya da devam edeceğiz.
Ama bütün bu, millî bütünlüğümüzü hedef alan tehlikeli gelişmelerin, başını Diyanet'in çektiği ve "Hocaefendi" tarafından devam ettirilen "Dinlerarası Diyalog" sonrasına denk düşmesi sizce manidar değil mi?
İşte tam bu sırada, yukarıdaki tehlikeye dikkat çektiğim bir yazı yüzünden, Diyanet tarafından bana cevap olarak gönderilen bir faks elime tutuşturuldu.
İlginç bir tesadüf daha.
Sahaja Yoga ise, 'Tanrı sevgisinin gücü ile birleşme' demek... Mataji, Türkiye'ye sık sık geliyor... Geçtiğimiz günlerde yoga seansı için yine İstanbul'a geldi. Yakın müritleri ile Kilyos'ta kamp kurdu. Sahaja Yoga'nın Türkiye'deki faaliyetlerini yürüten ve Mataji'yi getiren Sağlıklı Yaşam Derneği yetkilileri, Kilyos'ta sadece üyelerin katıldığı özel ayinler düzenlendiğini söylemekle yetindi..."
Alnında, daha çok seçim sandıklarında ve içinde önemli evrak olan çantalarda bulunan kırmızı mührü andıran bir simgeyle ekranlara çıkan Mataji'nin ünlü teologlarla bir akrabalık bağının olup-olmadığı henüz meçhul.
Haberi, yıllarını İslamî değerlere hakaret ederek geçiren, evlerde bulunan hurma çekirdeklerini ve minderleri tarikat simgesi, tespih ve seccadeleri örgütsel doküman olarak dakikalarca ekrana getiren televizyonlardan izlemiş, gazetelerinde okumuşsunuzdur.
Bir türlü demirlemek için müsait liman bulamayan, bir dönemin "himmet-ü gayret" nüvesi bir kanalin yüzü kıl harmanı spikeri kardeşimiz, "Haber Saati"nin 10 dakikasını Mataji teyzeye ayırmasının bizce bilinmez nice incelikleri var.
Bir "ayak yolu" suyu eksikti.
Bütün bunlar, geçenlerde Ankara'da yapılan ve daha çok fındık-zındık düalizmiyle gündeme oturan Moon toplantısından sonraya denk düşmesinin de bilinmez sayısız sebebi var.
Ankara'nın göbeğinde "Dünya Barışı" adı altında yapılan ve kuruluş gayesi ve hedefi ve ülkemizde bir kısmı ilahiyatçı olan müntesiplerinin kim olduğu, sevgili Ali Rıza Bayzan kardeşim tarafından Yeni Mesaj Gazetesi'nde tefrika edilen Moon Topluluğu'nun ne olduğu, neyi hedeflediğini tartışmak yerine, ülkede, dünya güzeli bir teologun hasbel beşer/elbet şaşar yediği bir avuç fındık ile başlayan ve 40 dakika süren, tamamen "Bir sosyal bilimci" olmanın dayanılmaz hafifliği sonucu gelişen fındık-zındık düalizmi konuşuldu günlerce.
İşler Moon, Mataji ile bitmedi tabi.
İşte tam bu sıralar, Taksim Keban Otel'de, "İsveç-Türk kaynaşması" adı altında, bir papaz tarafından organize edilen ve şarkılar söyleyerek, danslar yapılarak başlana ve Hıristiyanlık propagandasıyla neticelenen bir başka organize vardı.
Gençlerin, bir kısmı sokaklardan davet edildiği bu organizasyonda bir kızımız bakın ne diyor:
"Ben daha önce Müslüman'dım. Müslümanken bunalıma girdim. Annemden yardım istedim fakat bana yardım edemedi. Allah'tan yardım istedim. Yine bir yardım bulamadım. En sonunda Hıristiyan oldum ve huzura kavuştum. İsterseniz siz de huzura kavuşabilirsiniz".
Bütün bunlar, medyaya yansıyanlar. Yansımayan ya da masum gösterilen bu tip yüzlerce organize var ülkemizde.
İş yerine bir an önce varıp yazımı yazmak için bindiği takside bir sanatçının, içinde; "bir tanrıya bir de sana taptım" sözlerinin de geçtiği şarkı çalmaya başladı.
Bu sözleri duyar duymaz okkalı cinsten küfür patlatan şoföre, dinleme öyleyse deyince, bana şu cevabı verdi:
Yolcunun hangi tür müzikten hoşlandığını nereden bileyim. Geçen gün bir radyodan dini yayın dinliyordum, yolcu beni polise şikayet etti. Arabam bağlandı, işten oldum ve 60 milyon ceza ödemek zorunda kaldım.
Benim zihnimde yukarıdaki yazı ile ilgili cümleler geçerken bu olay öne geçti.
Günlerce Zuhurat Baba ziyaretinin şirk olduğunu ilan için fetva üreten başta çıplak uyarıcı ve büyük "sosyal bilimciler" kına yaksın.
Bu gelinen nokta onların eseri değil mi?
Ülke bir yerlere doğru gidiyor diye kaç gez yazdık ve yazmaya da devam edeceğiz.
Ama bütün bu, millî bütünlüğümüzü hedef alan tehlikeli gelişmelerin, başını Diyanet'in çektiği ve "Hocaefendi" tarafından devam ettirilen "Dinlerarası Diyalog" sonrasına denk düşmesi sizce manidar değil mi?
İşte tam bu sırada, yukarıdaki tehlikeye dikkat çektiğim bir yazı yüzünden, Diyanet tarafından bana cevap olarak gönderilen bir faks elime tutuşturuldu.
İlginç bir tesadüf daha.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024