Birilerinin, peygamberin hayatı diye ortaya koyduğu ölçüye baktığınız zaman, hiç gülmeyen, hep somurtan, insanlarla hiç şakalaşmayan bir peygamber tipi önümüze çıkar. İlk bakışta böylesi bir kanaatin oluşması da normaldir. Zira öyle büyük bir şahsın gülmesi, eğlenmesi, insanlarla şakalaşması, espri yapması mümkün mü?
Mümkün hem de bal gibi mümkün. Hz.Mevlana'ya ait bu konuda çok veciz bir sözden bahsedilir: "Bir insanın 'urûcu/miracı' ne kadar yüce ise inişi de o nispette büyük olur." Yani bir insan manen ne kadar yüce ise madden, insanlar arasına karışması o ölçüde yüce ve kuşatıcı olur. Sahip olduğu manevi makam ona rol yapma ihtiyacını hissettirmez. "İnsanlar bana gereğince hürmet ve saygı göstermezlerse ben ne yaparım, bunun için de rolümü çok iyi yapmam lazım" gibi bir derdi olmaz.
Birçoklarımız gibi ben de merak ederdim; "Acaba Hz. Peygamber şakalaşır mıydı?"
Şunu öncelikle ifade edelim ki, Cenab-ı peygamber (as)'ın hayatında şakaya bolca yer vardır. Bu düşünceyi teyit babından Hz. Enes (ra) şöyle buyurur: "Resulullah, çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanı idi."
Hz. Peygamber (as) şaka/latife yaparken belli ölçülere riayet ederdi.
a- Şaka bile olsa sadece doğruyu söylerdi.
b- Şaka da olsa, gereksiz yerde münakaşa etmezdi.
c- İnsanları korkutmazdı.
d- Alay ederek şakalaşmazdı.
Hz. Peygamber gibi, O'nun engin müsamahasından bir örneği olsa gerek, sahabe de şaka/latife yapardı.
Bunun birçok misalinden en dikkat çekenlerden bir de Hz. Nuayman (ra)'dır. Bu sahabe Resulullah ile bile şakalaşmıştı: Medine'ye iyi veya yeni bir şey geldiği zaman onu veresiye satın alır ve Resulullah (as)'a hediye ederdi. Borcunu ödeme zamanı gelince ödeyemezdi. Alacaklıyı alıp Hz. Peygambere götürür ve "Ya Resulullah ben bir vakit sana bir şey hediye etmiştim onun parasını bu adama öde" derdi. Resulullah da: "Sen onu bana hediye etmiştin ama" deyince şöyle derdi: "Bu güzel şeyi sana laik görmüştüm, ama param yok ne yapayım."
Resulullah alacaklının parasını öderdi ama Nuayman'a hiç kızmazdı. Hatta bu sahabeyi ne zaman görse kendisini gülmekten alamazdı. Bu sahabenin bir sefer esnasında kendisini kızdıran sahabe "Süveybit"i kölem diye satması da onun meşhur şakalarındandır.
*Hz. Enes (ra)'dan: Bir adam Resulullah'a: "Ey Allah'ın resulü beni bir deveye bindir" dedi. Resulullah (as) da ona: "Seni bir devenin yavrusuna bindireceğim" dedi. Adam: "Ey Allah'ın resulü ben deve yavrusunu ve yapayım (ona binilmez ki) deyince." Resulullah (bütün develerin bir başka devenin yavrusu olduğunu kastederek.): "Yoksa deveyi bir başka şey mi doğurdu" buyurdu.
*Enes (ra)'dan: Resulullah (as) kendisine "Ya Zü'l Üzüneyn" yani "ey iki kulaklı" diye hitap eder, kedisiyle şakalaşırdı.
*Ensar'dan mizahçı bir zat vardı. (Bir gün yanındakilerle şakalaşırken) Resulullah elindeki çubuğu şaka yollu böğrüne dürttü. Bunun üzerine adam: "Ya Resulellah canımı acıttın, kısas istiyorum" dedi. Resulüllah bunun üzerine: "Haydi kısasını yap" buyurdu. Adam: "Sizin üzerinizde gömlek var, oysa benim üzerimde gömlek yoktu. Gömleğinizi çıkarın" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber gömleğini çıkarıp böğrünü açtı. Adam Resulullah (as)'ı kucaklayıp böğrünü öpmeye başladı ve: "Ben bunu arzu etmiştim ey Allah'ın resulü" dedi.
