Ortadoğu politikası, AB, siyaset Prof. Dr. Haydar Baş hakkında-3

27 yıldan beri hocamızın yanında bulunma şerefini yaşıyorum. Hocamızın bugüne kadar yaptığı bütün tespitler doğru çıkmıştır. Bazı örnekler vermek istiyorum.
ORTADOĞU POLİTİKASI
1991 yılında ABD'nin körfez çıkartmasında hocamız "hedef Türkiye'nin bölünmesidir" demiştir. O yıllarda, İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de Kürt unsurların yaşadığını bunların kendi aralarında akraba olduğunu, bu unsurların birlikte yaşama arzusu olacağını ifade eder. İşte bölge üzerinde gözleri olan emperyalist güçlerin bunu kaşıyacağını anlatır. "Bölgemiz kaşınacak ve bu ülkelerin toprak bütünlükleri tehdit edilecek. O halde ülkemiz dış ve iç politikalarının bu esasa göre bina edilmesi gerekir" tespitini yapar. O günden bu güne Haydar hocamız her fırsatta bu tespitlerinin altını çizer. Geçen 21 yıl içerisinde gelinen noktaya bakalım. Bu dedikleri adım adım gerçekleşti. Sayın Başbakan Erdoğan ise Suriye'nin kuzeyindeki PKK/PYD'li son gelişmeleri,  sürpriz olarak değerlendiriyor. İşte karşınızda mukayesesi bile mümkün olmayan iki tablo. Bakın, Diyarbakır belediye başkanı Baydemir, "Yegâne yol bütün Ortadoğu coğrafyasında, Irak'ta olduğu gibi ya da benzeri İran'da da özerk Kürdistan olacaktır, Türkiye'de de özerk Kürdistan olacaktır, Suriye'ye de özerk Kürdistan olacaktır" derken adeta Haydar hocamızın 1991 yılında söylediklerini doğruluyor. Ülkemiz birlik ve bütünlüğünü kaybetmekte ve adım adım bölünmektedir. Güneydoğumuzdaki ve Ortadoğu'daki gelişmeler artık büyük İsrail'in bir adım öncesi olan Kürdistan devletinin adım adım kurulmakta olduğunu gösteriyor.    
AB
Batı'nın bizi AB'ye almasının hiç mümkün olmadığını 27 yıldan beri her fırsatta ifade eden hatta haykıran tek kişi var, o da Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Sayın Baş "Bizi bu birliğe almazlar. Batı bizi içine sindiremez. Bizim onlarla kan uyuşmazlığımız var. Batıyla medeniyet farklılığımız var" tespitlerini sıkça kamuoyunun gündemine getirmiştir. AB kapısında 50 yılı aşkın zamandan beri bekleyen ülkemiz siyaseti nelere mal olmuştur? AB üyelik vaadi ile sürekli olarak Türkiye'den tavizler almıştır. Devlet yapımızı, milletin kültürünü, yaşam tarzını ve toprak bütünlüğümüzü adım adım tahrip etmiştir.
Bütün bunlar olurken Sayın Prof. Dr. Haydar Baş yıllar öncesinden iki şey söyledi. Birincisi, 15 yıla kalmaz AB dağılır. (2003 Ocak ayında ilk defa söyledi). Bunun ilmi temellerini izah etti. AB devletlerinin para birliğine gitmekle senyoraj haklarını kaybettiklerini ifade etti.  Nüfuslarının yaşlandığını yer altı zenginliklerinin tükendiğini ifade etti. Geçen zaman yine hocamızı haklı çıkartmıştır. Birlik üyeleri teker teker ekonomik ve sosyal olarak çökme sürecine girmiştir. Bugün başta Almanya olmak üzere, üye devletler para birliğinden kaçmak için fırsat kollamaktadır. Netice olarak bu gün AB dağılma noktasına gelmiştir.
