logo
18 NİSAN 2024

Peygamberin gölgesinde Müslüman-Türkün Medine müdafaası -2-

07.09.2010 00:00:00


"ESARET GÖMLE?İ GİYMEYİZ""Esaret ekmeği bizim boğazımızdan geçmez..! Medine kalesinden Al Sancağı bana kendi elimle indirtemezsiniz" diyen Fahrettin Paşa; İngilizlere ve Şerif Hüseyin emrindeki işbirlikçi bedevîlere asla teslim olmayacaklarını haykırıyorduİngilizler ile bedevilere teslim olmaktansa, müdafaa ettiği yerleri havaya uçurarak canını feda edeceğine dair yemin eden Fahrettin Paşa, "Esaret ekmeği bizim boğazımızdan geçmez..! Eğer boşaltacaksanız, Medine'ye başka bir kumandan gönderiniz. Medine kalesinden Al Sancağı bana kendi elimle indirtemezsiniz" diyerek mücadelesini sürdürüyor, askerlerin çoğunun hasta olmasına; cephane, ilaç ve giyecek stoklarının bitmesine rağmen canla başla müdafaasına devam ediyordu.

"Ravza-i Mutahhara'yı asker temizliyor. Siperlere o bakıyor. Ezanı, tabur hafızları okuyor"

30 Kasım 1918 tarihli Akşam Gazetesi'nde Falih Rıfkı imzasıyla "Medine Kahramanına", başlıklı şu yazıyı gelin birlikte okuyalım:"Hakikaten kaç gündür sizi merak ediyorum. Şimdi siz neredesiniz? İskorpitten dişleri, çeneleri kopan askeriniz nerede?... Bilmem hangi ümitle siz, Medine'nin müdafaasını kabul ettiniz? O zaman buna daha fazla müslümanlığınızdan başka bir sebep görememiştik. Şam'dan Medine'ye kadar bütün demiryolunun etrafına mümkün olduğu kadar asker yetiştirdiler.Çölün insanı nasıl kaybettiğini ve büyük şehirlerde parlak bir renk gibi gözlere çarpan adetlerin çöllerde nasıl kolayca yok oluverdiğini bilirim.Bu asker de öyle oldu. Raylar bombalarla atıldı, bir yıkılışın tamiri günlerce sürdü. Lokomotifler oduna muhtaçtı. Eğer trenler doğru dürüst işlerse yalnız Suriye'nin bütün ağaçlarını değil, şehirlerin bütün ahşap evlerini, eşyasını da yakmak lazım gelirdi. Trenler gittikçe yavaş yürüdü. Üç gün üç gece süren yol bazen bir ay devam etti. Bir gün karargahımıza gelen genç zabitlerden birine' - Fahri Paşa ne yapıyor?' dedim. Şöyle anlattı:' - Hiç? Birkaç siper? Bir avuç asker? Etrafta Faysal'ın hecinleri, aşiretler, kabileler, Fransız ve İngiliz zabitleri var. Su içen, yemek yiyen bütün faydasız ahaliyi Şam'a gönderdik. Ravza-i Mutahhara'yı asker temizliyor. Siperlere o bakıyor. Ezanı, tabur hafızları okuyor. Siperlerin kısım kısım haftada bir izinleri vardır. Fahri Paşa bunları evvela Medine'nin küçük bahçesine götürür ve Karagöz seyrettirir. Eğer bazı sözleri varsa, Karagöz vasıtasayla bu düşüncelerini askerine bildirir. Zira, anlaşılıyor ki, bu köylüler Karagözün sözüne gazetelerden, beyannamelerden, nutuklardan ziyade inanıyorlar. Eğlence bittikten sonra Fahri Paşa, askerlerini, Ravza-i Mutahhara'da merkadın içine götürür. Beraberce hizmet-i Nebeviyyeyi yaparlar, sonra da hepsini birer birer alınlarından öperek siperlerine yerleştirir'?Bütün kuvvetleri çektiler. Size bir avuç kahraman bıraktılar. Ve işte bugüne kadar hepsi, bu feda edilmiş insanlarla mukaddes şehrimizi müdafaa ediyorsunuz.Cephe bozuldu. Galiçya'da öldürülecek on binden fazla Türk bulan biz, Kudüs'e dört binden fazla asker veremedik. Filistin'de, Suriye'de şehirler bizden günler gibi arka arkaya ayrıldı. Demiryolu mahvoldu. Kabileler, aşiretler bütün cephanesiz, yalnız başınıza kaldınız. Mütareke haberini ve teslim olmanız emrini ihtimal biz size, İngiliz kabloları vasıtasıyla bildirebildik.