Bu misalleri çoğalmak mümkün. Salat ve selamların binlercesi O yüce peygambere olsun.
Mümkün hem de bal gibi mümkün. Hz.Mevlana'ya ait bu konuda çok veciz bir sözden bahsedilir: "Bir insanın 'urûcu/miracı' ne kadar yüce ise inişi de o nispette büyük olur." Yani bir insan manen ne kadar yüce ise madden, insanlar arasına karışması o ölçüde yüce ve kuşatıcı olur. Sahip olduğu manevi makam ona rol yapma ihtiyacını hissettirmez. "İnsanlar bana gereğince hürmet ve saygı göstermezlerse ben ne yaparım, bunun için de rolümü çok iyi yapmam lazım" gibi bir derdi olmaz.
Birçoklarımız gibi ben de merak ederdim; "Acaba Hz. Peygamber şakalaşır mıydı?"
Şunu öncelikle ifade edelim ki, Cenab-ı peygamber (as)'ın hayatında şakaya bolca yer vardır. Bu düşünceyi teyit babından Hz. Enes (ra) şöyle buyurur: "Resulullah, çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanı idi."
Hz. Peygamber (as) şaka/latife yaparken belli ölçülere riayet ederdi.
a- Şaka bile olsa sadece doğruyu söylerdi.
b- Şaka da olsa, gereksiz yerde münakaşa etmezdi.
c- İnsanları korkutmazdı.
d- Alay ederek şakalaşmazdı.
Hz. Peygamber gibi, O'nun engin müsamahasından bir örneği olsa gerek, sahabe de şaka/latife yapardı.
Bunun birçok misalinden en dikkat çekenlerden bir de Hz. Nuayman (ra)'dır. Bu sahabe Resulullah ile bile şakalaşmıştı: Medine'ye iyi veya yeni bir şey geldiği zaman onu veresiye satın alır ve Resulullah (as)'a hediye ederdi. Borcunu ödeme zamanı gelince ödeyemezdi. Alacaklıyı alıp Hz. Peygambere götürür ve "Ya Resulullah ben bir vakit sana bir şey hediye etmiştim onun parasını bu adama öde" derdi. Resulullah da: "Sen onu bana hediye etmiştin ama" deyince şöyle derdi: "Bu güzel şeyi sana laik görmüştüm, ama param yok ne yapayım."
Resulullah alacaklının parasını öderdi ama Nuayman'a hiç kızmazdı. Hatta bu sahabeyi ne zaman görse kendisini gülmekten alamazdı. Bu sahabenin bir sefer esnasında kendisini kızdıran sahabe "Süveybit"i kölem diye satması da onun meşhur şakalarındandır.
*Hz. Enes (ra)'dan: Bir adam Resulullah'a: "Ey Allah'ın resulü beni bir deveye bindir" dedi. Resulullah (as) da ona: "Seni bir devenin yavrusuna bindireceğim" dedi. Adam: "Ey Allah'ın resulü ben deve yavrusunu ve yapayım (ona binilmez ki) deyince." Resulullah (bütün develerin bir başka devenin yavrusu olduğunu kastederek.): "Yoksa deveyi bir başka şey mi doğurdu" buyurdu.
*Enes (ra)'dan: Resulullah (as) kendisine "Ya Zü'l Üzüneyn" yani "ey iki kulaklı" diye hitap eder, kedisiyle şakalaşırdı.
*Ensar'dan mizahçı bir zat vardı. (Bir gün yanındakilerle şakalaşırken) Resulullah elindeki çubuğu şaka yollu böğrüne dürttü. Bunun üzerine adam: "Ya Resulellah canımı acıttın, kısas istiyorum" dedi. Resulüllah bunun üzerine: "Haydi kısasını yap" buyurdu. Adam: "Sizin üzerinizde gömlek var, oysa benim üzerimde gömlek yoktu. Gömleğinizi çıkarın" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber gömleğini çıkarıp böğrünü açtı. Adam Resulullah (as)'ı kucaklayıp böğrünü öpmeye başladı ve: "Ben bunu arzu etmiştim ey Allah'ın resulü" dedi.
Bu misalleri çoğalmak mümkün. Salat ve selamların binlercesi O yüce peygambere olsun.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024