AKP’nin elinde ne ölü rahat bırakılıyor ne de diri. Özal, ölümünden tam on dokuz yıl sonra mezarından, ailesinin izni ile çıkartılarak doku örnekleri alındı. Henüz Adli Tıp, raporun sonucunu kamuoyuna açıklanmadan, belli çevreler talep ettikleri sonucu basından duyurarak, emrivakilerini yapmış durumdalar. “Özal zehirlenmiş…”
Bundan sonra sıkıysa Adli Tıp farklı bir sonuç açıklasın, Başkanı Ergenekoncu mu ilan edilmez, derin yapılarla mı adı özdeşleştirilmez, her şey mümkün. Tabi Özal ailesi bu işlerin farkında mı değil mi, onu bilemeyiz, ancak bildiğim bir şey var o da Özal isminin ve cisminin kullanıldığı gerçeğidir.
İktidarın ölüleri kullanma geleneği yeni bir durum değil. Seçim günlerinde sıkça duyduğumuz, ölülerin oy kullanması hadiseleri hepimizin malumudur. Ne de olsa “iktidara giden her yol mubahtır!”
Merhum Özal’ın ölümü nerede kullanılıyor? sorusunun cevabına gelince: Yapılan tartışmalar ve konuşmaların içeriğine bakılınca anlaşılıyor.
İktidarın gazeteci vekili Şamil Tayyar “Özal yaşasaydı Türkiye Cumhuriyetinin ismini değiştirip Anadolu Cumhuriyeti yapacaktı. Irak’taki Kürt bölgesini de içine alacak şekilde yeni bir federatif yapı oluşturacaktı. Ama ömrü vefa etmedi, bu nedenle de öldürüldüğünü düşünüyorum” diyor.
Yani Şamil Bey’e göre Özal Türkiye Cumhuriyetini yıkacak biri imiş ömrü yetmemiş. İnsanın “iyi ki yetmemiş diyesi” geliyor ama Şamil Bey’e katılmak mümkün değil. Özal’ın siyasi hata ve yanlışları olmasına rağmen, asla devlet ve cumhuriyetle bir sorunu olmamıştır.
Bu olsa olsa Şamil Bey’in içinde bulunduğu siyasi partinin önüne hedef olarak konmuş BOP projesi olabilir. Ben ise Şamil Bey’in aksine, Özal’ın Türk Cumhuriyetlerine yaptıkları gezinin ertesinde öldürülmüş olmasından ötürü, batının Kürt devleti projesinde kullanılmayı reddettiği için de öldürülmüş olabileceğini düşünürüm.
Özal merhumun Kürt politikasında yaptığı yanlışlar olmasına rağmen, bu gün cumhuriyet ve devlet konusunda AKP gibi düşündüğünü asla kabul edemem. Yaşasaydı doğru veya yanlış kendine göre bir politika izlerdi, AKP’nin kabul ettiği BOP projesine karşı oluşumlar peşinde koşabilirdi.
AKP gibi kimse taşeron olamaz “yiğidi öldür hakkını yeme” demişler. On yıldır izledikleri politikalarla, değişim ve dönüşümlerle; milletin birliğini, vatanın bütünlüğünü tehdit eden icraatlarla kimse boy ölçüşemez.
Kimlik tartışmaları,”Kürt sorunu vardır” açıklamaları, ucu açık açılım politikaları ile millet arasına nifak sokulmuş adeta bölünmenin arifesine gelinmiştir. Millet; anayasayla mı, başkanlık sistemiyle mi, yoksa her ikisiyle mi bölüneceğini açık seçik konuşur olmuştur.
Terörle mücadelede iktidar tarafından başarısızlık kabul edilmiş, millet ise, “Madem dünyada sistem bu, verilmesi gereken haklar ve topraklar varmış, otuz yıldır mücadele ettik netice alamadık, bari verip kurtulalım” noktasına bilerek getirilmiştir.
Hâlbuki AKP’den önce terör bitmişti. Sonra teröre hak verilip, masaya oturulunca bugünkü seviyesine çıkmıştır. İşte iktidara, dış odaklar tarafından tanınan sürenin sonuna gelindiğinden ötürü, Özal’a sarıldılar. Aslında kamuoyunu buna büyük ölçüde hazırladılar ama şayet buna karşı çıkanlar olursa Özal’ın ölümü ile ilişkilendirilip susturulacaklar.
Halka bu işte yalnız olmadıklarını, Özal’ın da çok önemli “büyük devlet olma” projesinde öldürüldüğü anlatılarak, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Büyük Türkiye projesi olarak yutturulacaktır. Tıpkı açılım adı altında terörün altına serilen devletin, barış ve kardeşlik projesi olarak yutturulması gibi…
Özal merhum zehirlendi mi bilmiyoruz ama millet zehirlendi.
Panzehiri ise cumhuriyete ve vatanın bütünlüğüne sahip çıkmaktır. Sağcısı, solcusu, Alevisi, Sünnisi, askeri ve sivili tek yürek ve tek bilek olmalıyız.
Çünkü bu vatan hepimizin…