"Siz, askerlerinizle Plevne kahramanlarısınız"

Askerleriniz şimdi hangi hastanelerde yatıyor? Siz daha ne kadar ihtiyarladınız? Eğer bizden haber sorarsanız, denizlerimizde İngiliz ve Fransız gemileri var. Karamızda, 324 (1908) Temmuzuyla 31 Mart arasında veda ettiğimiz politika gürültüsüyle yaşıyoruz. Şimdi işimiz o kadar çok ki, sizden, kahramanlarımızdan, çöllerden ve mamurelerden bahsedemeyiz!Zannım hâlâ devam ediyor. Siz, askerlerinizle Plevne kahramanlarısınız. O kahramanlar ki, bizi Avrupa'nın kalbine yerleştirdiler.Biz, bu arada, 324 (1908) kahramanlarıyız. O kahramanlar ki, kendimizi Avrupa'nın bir toprak parçası üzerinde on sene tutamadık!".Yarın: "Arap isyanınınasıl sebebi neydi?"Osmanlı'yı içten parçalamak için misyoner-ajanları kullandılar Yıllardır dünyanın en problemli bölgelerinden biri olma özelliğini sürdüren Ortadoğu'nun, sorunlarının kökü 200 yıl öncesine kadar iner. Meselenin temelinde başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki hesapları yatmaktadır. Bilhassa İngiltere Osmanlı Devleti üzerinde çok girift hesapları olan bir devlettir. Bu maksada yönelik olarak İngiltere 17. yy. ortalarından itibaren Ortadoğu'ya çok sayıda ajan-misyoner göndermiştir. Bu misyonerlerin iki gayesi vardı. Birincisi Osmanlı'yı yıkmak, diğeri Müslüman halkları Hıristiyanlaştırmak.Misyoner-ajalar bu gayeyigerçekleştirmek için:1. "Merkezî otoriteyi tesis eden tasavvuf kurumunu",2. "İslam"ı ve "Kur'an"ı tahrif edebilmek için hadislerin kaynakları konusunda ihtilaf çıkararak hadis müessesini ve peygamberin sünnetini tahrife yöneldiler.Nitekim 1710 yılında İngilizler tarafından ajan-misyoner olarak İstanbul'a gönderilen "Humpher", Müslümanlar arasında,& "Renk ayırımını"& "Kabile ihtilaflarını"& "Arazi ihtilaflarını"& "Dinî ihtilafları"& "Kavmiyetçilik" akımlarını tutuşturmakla görevlendirilmiştir.Zira Osmanlı'yı yok etmenin yani millî birliğini bozmanın yolu dinî birliği ve din müessesini çökertmekten geçmekteydi... Bunu gayet iyi bilen İngilizler, hedeflerini gerçekleştirmek için Osmanlı hâkimiyeti altındaki beldelere özellikle Ortadoğu ve başkent İstanbul'a yüzlerce ajan-misyoner gönderdiler. Bunların bazıları "Humpher", "Lawrance", "Wayt", "Francis E. P. Botta"dır. Bu ajanlar devamlı surette o dönemde Ortadoğu'yu hakimiyeti altında bulunduran Osmanlı'yı sömürücü kendilerini ise kurtarıcı olarak lanse ediyorlardı.Bu misyonerler ayrıca Osmanlı Devleti'nin İslam medeniyetini gerilettiğini, kısırlaştırdığını iddia ediyor ve devamlı olarak Arapları Türklere, Türkleri de Araplara kötülüyorlardı. Ve hatta Osmanlı Devleti'yle anlaşma yapmak üzere olan Yemenli Şeyh Hasan'a, Fransız ajanı Botta, Türklere güvenmemesi gerektiğini telkin etmiş ancak telkinlerinin etkili olmadığından da yakınmıştır.Misyonerlerin en önemli taktiklerinden biri de gittikleri ülkelerin halkının kıyafetiyle dolaşmak ve bu surette dikkatleri çekmemekti. Suriye'ye gönderilen bir misyoner bu konuda şöyle demektedir: "Şam'a varınca sırtımdaki redingotu attım ve bir Arap gibi giyindim. Arap gibi yaşıyor ve onlar gibi yiyip içiyordum. Arabın nasıl düşündüğünü biliyor ve ona göre hareket ediyordum. İşte seyahat edilmesi ve araştırma yapılması son derece zor olan bu ülkelerde başarılı olanın sırrı budur."'Bu ülkelerde başarılı olmak' ifadesiyle kastedilen, bu bölgelerdeki Müslüman halkın arasına sızıp onların hadis ve sünnete, dört mezhebe ve tasavvuf kurumuna olan bağlılık ve itikatlarını çökertmek suretiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun bu bölgelerdeki hâkimiyetini ortadan kaldırmak ve buraları İngiliz sömürgesi haline getirip, halkı Hıristiyanlaştırmaktır. (Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Yay., s.7880).
 
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
Cari işlemler 3.2 milyar dolar açık verdi
Temel neden: Altın ve enerji ithalatı
İhracatta 'miktar' arttı, 'değer' düştü
Emeğimiz daha ucuza gidiyor!
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
'Almanya bizi kıskanıyor mu' dediniz?
Türkiye enflasyonda Nijerya'yı ikiye katladı
CHP parlamenter sistem hedefinden vaz mı geçti?
Yeni anayasada kritik düğüm
3 kişi gözaltına alındı
İşletme belgesi iptal edildi
'Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar'
CHP'ye seçim mesajı
TFF Başkanlığı için ilk aday çıktı
"Söz veriyoruz sizi mahcup etmeyeceğiz"
Milletvekili Bursalı'ya 'ıstakoz' tepkisi sürerken
Türkiye'deki fiyatları araştırdık
Cari işlemler 3.2 milyar dolar açık verdi
Temel neden: Altın ve enerji ithalatı
İhracatta 'miktar' arttı, 'değer' düştü
Emeğimiz daha ucuza gidiyor!
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.