Devletlerin süper olarak kalma süresi, dünya madenleri üzerinde kuracakları hakimiyetlerin süresine bağlı hale geldi.
Gerek ABD'nin, gerek Batı ülkelerinin en önemli sömürge alanları olarak madenlerin bulunduğu ülkeleri seçmeleri tesadüf değildir.
Bu ülkelerin sömürülmesinde, moral olarak ve siyasi olarak çökertilmesinde bugün çok ileri boyutta oyunlar devreye konuluyor.
HIV virüsü, ebola gibi ölümcül hastalıkların çıktığı ve yayıldığı bölgelerin, Batılıların madenlerini yoğun olarak sömürdüğü Afrika ülkeleri olması dikkat çekicidir.
Bu hastalıklar bu bölgelerde tesadüfen mi ortaya çıkmaktadır?
Yoksa "kara bilim" bu "kara bahtlı bölgelerde" kara oyunlar mı oynamaktadır?
Konuyu, Mustafa Çınkı'nın Rand Lordları isimli kitabında verdiği bilgilerden yola çıkarak biraz derinleştirelim:
"9 Haziran 1969'da ABD Temsilciler Meclisi Tahsisat Alt Komitesi'nde konuşan Doç. Dr. M. McArtor gelecek 5-10 yıl içinde üretmeye başlayacakları insan bağışıklık sisteminde çöküntüye yol açacak biyolojik ajan çalışması için 10 milyon dolar istemektedir.
Dr. McArtor'un konuşmasını yaptığı tarihten 5-10 yıl sonra doğrudan bağışıklık sistemini çökerterek ölümlere neden olan bazı hastalıkların (Ebola, AIDS) gibi ortaya çıkması ve bu hastalıkların dünyanın belirli yerlerinde ve özellikle eski sömürgelerde yoğunlaşması üzerinde durulması gereken bir başlangıç noktasıdır.
İlginç bir nokta da AIDS'in ortaya çıkmasının hemen öncesinde çiçek hastalığının en son görüldüğü yerin Somali olmasıdır.
Gizemli bir tesadüf olsa gerek. Her ne kadar AIDS'in ilk görüldüğü, tanı konulduğu yer ABD olmasına karşın bir salgın haline geldiği yer Afrika ülkeleri idi.
Burada çarpıcı ve kuşku doğurucu ilk bulguyu biraz açmakta fayda var. 1969 yılında Dr. McArtor'un ifade ettiği; 5-10 yıl içinde üretmeye başlayacakları bağışıklık sisteminde çöküntüye yol açacak biyolojik ajan AIDS olabilir mi?
AIDS salgınından en çok etkilenen kıta Afrika. İstatistikler bilinen AIDS vakalarının üçte ikisinin Afrika kıtasında yaşadığını gösteriyor. Afrika'da bir taraftan vaka sayısı hızla artarken buna bağlı olarak ölümler artıyor. Bilim adamları 10-15 yıl içinde Afrika kıtasında yaşayanların yarısından fazlasının AIDS yüzünden öleceğini açıklıyor.
Birileri tarafından Afrika kıtası siyah insanlardan steril hale getiriliyor.
HIV/AIDS salgınlarının ciddi bir tehdit oluşturduğu ülke ve bölgelerin ortak özelliği başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin sanayilerinin ihtiyaç duyulduğu yeraltı kaynaklarının temin edildiği bölgeler olması.
Güney Afrika'da kömür madenlerinde çalışan işçilerin % 20'si, altın madenlerinde çalışan işçilerin % 30'u HIV virüsü taşıyor. Diğer madenlerde çalışan işçilerin yüzde 27'si HIV pozitif." (Rant Lordları, M. Çınkı).
M. Çınkı kitabında Afrika'nın değişik bölge ve ülkelerindeki maden yataklarının dağılımı ile bu bölgelerdeki AIDS oranındaki dehşet verici artış detayları ile anlatılıyor.
Batı insanının kendi refahını garantiye almak ve sanayi tesislerinin geleceğini kurtarmak için Afrika kıtasını nasıl haritadan silecek çapta virüslerin kıtaya enjekte ettiğini irkilerek okuyoruz. ABD ve Batı, maden yataklarını kesin bir şekilde garantiye almak için kimsenin gözünün yaşına bakmadan bir kıtayı virüslerle haritadan silebilir.
Peki maden rezervleri bakımından son yıllarda bütün dünya sömürgecilerinin göz diktiği Türkiye üzerinde nasıl ölümcül planlar hazırlandığını düşünebiliyor musunuz?