Olacak şey değil, ama oluyor işte.
Koskoca bir AB üyesi ülkede de cereyanlar kesilebiliyor.
Salon bir anda karanlığa bürünüp,
göz gözü görmezliği dürüm yapıp,
şaşkınlığı sarmalayabiliyor.
Bizdeki gibi;
dizinin en önemli yerinde,
gol pozisyonunda,
paparrazzi ve televolede,
ya da kim kiminle basıldı gibi sosyo-rezalet sahneleri izlerken değil, iki ülke Başbakanı konuşma yapacakken kesildi elektrikler.
Yani, bizde bir türlü sonu gelmeyen kesintilerin bile bir şahsiyeti var.
Bu olay sonrası küçük bir paketten dev çıkmış gibi, medyamızda bir hayret, sorma gitsin.
Hatta gitsin ve geri gelmesin.
Uzun uzun verdiler bu tarihi anı.
Neymiş efendim, Portekiz'de elektrikler kesilmiş.
Ne olmuş kesilmişse?
Çok mu önemli bir şey?
Biz de her akşam düzenli kesilir.
Ama Portekiz farklı.
O, içine girmek için ülkeyi yediğimiz, o da yetmezse sekiz paket yapmaya razı olduğumuz bir AB ülkesi.
Portekiz Başbakanı Barroso'nun aksine bizimki gayet sakin.
Bizim belki Portekiz kadar Parra-somuz yok ama, bol bol elektrik kesintimiz var.
İki sayın Başbakan bol bol İstanbul-Lizbon arasındaki benzerlikleri konuşmuşlar.
Tercüman'dan Emin Pazarcı, tam bir pazarcı uyanıklığıyla bakın bu benzerlikleri nasıl sıralamış.
Dik yokuşlar.
Dar sokaklar.
Çevredeki adalar.
Binaların boyasız ve bakımsızlığı.
Gecekondular.
Sokakları süsleyen afişler.
Deniz yüzeyinin manav dükkanını andırması.
İnsanların yerlere tükürmesi. (bunca tükürülecek yüze rağmen)
İşportacı ve dilencilerin sosyal hayata kazandırdıkları hareketlilik.
En önemli benzerlik olarak sayın Pazarcı şu şıkkı işaretliyor;
İnsanın burnunun direğini
kıran lağım kokusu.
25 milyar doların çalınıp yendiği bir ülkede lağım kokusu normal da...
Portekiz'de niye çok bilinmez.
Bu ülkeyi temsilen oralara kadar giden zevatın bir esprisini de yazdı Pazarcı.
Denizin ortasında araba lastikleri ve bez parçaları gören Türk heyeti şöyle bir espri yapmışmış;
- Portekizlilerin de aslı Türk herhalde.
Ancak aslı konusunda bilgi sahibi olmadığımız kişilere yakışan bir espri.
Rivayete göre, bu benzeşme hikayesi öylesi bir raddeye vardı ki, bir şık boşta kalmış.
Elektriklerin kesilmesi.
Derken bizim Başbakan; "İstanbul'da sık sık elektrikler kesilir, ya sizin burada?" deyince, sırf bizim Başbakan'ın hatırı kırılmasın diye şakka dana elektrikleri kesmiş Protekizliler.
Alt tarafı bir rivayet.
İyi de, AB'ye girme konusunda, bu her yanı mok kokan ülkenin şefaatine mi muhtacız?
Vah bize vah!
Koskoca bir AB üyesi ülkede de cereyanlar kesilebiliyor.
Salon bir anda karanlığa bürünüp,
göz gözü görmezliği dürüm yapıp,
şaşkınlığı sarmalayabiliyor.
Bizdeki gibi;
dizinin en önemli yerinde,
gol pozisyonunda,
paparrazzi ve televolede,
ya da kim kiminle basıldı gibi sosyo-rezalet sahneleri izlerken değil, iki ülke Başbakanı konuşma yapacakken kesildi elektrikler.
Yani, bizde bir türlü sonu gelmeyen kesintilerin bile bir şahsiyeti var.
Bu olay sonrası küçük bir paketten dev çıkmış gibi, medyamızda bir hayret, sorma gitsin.
Hatta gitsin ve geri gelmesin.
Uzun uzun verdiler bu tarihi anı.
Neymiş efendim, Portekiz'de elektrikler kesilmiş.
Ne olmuş kesilmişse?
Çok mu önemli bir şey?
Biz de her akşam düzenli kesilir.
Ama Portekiz farklı.
O, içine girmek için ülkeyi yediğimiz, o da yetmezse sekiz paket yapmaya razı olduğumuz bir AB ülkesi.
Portekiz Başbakanı Barroso'nun aksine bizimki gayet sakin.
Bizim belki Portekiz kadar Parra-somuz yok ama, bol bol elektrik kesintimiz var.
İki sayın Başbakan bol bol İstanbul-Lizbon arasındaki benzerlikleri konuşmuşlar.
Tercüman'dan Emin Pazarcı, tam bir pazarcı uyanıklığıyla bakın bu benzerlikleri nasıl sıralamış.
Dik yokuşlar.
Dar sokaklar.
Çevredeki adalar.
Binaların boyasız ve bakımsızlığı.
Gecekondular.
Sokakları süsleyen afişler.
Deniz yüzeyinin manav dükkanını andırması.
İnsanların yerlere tükürmesi. (bunca tükürülecek yüze rağmen)
İşportacı ve dilencilerin sosyal hayata kazandırdıkları hareketlilik.
En önemli benzerlik olarak sayın Pazarcı şu şıkkı işaretliyor;
İnsanın burnunun direğini
kıran lağım kokusu.
25 milyar doların çalınıp yendiği bir ülkede lağım kokusu normal da...
Portekiz'de niye çok bilinmez.
Bu ülkeyi temsilen oralara kadar giden zevatın bir esprisini de yazdı Pazarcı.
Denizin ortasında araba lastikleri ve bez parçaları gören Türk heyeti şöyle bir espri yapmışmış;
- Portekizlilerin de aslı Türk herhalde.
Ancak aslı konusunda bilgi sahibi olmadığımız kişilere yakışan bir espri.
Rivayete göre, bu benzeşme hikayesi öylesi bir raddeye vardı ki, bir şık boşta kalmış.
Elektriklerin kesilmesi.
Derken bizim Başbakan; "İstanbul'da sık sık elektrikler kesilir, ya sizin burada?" deyince, sırf bizim Başbakan'ın hatırı kırılmasın diye şakka dana elektrikleri kesmiş Protekizliler.
Alt tarafı bir rivayet.
İyi de, AB'ye girme konusunda, bu her yanı mok kokan ülkenin şefaatine mi muhtacız?
Vah bize vah!
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024