SİYASET
Hocamız, Türkiye'nin gidişatı karşısında vaziyetten görev çıkartarak siyasi arenada yerini almıştır. Bağımsız Türkiye Partisi, ilk defa çözüm endeksli ve milli politikalar izleyen bir parti olmuştur. Kurulduğu günden bu güne kadar seçim projeleri diğer partiler tarafından çalınarak kendi söylemleri olarak halka lanse edilmeye çalışılmıştır. Son genel seçimlerde (2011) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile görüştüğümüzde hocamızın projelerini aldıklarını ve niçin kimden aldıklarını sorduğumda, "IMF'den mi alacaktık tabi ki Haydar hocadan aldık" demiştir. CHP: Her aileye 600 TL maaş + Doğum ve çocuk desteği + aile sigortası vaadinde bulunmuştur. Diğer partiler 'sınavsız üniversite, aile maaşı, yoksulluk maaşı gibi sosyal devlet' vaatlerinde bulunmuştur.
Siyasette hocamız bir çığır açmıştır. Bu örneklerden birisi ise yaptığı tanımlamadır.  Türk siyasetine 2002 senesinde bir sınıflama kazandırmıştır. Var olan çok sayıda siyasi partileri, ulusalcı ve mandacı şeklinde ikiye ayırmıştır. AB, ABD, IMF, Dünya Bankası diyen partiler 'mandacı' ve bunların karşısında Ne AB, ne ABD, tam bağımsız Türkiye diyen 'ulusalcı milliyetçi' tek parti BTP demiştir. Zaman içerisinde bütün partilerin mandacılıkta birleştiğine şahit olduk. BTP ise ulusal ve milliyetçi olan tek parti kalmıştır.
Gelen siyasiler milletimizin dertlerine derman olamamıştır. Esnafın sanayicinin, çiftçinin, emeklinin, işçinin, memurun durumu içler acısıdır. Bir an önce Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın çözümüne hayati olarak ihtiyacımız vardır. Vatandaşın uyanmaması, basit menfaatlere aldanması telafisi mümkün olamayacak kayıplara yok açacaktır.
SONUÇ
Günümüzde yaşananlar, ahir zaman alametlerinden olan deccaliyet akımıdır. Hak batıl, batıl ise hak kabul edilecek. İşte bu zaman diliminde hem batılı deşifre edeceksiniz, hem de hakkı görecek, yaşayacak ve tebliğ edeceksiniz. Sizi yok etmek isteyen zihniyetlere ve güçlere karşı var olma mücadelesi vereceksiniz. Zorluk kat be kat artmıştır.
İşte böylesi bir zaman diliminde ekonomik, sosyal, siyasi ve inanç bakımından sorunlar söz konusudur.
1- Ekonomin tıkanan sistemine çare olacak 'Milli Ekonomi Modeli' tezini dünya kamuoyuna deklare etmiştir. Toplumun sosyal problemlerine çözüm olarak  'Sosyal devlet milli devlet' projesini toplumun istifadesine sunmuştur.
2- Toplumsal barış onunla düzene girmiştir. Ehl-i Beyt açılımı ile asırlardan beri süre gelen Alevi - Sünni çatışmasını ortadan kaldıracak bir çığır açmıştır. Toplumsal barış sadece ülkemiz için değil, bütün İslam coğrafyası için hayati öneme haizdir.
3- Dinlerarası diyalogun bir deccal fitnesi olduğunu ortaya koymuştur. İmanımızı, dini bütünlüğümüzü korumanın ve milli bütünlüğümüzü korumanın yegane yolu bu deccal akımına karşı mücadele ile mümkün olacaktır.
4- Hocamız Ehl-i Beyt gibi inanan, inandığı gibi yaşayan, yaşadıklarını anlatan örnek insandır. Örnek insan yetiştirmek hayatının temel gayelerindendir.
Son cümle olarak çağı okuyan, çağın sorunlarına çözüm üreten Prof. Dr. Haydar Baş çağın bilgesidir.