"İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri"konulu toplantının toplanması ile dağılışı renkli görüntülere sahne oldu. Toplantının adı "Hükümetin Çöküş Döneminde Çırpınış Senaryoları"olsaydı daha anlamlı olabilirdi aslında.Hükümet içinde toplantıya ve toplananlara dair farklı bakış açıları başından beri vardı lakin bu farklılık hükümet etme adına bastırıldı. Bakanlarla milletvekilleri bu toplantının asıl gayesinin farklı olduğunu farklı kulvarda açıklamaya çalışırlarken hükümet birlik mesajı vermeye çabaladı.Toplantı bir üniversiteden diğer bir üniversiteye taşınırken İstanbul bölge idare mahkemesinin engelleme kararı havada kaldı.Adalet Bakanı tüyo vermiş, mahkemenin kararı Başbakanı kızdırmış, bakanlar demokratik söylevlere yönelmişlerdi.Yumurtalar atıldı, omletler yapıldı, domatesler fırlatıldı melemenler pişirildi.Türkiye'nin resmi tezi olarak öne sürdüğü ve Avrupa karşısında dile getirdiği "Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları" tarihçilere bırakılacaktı ne oldu peki?Toplananlar tarihçi olmayınca tarihi olayları yorumlamak da zor olmayacak mıydı?Bu toplantı neden daha önce değil de 3 Ekim tarihi yaklaşırken yapıldı?Toplantıya katılanların tarih konusunda bilgileri tam mıydı?Türkiye'de sözkonusu sözde iddia ile ilgili onca toplantı yapılırken ve iddialar bir bir çürütülürken Batı basını buna neden ilgi göstermiyordu peki?Yürütme ile yargı karşı karşıya gelmeden, getirilmeden müşterek bir zeminde toplantıya yön verilemez miydi?Hükümet iyiniyetli(!) görünmeye çabalasa da basiret sahibi olamadığını birkez daha gösterdi.Avrupa basınının konuyu ele alış tarzına baktığımızda ve onların kafalarında şekillenen düşüncelere kafa yorduğumuzda çok farklı kulvarda çok farklı beklentilerin dillendirilmeye başlandığı öngörüsünde bulunabilirsiniz"Türkiye artık yaptıklarıyla yüzleşiyor", "Türkler'in yaptığı Ermeni Soykırımını akademik kadrolar da onayladılar" , "Türkiye günah çıkarıyor" gibi sloganlarla Türkiye'nin dışarıya karşı eli kırılıyor.Verdiğiniz bir açık sizin açık denizde açık açık boğulmanıza neden oluyor.Türkiye'deki Kürt Sorunu(!)ndan sonra Ermeni Sözde iddialarının canlandırılması iyi bir amaca yorumlanabilir mi?Demokratik takılmak, ifade özgürlüğüne açılım vermek gibi ütopik yorumlar ve hükümet tasarrufları Türkiye'nin üniter yapısından parçalar kopmasına vesile oluyor, buna önayak olunuyor; bu durum etkili ve yetkililerce görülmüyor/görülmek istenmiyor.Amerika'nın demokrasiye ihtiyacı yok mu da Irak'taki katliamları akademik kürsülere taşımıyor? İngiltere'nin demokratik tartışmalara ihtiyacı yok mu da Müslümanlara yaptığı baskıları toplantılar halinde kamuya sunmuyor?Fransa Ermeniler'e muhtaç olduğu için mi Ermeni meselesini anıtlarla dile getiriyor? İtalyanlar neden Kuzey Afrika'daki tarihi cinayetlerini gündem etmiyorlar?Bazı ülkeler tarihi süreçte yaptıklarının üzerini örtme gayretine girmelerine karşın, Türkiye neden sanal kurgularla, yapmadıklarıyla, tam tersine mağdur olduğu bir konuda aksi görüşlerle sorgulanmaya çalışılıyor?Tartışmak, üniversitelerde karşıt da olsa tüm görüşlere yer vermek demokrasi ve düşünce hürriyeti adına elbette önemli.Türkiye bu kulvardan değerlendirilmiyor, bunlar birer vasıta olarak görülüp Türkiye'nin önüne set çekilmek isteniyor.Türkiye'ye kurşun sıkmak isteyenler ortadayken Türkiye ayağına mermi boşaltıyor.Türkiye'nin giyotinde kellesini almak isteyen o kadar kişi varkenTürkiye eline aldığı iple kendini asmaya çalışıyor.Atılan yumurtalar omlet, fırlatılan domatesler melemen olurken; bakalım daha neler olacak?Daha nelerle karşı karşıya kalacağız?
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005