Osmangazi Köprüsü'nü inşa eden firma ile akıllara ziyan bir anlaşma yaptık. Dünyada eşi benzeri olmayan bir anlaşmaydı bu. Günde 40 bin araç geçiş garantisi verdik. Şu an köprüden günde ortalama 14 bin araç geçiyor. Geçmeyen 26 bin aracın parasını biz ödeyeceğiz. Yani yılda 1.4 milyar para ödeyeceğiz.
Hazinemiz, bu vahim anlaşmanın hatasını millete ödetiyor.
Köprünün maliyeti kadar parayı bir yılda, biz işletmeci firmaya ödeyeceğiz.
Şaka değil 1.4 milyar lira.
İnsan aldığı malın ya da gördüğü hizmetin bedelini öder. Ticaretin en temel kuralı bu. Almadığım malın ya da hizmetin bedelini niye ödeyeyim?
Geçmediğim köprünün parasını niye ödeyeyim?
Ama milletin umurunda değil.
Sanki bu para kendi cebinden çıkmıyor. Sanki bu para havadan iniyor.
Bu 1.4 milyar lira vergi olarak, zam olarak, köylüye verilmeyen tarımsal destek olarak, emeklinin maaşından kesinti olarak vatandaşa bir güzel yansıtılıyor.
Üstelik 22 yıl boyunca bu ödeme yapılacak!
Bu parayı vatandaş ödüyor.
Ama vatandaş efsunlaşmış bir halde. Vatandaş olacaksanız, yani vatana "daş" olacaksanız hakkınızı savunacaksınız, vatanın kuruşunun hesabını soracaksınız, soramazsanız vatandaşlık hakkını kullanmıyorsunuz demektir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde de aynı vahim hata var.
Köprüyü inşa eden firmaya günlük 135 bin geçiş garantisi verildi. Şu geçen araç sayısı 50 bin civarında. İşletmeci firmaya yıl sonu itibariyle ödenmesi gereken para 2.4 milyar lira.
Avrasya Tüneli'nin yapan firmaya 68 bin araç geçiş garantisi verdik. Bugün itibariyle günlük geçiş miktarı 20 bin. Yani 48 bin "geçmeyen" aracın parasını vatandaş cebinde ödüyor.
Yani "yabancı" firmalara yaptırdığımız 3 köprü de zararda. 3 köprünün zararını da vatandaş cebinden ödüyor.
Bu nasıl bir yatırım ve işletme mantığı ki vatandaş her gün bu hatalı yatırımlar yüzünden yabancılara para ödüyor?
Neden bu yatırımlar devreye girdikten sonra doğrudan devletin eline geçmedi?
Tamam, köprü de tünel de bir ihtiyaç ama bu yatırımlar "yabancı işletmecileri" ihya etmek için mi yapıldı?
Köprü'ye Osman Gazi adını verdik de Osman Gazi hayatta olsa idi "Bre densüzler! Niçün devleti böyle zarara uğratursuz! Niçün bu büyük zararu benim adımla anarsuz?" diye fırçalamaz mıydı?
Devleti zarara uğratmak Osman Gazi'ye ihanet değil de nedir?
Yavuz Sultan hayatta olsa idi aynı sitemde bulunmaz mıydı?
Üç büyük yatırımın üçü de yabancı sermayeyi ihya eden bir yatırım mantığı olarak karşımıza çıkıyor.
Cumhuriyet döneminin çok köklü kuruluşları olan Tekel'i, Seka'yı, Orüs'ü, Tüpraş'ı, Petkim'i Telekom'u, şeker fabrikalarını ve daha yüzlercesini "zarar ediyorlar, devletin zararına göz yumamayız" diye kelepir fiyata satanlar devleti büyük zarara uğratan "köprülerle" övünüyorlar.
Cumhuriyetin KİT'leri zarar dahi etse devlete vergi ödüyordu, istihdam sağlıyordu, ithalatı frenliyordu, piyasada denge unsuru görevi görüyordu.
Bu güzide kurumları "zarar ediyor" diye kapattınız "zarar rekoru" kıran köprülerle övünüyorsunuz.
Övünün bakalım.