Önceki gün radyo programında 'Mevlana ve ölüm' üzerine konuşuyorduk. Güzel ufuklara doğru farklı bir yolculuk oldu. Hz. Mevlana'nın ölüm üzerine söylediği 'çarpıcı' sözlerden hareketle çıktığımız yolculuk, bizi medeniyetimizin köklerine kadar götürdü. Dedim ki kendi kendime bunu yazmalıyım.Bu yazı, kendime verdiğim bu sözün yerine getirilişidir anlayacağınız.Dedik ki, 'ölümü sevmek lazım'.Çoğumuz için ürkütücü bir ifade.Ölüm sevilir mi? Gelmesini hiç istemediğimiz bu bitiş haline hiç muhabbet beslenir mi?Bizim baktığımız yer burası. Ölümü bir son olarak gören, bir tükeniş, yok oluş olarak gören bakış açımız, bizi ister istemez ölümden uzaklaştırıyor. Bırakın sevmeyi bu şartlarda ölüm için tek düşüncemiz var; o da korkmak.İşte Mevlana burada girdi yolculuğumuza ve o manevi kapılar aralayan sözleriyle ölüm nasıl sevilirmiş bize gösteriverdi.İşte size o eşsiz ifadelerden bazıları:"Ey bengisu, senin aşk şerbetinden kim tattıysa ömrüne ömür katıldı. Ölüm geldi, beni kokladı, senin kokunu bende alınca, o günden beri ecel ümidini benden kesti"."Eğer öğüt dinlersen, iki üç gün çalışır çabalar ölmeden iki üç gün önce ölür gidersin. Dünya, birçok kocadan geri kalmış ihtiyar bir kadındır. İki üç gün bu çok ihtiyar kadınla düşüp kalkmasan ne olur!""Ben ölürsem sakın bana 'öldü' demeyin. Aslında ben ölü idim, dirildim, beni Dost aldı götürdü".Ecel günü aşkı bırakıp da korkudan can derdine düşen, cana bakan gözden, bıkmışı, usanmışım ben"."Ölüm tatlı geliyor bana, bu yurttan göçüşüm, kuşun kafesi bırakıp uçması gibi".Bu muhteşem ifadeler Hz. Mevlana'nın ölümle ilgili olarak söylediği sözlerden küçük bir kısmı. Deryaların gizli olduğu bu damlalar bize gösteriyor ki; ölüm bal gibi sevilir.Herkes bulunduğu yerden konuşur. Mevlana'nın bulunduğu yerde; ölüm korkusu yok. Aradaki bütün perdelerin kalktığı yerden konuşan Mevlana ölümü 'şeb-i arus' yani düğün gecesi olarak tarif ediyor. Zindandan kurtulup asıl hürriyete erme, Sevgililer Sevgilisine kavuşma hali olarak gördüğü ölümü arzuluyor. İşte bunları konuştuk bahsettiğim radyo programında. Tabii biraz daha genişçe, buradaki kısa bir özet. Sonra güzel bir şey oldu ve söz döndü dolaştı medeniyetimize geldi. Nasıl gelmesin?Bu medeniyeti oluşturan Hz. Mevlana gibi 'büyükler' var, yani ortada 'büyük' bir medeniyet var.İşte bu büyük medeniyetin 'şehir' kurarken dikkat ettiği hususları zikrederken güzel bir şey yakaladık.Neydi Müslüman Türkün kurduğu şehrin değişmezleri? Ya da şöyle söyleyelim; Türkler şehri şekillendirirken temele hangi unsurları koyarlardı?Sayalım:Su ile ilgili her şey (çeşme, sebil, köprü vs.), cami ve mezarlık.Evet bu üç şey bizim şehrimizin merkezinde bulunurdu bir zamanlar.Su 'hayatın sembolüydü'. Çeşmelerden akar, herkese yaşama sevinci verirdi. Ve paylaşılırdı. Hayat paylaşılırdı kısacası. Mezarlık asla gözden ırak değildi; şehrin veya şehri oluşturan mahallelerin tam ortasındaydı. Yani ölüm asla unutulmazdı. Hayatın en önemli gerçeği olarak hep göz önündeydi. Dolayısıyla ölüm korkulacak, ürkülecek bir son olarak değil, Mutlak Sevgiliye götüren bir binek olarak görülürdü. Kısacası, Hz. Mevlana gibiler sayesinde ölüm sevilirdi.Ve cami.Hayat (su) ile ölüm (mezarlık) arasındaki yolcunun sık sık uğradığı istasyon. Onun hayatta kalmasını sağlayan ve ölüme hazırlayan tedarik merkezi. Mutlak Sevgilinin tecelli ettiği muhteşem mekanlar. Eh bir de bunlara 'sanat' faktörünü eklerseniz, eşsiz Türk şehirlerinin sırrını daha iyi çözersiniz. Bu konular tabii ki buradaki birkaç cümleyle sınırlandırılamaz.Ama şunu söyleyebiliriz sanırım:Ölüm hakikaten sevilecek bir şeymiş.Öyle değil mi?
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018