KÖŞK, Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemin jokeri, bütün konular 'Köşk'e akıyor, Erdoğan karşıtı 'OLMAYACAAAK-YAPTIRMAYACA?IZ' korosundan bazıları var ki... PES. Güya demokrasiyi korumak adına inanılmaz etik ötesi -zorlama senaryolar üereterek dinamikleri etkilemeye çalışırlar iken diğer yanda ise Erdoğancı 'OLACAAK işteci' malum takımın 'karşı salvoları...' Olan da ortada kalan 'biz mağdur vatandaşa' oluyor. R.T.E'nin Köşk yolunu kesme senaryolarının içinde şu günlerde en fazla rağbet gören (anlatan Ankara'da siyasetin nabzını çok iyi tutan değerli bir politikacı dostum) '100 milyon dolar 100 vekil' başlıklı olan plan; yaklaşık son bir yıldır 'çekirdek kadrosu' emekli memurlardan (bu memurlar yıldızlı mı yıldızsız mı tahmin edin ve de bunlarla ortak hareket eden bir de -medya patroncuğu -olduğu söyleniyor) mütevveli bu ekip bütün kaynaklarını hareketlendirip 100 milyon dolar aramaya başlamışlar, son aylarda Ankara'da bazı çevrelerdeki parola bu; 100 milyon dolar 100 AKP'li vekil.' İddialara bakılırsa malum ekip 100 milyon dolar değil ama istedikleri bütçenin büyük miktarını umulmadık bir 'buluş'la karşılamışlar, Nisana kadar yol testindeymişiz. İnanılmaz iddialar değil mi ey demokrasi sever okur.Evet, bu kadar kulis yeter. Şimdi 'gündemin gerçek' maddelerinden önemli - hayati bir gelişmeden haberdar etmek istiyorum sizi, geçtiğimiz gün okudum, kaleme alan (Önce Vatan gazetesinde) Mehmet Z. Öztürk Bey, satışa çıkardığımız yavruvatan Kıbrıs'ta kapalı kapılar ardında gözden kaçırılan bir konuya 'MARAŞ'taki 80 milyar dolar değerindeki sahipsiz-adeta İngilizlere bıraktığımız Türk vakıf arazilerine dikkat çekiyor, aktarıyorum;KIBRIS'TA VAKIF DOSYASINA DİKKAT 'Kıbrıs'ta bugüne kadar yapılan bariz hatalar, verilen tavizler Kıbrıs adına var-yok olma sürecini hızlandırmaktadır. En bariz örnek Kıbrıs vakıfları, Maraş bölgesi ve Rumların açtığı mahkemelerle ilgili olarak yaşanmaktadır. Birkaç gün önce Abdullah Paşa Vakfı'nın vârislerinden olan bir arkadaşım ile görüştüm. Aynı konuyu kendisiyle 3 yıl önce yine konuşmuştuk, o zamanla bugün arasında durum hiç değişmemiş, vârisler ve vakfın mütevellileri konuyla ilgili muhatap bulamadıklarından yakınıyorlar. Abdullah Paşa Vakfı 60.000 Kıbrıs dönümü (80.000 dönüm veya 80 milyon metrekare Türk ölçülerine göre) toprağa sahip. Bu topraklar Magosa ve Maraş'ın tümü Larnaka'nın da büyük bir bölümünü kapsıyor. Biz hâlâ Maraş'ı Rumlara vermekten bahsediyoruz. Bu konunun aydınlatılması gereken tarafları var. Aslında 1986 yılında vakıf bu arazilerini geri alması gerekiyorken alamamış. Abdullah Paşa Vakfı, 1761 yılında Halep Beylerbeyi iken Abdullah Paşa tarafından kurulmuş. Vakıf 1937 yılında arazilerini yıllığı 1 küp altın olmak üzere 49 küp altın karşılığında İngilizlere kiralamış. Buna göre kira süresi bitimi 1986. İngilizler bu araziyi kiraladıktan sonra çeşitli entrika ve oyun ile tapuları şahıslar üzerine geçirmeye başlamış. 1974 Kıbrıs harekatı ile bu oyun son bulmuş.Mira Senides Arestis adlı bir Rum 1998 yılında, 1974'ten önce sahibi olduğu mülkle ilgili olarak Türkiye aleyhine AİHM'de dava açıyor. 22 Aralık 2005 AİHM kararında; Türkiye, söz konusu mülkün Türk vakıflarına ait olduğunu iddia ediyor fakat 14 Mart 2005'te reddedilen bu iddiasına karşın, Türkiye'ye verilen süre içinde yeni bir kanıt ortaya koymadığı belirtiliyor. Buna karşılık olarak Gazi Magosa Mahkemesi 27 Aralık 2005'te bir tespit kararı veriyor. Bu kararda tapu kayıtlarına göre davacı Rum'un hak iddia ettiği mülk Abdullah Paşa Vakfı arazileri üzerinde olduğu belgeleniyor. AİHM kararında Mira Senides Arestis'in hâlâ mülkünün sahibi olarak görülmesi gerektiği belirtildi. Mahkeme, Türkiye'nin tazminat ödemesi istemedi ama davacının mahkeme masraflarını karşılamak üzere 65 bin Euro ödemesini talep etti. KKTC sınırları içerisinde sadece Abdullah Paşa Vakfı yok. Lala Mustafa Paşa Vakfı da Kıbrıs'ta önemli toprak parçasına sahip olan bir vakıftır. Hemen günümüze gelelim. ABD bir süre öncesine kadar Kıbrıs'ta üs bölgesi ve liman istiyordu. İngilizler, AB'nin son dönemdeki tavrını onaylamıyor, Türkiye'den yana tavır alıyor. Kıbrıs'ta vakıf mallarının yağmalanmasına göz yumuluyor. Burada bilmediğimiz bir oyun mu dönüyor?'Sahip çıkalım...