Haftalık Fransız dergisi L'express'te, Denis Jeambar imzasıyla bir Türkiye analizi yapıldı.
Bu analiz, Avrupa aydınının gözündeki Türkiye'nin nasıl bir Türkiye olduğunu çok güzel ortaya koyuyor.
Hükümet ve muhalefet çevreleri "AB'nin her dediğini yaptık, başka şart koymamalı" diyedursun, emredilenleri ne kadar yerine getirseniz de Avrupa'nın sizi kendi bünyesine ait görmediğini de ortaya koyuyor analiz.
Denis Jeambar'ın yazısını kısaltarak aktaralım:
"Türkiye'deki kadın nüfusunun yarısı yani 17 milyondan fazlası fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. Türkiye'de güvenlik güçlerince kadınlara yönelik olarak kaygı verici boyutlarda şiddet uygulanıyor.
Türkiye dürüstlükte 77'inci ülke. Tunus 40, Fas 70'inci sırada.
Türkiye tüm konuşmalarıyla gerilim halindedir:
Barış kelimesi Avrupa'nın parolası, iken Türkiye, Kıbrıs'ın bir kesimini askeri işgal altında tutmaktadır. Ermenistan ile sınırını kapatmıştır. Acara Cumhuriyetinden dolayı Gürcistan'la, Kürt sorunundan dolayı Irak'la, Hatay sorunundan dolayı Suriye ile gerilim yaşamaktadır.
Türkiye, 1 Mayıs 2004 tarihinden beri Avrupa Birliği üyesi olan Kıbrıs'ı tanımamaktadır.
1974'te Kıbrıs'ın Kuzeyini işgal etmiş ve hala daha çekilememiştir. Bu durum 1989 öncesinde Berlin'i bölen duvara benzer bir duvardır. Türkiye'de Müslüman olmayan dini azınlıklar, tüzel kişilik, mülkiyet hakkı ve iç yönetim gibi konularda ciddi engellerle karşılaşmaktadırlar.
Türkiye hem AB'ye girmek istiyor, hem de 16 Haziran 2004'te İslam Konferansı Dışişleri Bakanları Toplantısına başkanlık etmiştir.
Türkiye, Turancılığın merkezidir. Orta Asya'nın derinlerine kadar uzanan ve 200 milyon kişinin konuştuğu dil olan Türkçe'nin merkezi Türkiye'dir.
Türkiye Ermenilere soykırım uyguladığını hala kabul etmemektedir." (L'express, 6-13 Aralık- 2004)
Girmek istediğimiz Avrupa Birliği'ne göre biz buyuz işte: Kadınları döven, polisi şiddet uygulayan, Kıbrıs'ı işgal altında tutan, komşularıyla sorunlu, hala 'Türk ve Müslüman olan', azınlıklara hak vermeyen bir ülkeyiz.
Hapishanelerde mahkumlara idrar içirten, en ağır psikolojik baskılara tabi tutan, Irak'ı işgal altında bulunduran Amerika'ya en büyük askeri desteği sağlayan, her gün Müslümanlara saldırı ve kundaklama eylemlerinde bulunulan Avrupa ise, medeniyetin ve özgürlüğün beşiği!
17 Aralık'ta yaşanacak büyük hayal kırıklığı ya da uzun bir zamana yayılacak sonuçsuz bir bekleme süreci yaşayacak olan Türk siyasetçileri, Avrupa'dan yiyecekleri kazığa hazırlıklı olsunlar.
Avrupa'nın gözünde "ne olduğumuzu" iyi ezberlesinler..