80'lerde evimize ilk defa giren siyah-beyaz televizyonumuz uzunca bir süre ağlatmıştı anne ve babamı...PKK'lı teröristler köy bastıkça, çocukları ve kadınları hunharca katlettikçe ve her Mehmetçik şehit oldukça, bu haberlerin onların bu yürek acısını ve gözyaşlarını arttırdırğını görürdüm.Aradan çok değil 20 küsur yıl geçince durumun nasıl da değiştiğini görmek açıkçası üzdü beni. Artık insanımız terör haberlerini film seyreder gibi izlemeye başladı maalesef..Nasıl olmuştu da 20 yıl önceki milli reflekslerimiz bu kadar törpülenmişti? Sanırım insanımız özgüvenini kaybetti artık. Ulusal meselelere duyarsızlaştı. Çünkü memleketi idare edenler ve vatanımızın birlik ve bütünlüğünün teminatı olan kurumlar, güçlü AB, güçlü ABD, güçsüz Türkiye kavramlarını hem kendileri yaşıyorlar, hem de insanımıza yaşatıyorlar.Sokaktaki bir çok insan artık ABD'nin süper güç olduğuna ve ne yaparsak yapalım bizimle alakalı bir çok meselede ABD'nin istediğinin olacağına inanıyor. İşin kötü tarafı iktidar dahil olmak üzere devletin bir çok makamı da artık buna inanıyor.Yine ekonomik zorluk içinde olan vatandaşımız iktidarın sunduğu AB havucu ile nası lda müreffeh bir hayat yaşayacağına inandırıldı uzun bir dönem..'Bizden bir şey olmaz' psikolojisi yaşatıldı insanımıza.ABD ve AB, güçlerini açıkça bize karşı deklere ettiler. Sizin iradeniz yoktur, sizi biz idare edeceğiz dediler.Devletin bir çok kademesine 'koltuk sevgisi' taşıyan ve bunun için ne gerekirse yapmaya hazır olan insanları getirmek için destek verdiler.AB ve ABD kendi çıkarları gereği politikalarını ciddiyetle uygularken, bizimkiler de 'koltuk merkezli' politikaları lay lay lom yaparak ve sürekli 'topu taca atarak' uyguladılar.Koltuk merkezli statükonun değişmesini istemediler. Ama artık top, 'taca' atılamayacak hale geldi. Çünkü senaryoyu yazıp oyunu başlatanlar şimdilerde son dakikaları oynatıyorlar. 'Koltuk merkezciler' de sürekli 'uzatma dakikaları' talep ediyorlar..Eğer oyun biterse koltuğun da, 'top'un da, 'taç'ın da kalmayacağını çok iyi biliyorlar. Top-taç olayı, şimdilerde 'aşağıdaki sakal-yukarıdaki bıyık' olayına dönüştü artık. Bunu yıllarca anlattık... Dinlemediler.Yukarıda anlattığım 'büyük fotoğraf'ın' son dakikaları meyanında küçük bir aktüel kesit anlatalım isterseniz;Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Afganistan'dan dönen birliğin karşılama töreninde bakınız ne diyor;"1. Türk Silahlı Kuvvetleri, halkı eski acılı günlere geri götürmeyi amaçlayan bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini kısıtlanmış yetkilerine rağmen özveriyle sürdürmektedir ve sürdürmeye devam edecektir. 2. Bu mücadele, Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer güvenlik kuvvetleri yanında, bütün halkımızın, yöneticilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının da iştirakiyle, topyekün bir tarzda yapıldığında daha etkileyici sonuçlar elde edilebilecektir. 3. Terör örgütlerinin en korktuğu şey, toplumun kendilerinden başka tamamının el ele, gönül gönüle bir karşı cephe oluşturmasıdır".Özkök Paşa, teröre karşı 'kısıtlanmış yetki'den Hükümeti kastediyor. Sınır ötesi harekatı bu kısıtlamadan dolayı yapamadıklarını anlatıyor. Hükümet ise bizzat Başbakanın ağzından 'bizim dış politikalarımız ABD politikaları eksenindedir' diyor. E ne olacak şimdi?Ayrıca Özkök Paşa, bu mücadelenin halkımızın, sivil toplum örgütlerinin ve yöneticilerimizin desteği ile yapılması gerektiğini anlatıyor.Sayın Özkök 'e soruyorum;Hangi halk? Milli refleksleri kaybolan, törpülenen ve 'bizden bir şey olmaz' psikolojisi yerleştirilmiş halk mı?Hangi sivil toplum örgütleri? Neredeyse tamamına yakını AB ve ABD fonlarıyla beslenen örgütlerle mi?Hangi yöneticiler? ABD-AB tarafından iktidar olması için desteklenen, 'Politikalarımız ABD eksenindedir' diyen ve TSK'nın yetkilerini bu anlayışla kısıtlayan yöneticilerle mi?Sayın Özkök, Ata'mızın dönemini hatırlayın. Kurtuluş Savaşına Ata'mızın ne kadar 'yalnız' başladığını hatırlayın. Sonra bu milletin ve askerinin gücünü, Çanakkale'deki 57. Alayı hatırlayın.Bir de, tezkere sürecinde elinize notlarınızı alıp 'Bu konuda Ordu Hükümetin yanındadır' şeklindeki beyanatınızı hatırlayın. Hükümetin yanında olma hakkınız varsa, demek ki 'yanında olmama hakkınız' da var. Lütfen artık bu hakkınızı kullanın. Yetkisizlikten şikayet etmeyin. Çünkü siz başkalarının değil, bu aziz milletin, bizim askerimizsiniz.Topu taca atmayın, çünkü maç bitiyor artık...
Yusuf Kırtorun / diğer yazıları
- ‘Ben okudum Atatürk tefsir etti’ / 30.05.2020
- Şeyhler, dervişler, müritler... / 23.01.2020
- Aref iranlı olmasaydı / 04.03.2011
- Paranız yoksa faturaları ödemeyin! / 22.07.2010
- Bırakın Baykal'ı, siz kendinizi düşünün / 15.05.2010
- İngiliz yapar, Haydar Hoca yapamaz / 18.03.2010
- İmam dua etti, gökten soykırım yağdı / 13.03.2010
- Bir zahmet biri izah etsin / 25.07.2009
- Korkunç bir durum / 05.06.2009
- Özür dilerim / 21.11.2008
- Şeyhler, dervişler, müritler... / 23.01.2020
- Aref iranlı olmasaydı / 04.03.2011
- Paranız yoksa faturaları ödemeyin! / 22.07.2010
- Bırakın Baykal'ı, siz kendinizi düşünün / 15.05.2010
- İngiliz yapar, Haydar Hoca yapamaz / 18.03.2010
- İmam dua etti, gökten soykırım yağdı / 13.03.2010
- Bir zahmet biri izah etsin / 25.07.2009
- Korkunç bir durum / 05.06.2009
- Özür dilerim / 21.11.2008