Ülkemizde yaşayanların temel ihtiyaçlarını karşılamak hayat standartlarını yükselmek ve yaşamdan umut duymalarını sağlamak için onları her manada karanlıktan kurtarmak gerekir.
Biz bugün karanlığın yok edilmesi gerekli olan bir araçtan bahis edeceğiz oda elektrik!
Ülkemizin ihtiyaç duyduğu elektriği üretmek amacıyla bugüne kadar kurulmuş olan santrallere ilave olarak yenileri tekrar gündemde. Fakat yeni santrallerin tamamına yakını ithal ham maddeye dayalı olarak planlanmaktadır. Bunun yanında ülkemizin doğal kaynağı kömüre dayalı termik santraller ise bir bir kapatılmaya çalışılmaktadır. Bunun en bariz örneği bu hafta basınımıza konu olan Yatağan Termik Santralledir. Bu santralimizin havayı kirlettiği, yansımadan oluşan kükürtdioksitten akciğer veremine yakalananlar olduğu bahis konusu edilmektedir. Peki hiç kimse bu santrelin iyileştirilmesinden, desilfülazasyon tesislerinin kurulmasından bahis etmektedir. Yıllarca hizmet vermiş ve daha uzun yıllar çalışabilecek tesisin iyileştirilme maliyeti yanında, yeni kurulacak santrellerin maliyet hesabı karşılaştırılmamaktadır. Neden?
Geçtiğimiz ay meclisimizden geçen yeni doğalgaz yasası ile memlekitimiz yurtdışı yatırımcıları için çok önemli bir Pazar haline gelmiştir. Bugüne kadar Botaş şirketi tarafından ithalatı yapılan ve yurt içine pazarlanan doğalgaz, bundan böyle yabancı şirketler tarfından da ülkemize getirelebilecek ve yurt içinde de satışı yapılabilecektir.
Yine bugüne kadar ilgili illerin belediyeleri tarafından kurulmuş olan şirketler vasıtasıyla istenilen şehirde doğalgaz dağıtım hizmetleri, yabancı firmalar tarafından da işletilebilecektir.
Doğalgaz da ülkemize ithal edilen 60 milyar m3 ve bunun taşınması için yaptırılan dağıtım boru hatları ve bunlar için yapılmış olan yatırımlar bir yana, şehirlerde yaşayan insanlarımız, yabancı menşeili şirketlerin insafına terk edilecektir. Bu sebeple ilgili kanunda belediyelerimize verilecek % 10-20'lik paylar bu işletmenin kontrolüne yetmeyecektir. Bu meselenin üzerinde tetkike tekrar ihtiyaç vardır.
Özelleştirme muhakkak önemli, ama bu ad altında devletin tamamen kontrolünden çıkan ve keyfe kader uygulamalara sebep olmak her halde kabul edilemez.
Bu konuda ilgili konuya haftaya tekrar devam edeceğiz. Aydınlık günler dileğimle.
Biz bugün karanlığın yok edilmesi gerekli olan bir araçtan bahis edeceğiz oda elektrik!
Ülkemizin ihtiyaç duyduğu elektriği üretmek amacıyla bugüne kadar kurulmuş olan santrallere ilave olarak yenileri tekrar gündemde. Fakat yeni santrallerin tamamına yakını ithal ham maddeye dayalı olarak planlanmaktadır. Bunun yanında ülkemizin doğal kaynağı kömüre dayalı termik santraller ise bir bir kapatılmaya çalışılmaktadır. Bunun en bariz örneği bu hafta basınımıza konu olan Yatağan Termik Santralledir. Bu santralimizin havayı kirlettiği, yansımadan oluşan kükürtdioksitten akciğer veremine yakalananlar olduğu bahis konusu edilmektedir. Peki hiç kimse bu santrelin iyileştirilmesinden, desilfülazasyon tesislerinin kurulmasından bahis etmektedir. Yıllarca hizmet vermiş ve daha uzun yıllar çalışabilecek tesisin iyileştirilme maliyeti yanında, yeni kurulacak santrellerin maliyet hesabı karşılaştırılmamaktadır. Neden?
Geçtiğimiz ay meclisimizden geçen yeni doğalgaz yasası ile memlekitimiz yurtdışı yatırımcıları için çok önemli bir Pazar haline gelmiştir. Bugüne kadar Botaş şirketi tarafından ithalatı yapılan ve yurt içine pazarlanan doğalgaz, bundan böyle yabancı şirketler tarfından da ülkemize getirelebilecek ve yurt içinde de satışı yapılabilecektir.
Yine bugüne kadar ilgili illerin belediyeleri tarafından kurulmuş olan şirketler vasıtasıyla istenilen şehirde doğalgaz dağıtım hizmetleri, yabancı firmalar tarafından da işletilebilecektir.
Doğalgaz da ülkemize ithal edilen 60 milyar m3 ve bunun taşınması için yaptırılan dağıtım boru hatları ve bunlar için yapılmış olan yatırımlar bir yana, şehirlerde yaşayan insanlarımız, yabancı menşeili şirketlerin insafına terk edilecektir. Bu sebeple ilgili kanunda belediyelerimize verilecek % 10-20'lik paylar bu işletmenin kontrolüne yetmeyecektir. Bu meselenin üzerinde tetkike tekrar ihtiyaç vardır.
Özelleştirme muhakkak önemli, ama bu ad altında devletin tamamen kontrolünden çıkan ve keyfe kader uygulamalara sebep olmak her halde kabul edilemez.
Bu konuda ilgili konuya haftaya tekrar devam edeceğiz. Aydınlık günler dileğimle.
Fuat Şengül / diğer yazıları
- En önemli katığımız ekmek / 13.07.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023